İklim KriziManşetTürkiye

İklim aktivisti gençlerin Türkiye’ye açtığı dava incelenmeden reddedildi

0

Danıştay, iklim aktivisti üç genç tarafından açılan Türkiye‘nin ilk iklim davasını incelemeden, davanın tarafları olan Cumhurbaşkanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na dava dilekçesini tebliğ etmeden ve başvurucuların yanıtlarını almadan reddetti.

Türkiye’nin 13 Nisan 2023 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği’ne sunmuş olduğu güncellenmiş ulusal katkı beyanının Türkiye’nin yükümlülüklerine karşılık gelmemesi nedeniyle, uluslararası sözleşme kapsamında gerçekleştirilen bu kararın iptali için 3 iklim aktivisti genç, Ela Naz Birdal, Seren Anaçoğlu ve Atlas Sarrafoğlu, geçtiğimiz mayıs ayında dava açmıştı.

Danıştayın ret kararı oy çokluğu ile alınırken, iki üye “ulusal katkı beyanı uyarınca iç hukukta gerekli düzenlemelerin yapılacağı, iş ve işlemlerin gerçekleştirileceği açık olduğundan kesin ve yürütülebilir bir işlem olması nedeniyle davanın esasının incelenerek karar verilmesi” gerekçesiyle karşı oy kullandı.

Danıştay’ın ret kararına ilişkin gerekçesi şöyle:

Ulusal Katkı Beyanının, Paris İklim Anlaşması kapsamında, anılan anlaşmanın bir parçası olarak, anlaşmada yer verilen taahhüdün yerine getirilmesine ilişkin bir belge olduğu, tek başına iç hukukta etki eden bir yanının olmadığı, iç hukukta bu beyan kapsamında bir düzenleme yapılacağına ilişkin bir taahhüt niteliği taşıdığı, dolayısıyla idari işlem değildir ve idari işlemin iptali konusu yapılamaz.”

Portekizli gençlerin 32 ülkeye açtığı tarihi iklim davası 27 Eylül’de görülmeye başlanacak

Anaçoğlu: ‘Türkiye bir kara delik olarak görülüyor’

Davayı açan üç iklim aktivisti genç Atlas Sarrafoğlu, Ela Naz Birdal ve Seren Anaçoğlu Danıştay’ın kararını ve Türkiye’nin Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi COP28’deki konumunu değerlendirdi.

Seren Anaçoğlu iklim aktivistlerinin çabalarına rağmen ülkenin iklim eylemlerindeki eksikliklerin derinleştiğini ve Paris Anlaşması hedeflerine ulaşmak için gerekli adımların atılmadığını belirtti:

COP28‘deki küresel karbonsuzlaşma girişimi, dünya genelindeki çoğu ülkenin imzasını taşıyor, ancak Türkiye’nin bu önemli anlaşmaya katılmaması, ülkenin iklim değişikliği konusundaki sorumluluklarını gözden geçirmesini zorunlu kılıyor. Türkiye, sadece kendi çevresini değil, aynı zamanda küresel iklim çabalarını da olumsuz etkileyen bir kara delik olarak görülüyor.”

Kararın, “iklim kriziyle mücadelede alınan kararların yargı denetimi dışında bırakılmasına neden olma tehlikesi” taşıdığının altını çizen Anaçoğlu mücadeleye devam mesajı verdi.

Gençler iklim grevinde: ‘Akbelen için ses ver!

Sarrafoğlu: ‘Geleceğimiz harekete geçmeyenler tarafından tehlikeye atılıyor’

Atlas Sarrafoğlu ise alınan kararın “ iklim krizini reddetmek ve acil bir durum olmadığını var saymak” anlamına geldiğini söyledi:

“Türkiye, Climate Action Tracker tarafından yapılan değerlendirmede, tüm iklim krizi hedefleri açısından en kötü not olan “kritik derecede yetersiz” notunu aldı. Sonra COP28’e gitti ve iklim hareketinde liderlik yapabileceği anlaşmaların hiçbirini imzalamadı. Ve üstelik dünyanın 15’inci en büyük kirleticisi iken Kayıp ve Hasar Fonu’ndan faydalanma hesabına gitti. Geleceğimizin sorumluluğunun harekete geçmeyenler tarafından tehlikeye atıldığını görmekten çok üzgünüm.”

Birdal: ‘Daha iddialı iklim hedefleri belirlenmesi gerek’

Ela Naz Birdal da Türkiye’nin daha iddialı iklim hedefleri belirlemesi gerektiğinin belirterek Türkiye’nin COP28’deki performansını şöyle değerlendirdi:

“COP28’de Türkiye’nin yenilenebilir enerjiye katılmama kararı üzerine bahsedecek olursak: ‘Türkiye’nin 2053 net-sıfır hedefi olumlu bir adım olsa da kısa ve orta vadeli hedeflerin bu hedefle uyumlu olmadığı görülüyor. Türkiye, sera gazı azaltım politikasının zayıf olması ve fosil yakıtlara bağımlılığının devam etmesi nedeniyle iklim değişikliği performans değerlendirmesinde de düşük not alıyor. Türkiye’nin fosil yakıt arama ve çıkarma faaliyetlerine son vermesi, kömürlü termik santrallerini aşamalı olarak kapatması ve yenilenebilir enerji kaynaklarına daha fazla yatırım yapması gerekiyor.”

[COP28’e doğru] İklim Öncüleri, gençleri Türkiye Gençlik Raporu’nu birlikte yazmaya çağırıyor

‘İklim değişikliği kararları temel hak ve hürriyetler boyutunu da içermeli’

Paris İklim Anlaşması’nın  temel insan haklarına ilişkin olduğunu ve “Paris İklim Anlaşması kapsamında alınan kritik kararların yargı denetimi konusu olmasının temel hak ve hürriyetler” ile bağlantılı olduğunu belirten gençlerin avukatı Deniz Bayram, karara ilişkin şu bilgileri verdi:

“Danıştay’ın red kararı ile bu anlaşma kapsamında alınan kararların uygulanabilirliği ve dayanağı olan uluslararası sözleşmeye uygunluğunu yargı denetimi dışına itmesi, Türkiye’nin aldığı kararların Paris iklim Anlaşması hedefinin gerçekleşmesine adil, iddialı ve anlamlı bir katkı sağlayıp sağlamadığı sorusunu da hukuken cevapsız bırakıyor. Anlaşmanın yükümlülüğü olarak sera gazı emisyonlarının planlamasına dair alınan karar son derece somut ve uygulanabilir nitelikte olmasına rağmen red kararında kesin ve uygulanabilir özellikte olmayan bir taahhüt olarak yorumlanıyor. Bu durum, Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması uyarınca kabul ettiği yükümlülükleri olumsuz etkileyebilir. Red kararının temyiz sürecinde bozularak, Türkiye’nin iklim değişikliği hakkında aldığı kararların temel hak ve hürriyetler boyutunu da içeren esaslı bir şekilde inceleneceğini umuyoruz”

Ne olmuştu?

Dava, geçtiğimiz mayıs ayında Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nın, küresel ısınmayı 1.5 derecede durdurma hedefiyle bağdaşmayan sera gazı emisyon artırım kararının bir insan hakkı ihlali olduğunu gerekçesiyle açılmıştı.

Atlas Sarrafoğlu, Ela Naz Birdal ve Seren Anaçoğlu’ndan oluşan ekibin Change.org’ta açtıkları kampanyada 15 bine yakın imza toplanmıştı.

Bu dava Paris İklim Anlaşması hedeflerinin yeterli plan ve uygulamalarla gerçekleştirilmesine katkı sunulması ile iklim krizinin yıkıcı etkileri açısından tüm çocuk ve gençlerin temel hak ve hürriyetleri arasında bağlantı kuran ilk dava olma özelliğini taşıyor.

İklim aktivistleri Türkiye’nin güncellenmiş ulusal katkı beyanının Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Sözleşme, Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Hakları Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan yaşama, kötü muamele görmeme, özel hayatın korunması, ayrımcılık yasağı gibi temel hak ve hürriyetlerini ihlal edici nitelikte olması sebebiyle, bu beyanının iptalini yetkili ve görevli mahkeme olan Danıştay’dan talep etmişti.

İklim aktivisti gençler Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nın hedeflerinden şu sebeplerle uzaklaştığını vurguluyor:

  • Türkiye, üzerine düşen farklılaştırılmış ve adil mutlak azaltım yükümlülüğünü karşılamıyor
  • İklim krizine sebep olan sera gazı emisyonlarında mutlak azaltım taahhüdünde bulunmuyor
  • 2038 yılına kadar sera gazı emisyonlarını artırmayı planlıyor
    Kömüre dayalı elektrik üretim sistemini yenilenebilir kaynaklardan yana dönüştürmüyor
  • 2053 net sıfır hedefini nasıl gerçekleştireceği kesin ve net değil.
Gençler Türkiye’ye iklim davası açtı

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.