Bağımsız, uluslararası bir sivil toplum kuruluşu olan ILGA-Avrupa, Türkiye’de LGBTİ+’lara hükümet tarafından yöneltilen nefret söylemlerini, engellemeleri ve yasaklamaları Onur Ayı raporuyla ortaya koydu.
Avrupa ve Orta Asya’daki 54 ülkeden 700 kuruluşun içerisinde yer aldığı çatı bir kuruluş olan ILGA-Avrupa’nın Türkiye’deki Onur Ayı’na (Haziran 2024) ilişkin raporunda, Ankara, İzmir, İstanbul, Eskişehir ve Antalya Onur Ayı etkinlikleri ve yürüyüşleri üzerinden genel bir değerlendirmede bulunuldu.
Raporda Türkiye’deki LGBTİ+’ların, hükümetin artan baskısı karşısında bu yıl da Onur etkinliklerinin yasaklanmasına karşı direnmeye devam ettiğine dikkat çekildi. Türkiye genelinde LGBTİ+ aktivistlerinin, polis baskısı, yasaklar ve tutuklamalardan kaçınmak için taktiklerini geliştirmiş oldukları belirtildi.
ILGA buna örnek olarak da çeşitli şehirlerde onur ayı kapsamında yaşananlara değindi;
- Eskişehir‘de 9 Haziran tarihinde 10 LGBTİ+ aktivisti gözaltına alındı ve işkenceye maruz kaldı.
- Ankara‘da ise 12 Haziran’da Onur Yürüyüşü, polis barikatları ve tazyikli su nedeniyle farklı bir güzergahta gerçekleştirildi ve hiç kimse gözaltına alınmadı.
- İstanbul‘da ise Trans Pride etkinlikleri öncesinde İstanbul Valiliği tarafından metro istasyonları kapatıldı ve polis birçok yolu kapattı. Organizatörler ise yürüyüş yerine trans bayrakları asmaya karar verdi. İki kişi bir kafede otururken gözaltına alındı.
- Ayrıca İstanbul’da polis Beyoğlu Taksim‘de bekliyordu ancak aktivistler yürüyüşü Kadıköy Bağdat Caddesi‘nde (Anadolu yakasında) gerçekleştirdi ve bu Anadolu yakasındaki ilk İstanbul Onur Yürüyüşü oldu. Basın açıklaması yapan aktivistler, polisin kalabalığı yakalayıp dağıtmasından önce yaklaşık on dakika boyunca yürüdü. Yürüyüşün sona ermesinin ardından, Çocuk Koruma Kanunu’na aykırı olarak ters kelepçe takılan üçü reşit olmayan on bir kişi gözaltına alındı. Yaklaşık sekiz saat sonra hepsi serbest bırakıldı.
Onur Yürüyüşü organizatörlerinin direnci ve yaratıcılığı sayesinde tutuklamaların ve şiddet olaylarının önlenmeye çalışıldığına dikkat çekilen raporda Türkiye hükümeti ve kurumlarının, LGBTİ+ bireylere yönelik nefreti desteklemeye ve politikada bu nefreti yerleştirmeye devam ettiği belirtildi.
Raporun devamında 2024 yılına yayılan ve LGBTİ+’ları hedef alan hükümetin yürüttüğü politikalara yer verildi. LGBTİ+’lara yönelik hükümet eliyle sürdürülen nefret söylemlerine ilişkin son olarak şunlar aktarıldı:
“Türkiye, kendi anayasası ve taraf olduğu uluslararası anlaşmalar uyarınca herkesin toplanma ve ifade özgürlüğü hakkını güvence altına alma yükümlülüklerini göz ardı etmeye devam ederken, LGBTİ+ toplumuna yönelik kurumsal hedef göstermeyi de artırıyor. Önemli siyasi figürlerin LGBTİ+ karşıtı söylemleri, daha kurumsal bağlamlarla bağlantılı olarak devam ediyor.
Haziran ayında, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Göktaş, yeni 2024-2028 Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı’nı sundu. Bu Eylem Planı LGBTİ+ bireylere yönelik ‘sapkın zararlı ideoloji’ ile mücadeleye yönelik tedbirler içeriyor. Bakan, ‘Aile yapısı küresel ölçekte yürütülen dayatmalarla tahrip ediliyor’ derken Cumhurbaşkanı Erdoğan da ‘LGBT dayatması faşizmi de aşan bir zorbalık, baskı ve toplumu yozlaştırma aracı haline gelmiştir’ dedi.
Planın eylemlerinden biri olan ‘aileleri tehdit eden zararlı eğilim ve alışkanlıkların başta çocuklar olmak üzere insan fıtratı ve hakları, aile yapısı ve toplum üzerindeki olumsuz etkilerine yönelik belgesel/program çalışmaları yapılacak ve mevcut yayınlar Türkçeye çevrilecek’ ifadesiyle yanlış bilgilendirme kurumsal olarak destekleniyor.”
“Hükümetin Büyük Aile Platformu‘na verdiği destekte görüldüğü üzere, LGBTİ+ bireyler haksız bir şekilde ‘aileye yönelik bir tehdit’ olarak çerçeveleniyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş, LGBTİ+ karşıtı nefret mitingleri düzenleyen ve LGBTİ+ örgütlerinin kapatılması çağrısında bulunan Büyük Aile Platformu ile yaptığı görüşmede, LGBTİ+ bireyleri ‘sapkın hareketler’ olarak nitelendirerek hedef gösterdi.
Dışişleri Bakanlığı, Eylem Planı kapsamında yurtdışında benzer gündemlere sahip aktörlerle bağlantı kurmakla görevlendirildi ki bu da toplumsal cinsiyet karşıtı hareketin daha da kurumsallaşması anlamına geliyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı da LGBTİ+ hareketiyle mücadele için iki milyon liranın üzerinde kaynak ayırdığı 2024-2028 Eylem Planı’nı yayınladı. Planda ‘eşcinsellik ve türevlerinin’ birey, aile ve toplum düzeyinde sapkın ve sosyo-kültürel bir tehdit olduğu belirtiliyor. Eylemler arasında Dini Yayınlar Genel Müdürlüğü’nün 2028 yılı sonuna kadar ‘aileyi tehdit eden sapkın ideolojilere karşı aileyi korumak için’ ‘Aile Dergisi’ benzeri 40 yayın hazırlaması öngörülüyor. ‘Aile Dergisi’ Dini Yayınlar Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanıyor ve LGBTİ+ bireyleri hedef alıyor.
Bu endişe verici gelişmeleri gündeme getirirken, uluslararası kurumlara bu konuları Türkiyeli yetkililerle yapılan tüm ilgili toplantılarda gündeme getirmeleri ve bağışçılara devlet öncülüğünde artan baskılar karşısında LGBTİ+ sivil toplumunu daha fazla desteklemeleri çağrısında bulunmaya devam ediyoruz.”