ManşetKöşe YazılarıYazarlar

Hiçbirimiz masum değiliz

0

Geçtiğimiz hafta yazdığım yazıda belirtmiştim; pandemi günlerinin adeta fırsat bilinip İzmir’in imar planlarıyla nasıl oynandığını… Başta tarım ve orman alanları, doğal ve tarihi sit alanları olmak üzere 1400 hektarın üzerindeki alan rant uğruna yangından mal kaçırırcasına imara açılmaya çalışılıyor ve bu girişimlere de 2020 yılı içinde hız verildi.

Tüm engelleme ve pandemi günlerinin kısıtlamalarına karşı başta Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi olmak üzere bazı odalar ve çevre örgütleri hukuksal ve bilimsel mücadele ile bu talanı önlemeye ve gelecek nesillerin hakkını korumaya çalışıyor. Üstelik bu çaba sadece Çevre ve Şehircilik Bakanlığına karşı değil; İzmir Büyükşehir Belediyesine de karşı sürdürülüyor. Çünkü Şehir Plancıları Odasının web sitesinde yer alan raporlara göre sadece merkezi yönetim değil,  yerel yönetimler de kentin imar planlarını değiştiriyor.

Şehir Plancıları Odasının İzmir Şubesi’nin web sayfasında yer alan ‘Depremlere Karşı Dirençli Kentlere İhtiyacımız Var! Ne Yapma(ma)lı?’ raporunu okuduğumuzda İzmir Büyükşehir Belediyesinin de son 20 yıl içinde kent merkezinde yaptığı parçalı, parsel bazında plan değişiklikleriyle %10-25 yoğunluk artışına neden olduğunu anlıyoruz. Oysa parçacı ve parsel bazında yapılan planların kamu yararından uzak, daha çok mülk sahipleri ve müteahhitlerin kârını arttırmaya odaklı olduğu artık hepimizin bildiği tartışmasız bir gerçek. Üstelik raporu okuduğunuzda bu plan değişiklikleri sonucunda kentin ulaşım, eğitim, sağlık ve yeşil alan gibi temel ihtiyaçlarından ve 3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili yönetmelikleri gereği ayrılması zorunlu olan kentsel, sosyal ve teknik altyapı alanlarından mahrum kaldığını ve İzmirlilerin böyle bir kentte yaşamaya zorunlu kılındığını fark ediyoruz.

Tabii rant uğruna yapılan bu hataların faturasını ise kentte yaşayanlar ödüyor. 30 Ekim tarihinde Yunanistan’ın Sisam adası açıklarında meydana gelen 6.9 büyüklüğündeki deprem bu adada sadece iki can kaybına yol açıp; herhangi bir hasara neden olmazken depremin merkezinden kuş uçumu 100 kilometre uzaklıktaki İzmir’in Bayraklı semtinde 119 can kaybına ve 1053 yaralanmaya neden olmuştu. Üstelik bu kayıplar yıllar önce yapılan deprem master planında Bayraklı semti olası bir depremde riskli bir bölge olarak işaretlenmesine karşın hiçbir önlem alınmadığı için yaşandı.  İşte kentin deprem ve afetlere karşı bu kadar dirençsiz olmasının altında yatan nedenler Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesine göre hem merkezi hem de yerel yönetimlerin ortak sorumluluğunda aranmalı ve özellikle son yıllarda yoğunlaşan imar planı değişiklikleri mercek altına yatırılmalı. Odaya göre imar plan değişiklikleri, yapanların iddia edildiği gibi kentin daha yaşanabilir ve planlı bir hale dönüştürülmesine yaramıyor. Aksine İzmir’i plansız ve belirsiz bir büyümeye götürüyor. Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi planlı, yaşanabilir, sağlıklı bir kent için; 3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili yönetmelikleri ile uygulama araçlarının etkin bir biçimde kullanılarak, kente yönelik sorun ve tespitlerin kent bütününde ele alınması ve ayrıntılı çözüm önerileri geliştirilmesi gereğini vurguluyor ve bu doğrultuda;

  • 1/25000 ölçekli İzmir Büyükşehir Bütünü Çevre Düzeni Planının ana kararlarına, nüfus ve yoğunluk değerlerine uygun hareket edilmesi,
  • Kentsel Yerleşme Alanlarının özellikle İzmir Merkez Kenti oluşturan metropol alanının, bütüncül olarak kurum ve kuruluş görüşlerinin alınması, analiz ve sentez çalışmalarının yapılması ve özellikle 2020 yılı içinde yaşadığımız depremden sonra daha da önemli hale gelen imar planına esas jeolojik-jeoteknik ve mikrobölgeleme etütlerinin mevcut imar planı olan alanlar dahil olmak üzere kent bütününde hazırlanması,
  • Afet ve diğer kentsel risklerin yüksek olduğu İzmir kent bütününde kentsel risk analizleri veya sakınım planlaması çalışmalarının yapılması, afet ve diğer kentsel riskler için yapılmış risk azaltıcı önlem ve tedbirlerin plan kararına dönüştürülmesi,
  • İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından farklı tarihlerde onaylanmış Nazım İmar Planı ve Revizyonları dikkate alındığında, benzer nitelikte coğrafi özelliklere ve plan kararlarına sahip alanlarda hiçbir bilimsel dayanağı bulunmadan farklı kabuller yapıldığının görüldüğü, bu durumun kent bütünündeki dengeleri bozacağı, eşitlik ilkesine aykırı olduğu, bu tür plan kabullerinden derhal vazgeçilmesini öneriyor.

Oda ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı gibi planlama yetkisi bulunan merkezi idareler tarafından yürürlükte bulunan plan kararlarını yok sayan, doğrudan yatırımcıyı merkezine alan plan/plan değişiklikleri ile korunması gereken alanların (orman alanları, mera alanları, tarım alanları, kamusal alanlar vb.) yok edildiğini belirterek; buna karşı da hukuksal mücadelesini sürdüreceğini belirtiyor.

İzmir; özellikle 2020 yılı içinde gerek merkezi yönetimin gerekse yerel yönetimlerin imar plan değişiklikleri kıskacında… Merkezi yönetim Çeşme ve Selçuk’ta yeni turizm alanları yaratmak için; Aliağa ve Kınık’ta yeni sanayi ve termik santral alanları için imar plan değişikliklerinin peşinde koşarken yerel yönetimler ise 30 Ekim depremi sonrasında kaşla göz arasında Karşıyaka’da ‘sıkıştırılmış kat’ kararını aldılar, belli alanlarda parçalı olarak yoğunluk artışını getirdiler.

Kamu ve toplum yararı hedefinden uzaklaşan her plan düzenlemesinin, kentsel alanın yaşanabilirliğini zayıflattığı ve kentlerin afetler karşısında savunmasız kalmasına neden olduğu bir gerçek… Bu gerçek 30 Ekim’de çok acı olarak bir kez daha yüzümüze vuruldu doğa tarafından. Merkezi yönetimiyle, yerel yönetimiyle hala anlamadık mı sadece sermayenin çıkarını gözeten, ranta dönük plan değişikliklerinin sonunun İzmir için, kentlerimiz için felaket olacağını… Oysa kentlerimizin toplum ve doğa yararı dikkate alınarak planlanması mümkün. Çözüm her şeyden önce yerel yönetimiyle, merkezi yönetimiyle kapitalist sistemin içinde sermayenin çıkarını düşünmeyi terk etmekten geçiyor.

Yoksa hiçbirimiz masum değiliz,  birçok kentimiz gibi İzmir’in de git gide yaşanmaz bir kent haline gelmesinden….

 

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.