‘Hz. İsa’ olduğuna inanmayan ailesine dava açtı

Hazreti İsa olduğunu iddia eden avukat İsmail Taşkıran, bu iddiasını kabul etmeyip kendisine hakaret ettiklerini ileri sürdüğü ailesine dava açtı.

İstanbul Barosu’na kayıtlı avukat İsmail Taşkıran, “İsa” olduğunu 2011 yılında ailesine açıkladı.

Taşkıran ailesinin kendisine inanmadıkları gibi hakarette bulunup darp ettikleri iddiasıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına aile bireyleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Talebi inceleyen başsavcılık, takipsizlik kararı verdi.

Avukat Taşkıran daha sonra, babası Osman, annesi Gülşen, kardeşi Cem Taşkıran ile kız kardeşi Rahime Pınar Taşkıran Sabuncu hakkında, kendisine inanmadıkları gibi hakarette bulunup baskı yaptıkları ve darp ettikleri iddiasıyla İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne manevi tazminat talepli dava açtı.

“Darp edildim”

Mahkemeye sunduğu dava dilekçesinde Taşkıran, “2011 yılında aileme, (din kitaplarında da yoruma açık olarak yazılı) ahir zamanda dünyada yeniden var olacağı belirtilen Mesih Hz. İsa olduğumu söyledim. Ailem bana inanmadığı gibi şahsıma hakaret etmiş baskılarda ve darpta bulunmuşlardır.” beyanında bulundu.

10 bin lira istedi

Ailesinin kendisine hakaret ettiği iddiasıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu da dilekçesinde hatırlatan Taşkıran, şu ifadeleri kullandı:

“Daha önce başka konulardaki tartışmalarımız sonucunda şahsıma, babam Osman Taşkıran tarafından darpta da bulunulmuştur. Bu hususta da savcılığa şikayette bulunmuştum. Şikayetim, delil yetersizliği sonucunda reddedilmiştir. Ancak büyükbabam ve büyükannemin de bilgisinde ve ayrıca dayım Muharrem Aygan’ın da bilgisinde olarak babam Osman Taşkıran, reddedilmiş şikayetime itiraz etmem için bin lira manevi tazminatı bankadaki hesabıma yatırmıştır. 2011 yılından ilişkilerimi tamamen bitirdiğim 2016 Haziran ayına kadar ailem, bu inancımı bilmesine rağmen, oruç tutmama, namaz kılmama ve diğer ibadetime de karışarak şahsıma baskı uygulamıştır. Böylece manen zarara uğradım. Bu husus psikoloğumun muayene raporlarında da sabittir. Davalı şahıslardan annem ve babamın ibadetime karşı baskıları 1992 yıllarından bugüne kadar da zaman zaman olmuştur. Bu nedenlerle uğradığım manevi zararın tazmini için ailem aleyhine 10 bin liralık tazminatın şahsıma ödenmesine karar verilmesini talep ederim.”

Taşkıran dilekçesinde de tanık olarak Belçika’da yaşayan dayısı Muharrem Aygan, kardeşinin eşi Begüm Alptekin, eniştesi Dumrul Sabuncuoğlu ve kardeşinin eşinin babası Ertuğrul Alptekin’i gösterdi.

Davayı kabul eden İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde davanın ilk duruşması geçtiğimiz gün gerçekleştirildi.

Duruşmaya davacı Taşkıran ile davalı olan bütün aile katıldı.

Dava ertelendi

Beyanı sorulan Taşkıran, manevi tazminatla birlikte 10 bin lira da maddi tazminat istediğini belirerek, “Türk Edebiyatı Vakfı ve Ahilik Kültürünü Araştırma Vakfı hakkında da 10 bin liralık manevi tazminat talebim var. Psikolojik durumumla ilgili ayrı manevi baskı yönünden bilirkişi incelemesi yapılmasını ve sosyolog bulunmasını da talep ediyorum.” dedi.

Davalı aile bireyleri de, davayı kabul etmediklerini belirterek, reddedilmesini istedi.

Mahkeme, davacının kişilik haklarına davalılar tarafından saldırı olup olmadığı ve davacıya haksız eylemde bulunulup bulunulmadığı ilgili dava konusunun uyuşmazlık konusu olduğunu belirterek, taraflara Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre sulh olma ve Arabuluculuk Kanunu uyarınca arabulucuya başvurma teklifinde bulundu.

Taraflar sulh olma ve arabulucuya başvurma tekliflerini reddetti.

Mahkeme, sulh durumu söz konusu olmadığı ve dava şartlarının var olması gerekçesiyle tahkikata geçilerek, bir sonraki duruşmada dinlenilmeleri için davacı tanıklarına tebligat gönderilmesine hükmetti.

Davaya ilişkin davacı ve davalıların sosyoekonomik durumlarının tespit edilebilmesi için davalılardan Cem Taşkıran’ın Beşiktaş’taki ev adresinde inceleme yapılmasını da kararlaştıran mahkeme, duruşmayı erteledi.

 

(Ajanslar)

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

İstanbul’dan Van’a kadar kıyılara eşit ve ücretsiz erişim için eşzamanlı eylemler yapıldı

Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı'nın çağrısıyla, Adalar'dan Van'a kadar ülkenin dört bir noktasında bir araya gelen yurttaşlar, kıyılara ücretsiz ve eşit erişim hakkını, kıyıların korunması gerektiğini dile getirerek hükümete 'Anayasa ve Kıyı Kanunu'nu uygula' diye seslendi.

Kazma Bırak: İklim değişikliğiyle başa çıkabilecek radikal önlemler istiyoruz

Kazma Bırak kampanyası ekibi, Yunanistan'daki yangınlarla ilgili açıklamada bulunarak yangını söndürmenin bir önlem olmadığını, artık bunun için radikal bir çözümün gerektiğini belirtti: 'İklim değişikliğinin etkilerini görmezden gelen, artan orman yangınlarıyla mücadele edebilecek hizmetleri azaltan iktidarlara karşı, iklim değişikliğiyle başa çıkabilecek radikal önlemler istiyoruz.'

Akdeniz foklarının yaşam alanına inşa edilen kaçak iskele sökülüyor

İzmir’in Karaburun ilçesinin Mordoğan Ayıbalığı Mevkii’nde bulunan kaçak iskele, bir yıldan uzun süren yazışmaların ardından nihayet sökülüyor.

ILGA Avrupa: Türkiye’de LGBTİ+’lar hükümetin yasaklarına karşı direniyor

ILGA-Avrupa'nın Türkiye'deki Onur Ayı etkinliklerine ve yürüyüşlerine ilişkin raporunda, Türkiye'deki hükümetin LGBTİ+'lara yönelik nefret söylemlerine, yaptırımlarına, baskılarına ve bunu politikanın bir parçası haline getirerek kurumsallaştırmasına dikkat çekildi. Raporda LGBTİ+'ların direnmeyi sürdürerek yürüyüşleri gerçekleştirdiğine de vurgu yapıldı.

Malatya Çevre Platformu’ndan Vahşi Madencilik, İnsan ve Çevre Sorunları forumuna davet

Malatya Çevre Platformu, tüm duyarlı çevre kurumlarını ve aktivistlerini 27-28 Temmuz’da Arguvan Türkü Festivali’nin yapıldığı Nazım Hikmet Meydanı’nda düzenlenen Vahşi Madencilik, İnsan ve Çevre Sorunları formuna davet etti.

EN ÇOK OKUNANLAR