İkiyüzlü ahlak – Melis Alphan

Bu yazı cumhuriyet.com.tr/ den alınmıştır

Bir erkeği değil, bir kadını seviyor diye bir kadının linç edilmeye kalkılması…

Özel görüntülerinin internete saçılması, gizlice çekilen daha da özel videolarının WhatsApp gruplarında paylaşılması…

Önüne gelenin ağzına geleni söylemesi…

Görüntüler sızar sızmaz çalıştığı yapım şirketiyle ilişiğinin kesilmesi…

Bu olanların ardından İntizar ile Sinem Gedik’in ne hissettiğini bilmek mümkün değil.

Bazılarının kafasındaki sözde ‘ahlak’ tanımına uymadığı için bir kadına bunların yaşatılması o kadına ne hissettirir, yaşamayan bilemez ama…

Olan biteni izleyen ve bağnazca dayatılan ‘normal’i sorgulayan herkes öfkelenmeli, buna şüphe yok.

Kim, ne hakla birinin cinsel yönelimini ona doğrultulmuş bir silah olarak kullanabilir? İnsanlar nasıl bu kadar alçalabilir, alçaklaşabilir?

Hem de her şey bir yana, bunun en büyük zararı bir çocuğa dokunacak iken.

Eğer olması gerektiği gibi çocuğun üstün yararı düşünülseydi olaylar böyle gelişmezdi. Bu görüntüler asla gizlice elde edilmez ve sızdırılmazdı. Eğer sızdıran Mustafa Ceceli ise evladına en büyük kötülüğü kendisinin yaptığını bilmeli. Çocuğun istismar edildiğini savunuyor madem, mahkemede kriter eski karısının bir kadınla ilişkisi olmayacak. Kriter, kadının velayeti kötüye kullanıp kullanmadığı olacak. Ve bir ilişki yaşaması -kadın veya erkekle- velayeti kötüye kullandığı anlamına gelmiyor. Eğer öyle olsaydı, bu ülkede boşanmış ve çocuğunun velayetini almış hiç kimsenin yeni bir ilişkisi olamazdı.

Çocuğa yönelik ihmal var mı? Anne bakım yükümlülüğünü yerine getirmiyor mu?

Mahkemeye gizlice çekilmiş görüntüleri delil diye sunacağına, varsa bu ihmalleri kanıtlasın Ceceli.

Sosyal Çalışma Görevlileri, kimilerinin beklemeyeceği üzere, seks işçilerine velayetin verilmesini isteyebiliyor. Veriliyor da. Zira, bir kadının cinsel yönelimini veya ekmeğini nasıl kazandığını kimse yargılayamaz; konumuz velayet ise burada önemli olan bu durumu çocuğa yansıtıp yansıtmadığı ya da nasıl yansıttığıdır.

Suç işlediler

Bu olaydaki gibi, özel hayatın gizliliği ihlal edilerek ‘delil’ elde edilecek, sonra o deliller sızacak, o özel hayat ortaya saçılacak, o hayatın sahipleri açık hedef haline gelecek. Ve böylece çocuğun velayeti anneden alınıp babaya verilecek, öyle mi?

Bir kere, hangi yollardan elde edildiği bilinmediği için, mahkeme bu görüntüleri delil olarak kabul edemez.

İkincisi, insanların mahremine girip görüntü almak ve bunları sızdırmak suçtur. O nedenle, tüm şüphelerin üzerinde yoğunlaştığı Mustafa Ceceli hakkında suç duyurusunda bulunmak gerekir.
İntizar hakkında “Haberleri şaşkınlıkla okuduk. Kendisinin bugün itibarıyla şirketimizle hiçbir bağı kalmamıştır” diye açıklama yapan yapım şirketi, ertesi gün büyük ihtimalle İntizar’ın suç duyurusu yapma ihtimaline karşı tedbir almak, tazminat ödememek için “Aslında İntizar’la yollarımızı ayırma sebebimiz kişisel tercihleri değildir, dürüstlüğün korunması ilkesini sarsmasıdır” minvalinde ikinci bir açıklama yaptı. Cinsel yönelimi nedeniyle birinin işine son vermenin ayrımcılık suçunu oluşturduğu herkesin malumu. Bu şirket hepimizin gözleri önünde alenen suç işledi. Sanatçı özel hayatını şirketle paylaşmak zorunda değil. Sanatçının özel hayatından şirkete ne? Böyle profesyonellik mi olur?

Eğer kadının yatak odasına gizli kamera koydurarak ve/veya bu görüntüleri basına sızdırarak özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu işleyen Mustafa Ceceli ise…

Bu demektir ki, ahlakdışı davranan da o. Böyle birine de velayet verilmez doğrusu.

Eğer onun bu işte parmağı yoksa diyelim, sırf bu görüntüleri mahkemeye delil olarak sunması bile hakkında çok şey söylüyor aslında.

Hesabı her kim yaptıysa görmüştür ki, evdeki hesap çarşıya uymadı ve kadınlara doğrulttuğu silah kendi elinde patladı. Buradaki ucuzluk, zalimlik herkesçe fark edildi; neticede tepki alan söz konusu iki kadın değil, çocuğunun annesini hiç olmayacak yerden vurmaya çalıştığı düşünülen Mustafa Ceceli ile İntizar’ın işine son veren yapım şirketi oldu.

Şairin dediği gibi, ahlak aslında sevmediğimiz kişilere karşı takındığımız tavırdır.

Bazılarının ahlakının bu denli ikiyüzlü olması da bundan kaynaklanıyor olsa gerek.

Bu yazı cumhuriyet.com.tr/ den alınmıştır

 

Melis Alphan

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR