Hafta SonuManşet

Hayat San Francisco’lu beyaz* eşcinsellere güzel

0
Dizi karakterleri San Francisco otobüslerinde giderlerkene

Amerikanyanın HBO’su yeni bir diziye başladı: Looking. San Francisco’da yaşayan gay erkeklerin maceralarını anlatıyor. İlk bölümünü izledim ve bayıldım diziye. Tabii ki bayıldım, yirmi dakika boyunca birbirleri hakkında acımasız şakalar yapan mükemmel dövmeli erkekleri izlemeye bayılmayacaksın da ne yapacaksın.

Dizi karakterleri San Francisco otobüslerinde giderlerkene

Dizi karakterleri San Francisco otobüslerinde

Sonunda televizyonda eşcinsel erkeklerin günlük hayatlarını izleyebileceğimiz için de çok mutlu oldum. Evet, tamam, eşcinsel karakterleri olan diziler televizyonlarda vardı, hatta Türkiye’de bile vardı! (inanamazsınız ama evet, hatırlamayanlar için bkz. Bir İstanbul Masalı) Biz torrent’ten, Amerikalılar televizyonlarından çocuklu, kedili, nişanlı ve mutlu eşcinsel çiftleri izledik. Ama bu karakterler çok ön plana çıkmayan, yan rollerde olan, neredeyse heteroseksüelleştirilmiş karakterlerdi. Looking daha farklı ama yine de aslında bize televizyonda daha önce görmediğimiz bir şey sunacağını sanmıyorum. Biz zaten televizyonlarda tek gecelik ilişkileri, evlilikleri, aldatmaları izliyorduk; dizi bunun erkekler arasında olanını gösterecek.

Harika!

Eşcinselliğin o kadar normal olması ki Sex and the City vari dizilerinin çekilmesi gerçekten harika. Cinsel kimlikleri tanıyan kanunlar, nefret suçu kapsamına cinsel kimlik yönelimi alan anayasalar harika. Eşcinsel ilişkilerin tanınması; eşcinsellerin sivil beraberliklerine, evliliklerine, çocuk sahibi olmalarına izin verilmesi harika.

San Francisco’da yaşayan beyaz* eşcinseller için gerçekten harika!

*Beyaz derken ırktan bahsetmiyorum bu arada yanlış anlaşılmasın. 30 Rock’tan sevdiğimiz karakter Jack Donaghy’nin deyişiyle sosyo-ekonomik anlamda “beyaz”lardan bahsediyorum. Şu Amerika, Kanada, Avusturalya, Avrupa’da yaşayanlar.

Dünya haritasının sol tarafında yaşayanlar için gerçekten harika! Ama sağ tarafta LGBT bireyler kelime anlamıyla ölüyorlar.

Türkiye’de eşcinseller nefret söylemleriyle mücadele ediyorlar, dövülüyorlar, öldürülüyorlar, dayanamayıp intihar ediyorlar.

Rusya’da eşcinsellik yasaklanıyor.

Azerbeycan’da bir eşcinsel genç onun yaşadığı dünya onun renklerini kaldıramayacak kadar gri olduğu için intihar ediyor.

Mısır’da polisler eşcinsellere tecavüz ediyorlar.

Güney Afrika’da lezbiyen kadınları “düzeltmek için” kadınlara tecavüz ediyorlar.

Nijerya’da eşcinsellerin toplandıkları otel ve barlara polisler baskın yapıyorlar, eşcinselleri sokaklarda çıplak gezdiriyorlar, kırbaçlıyorlar ve taşlayarak öldürüyorlar.

LGBT hareketi benim gibi 80lerde doğan yuppie jenerasyonunun gördüğü en büyük sivil hareket idi ve hala öyle. Eşcinsel dayanışmanın çok kısa zamanda neler başardığını düşünmek bile aklımı başımdan alıyor. Sadece AIDS’e karşı mücadeleyi düşünün, arkasındaki toplumsal güçlenme eşcinsel toplumunun dayanışmasının gücünü kanıtlar. Ya da We Were Here belgeselini izleyin, gözyaşlarınızı sildikten sonra direnişin gücünü görebilirsiniz.

Herkes için eşitlik adına daha yapılacak çok şey var.

Ama korkarım ki en güçlü ve en başarılı olanlar, beyaz eşcinseller, artık evli, mutlu ve çocuklu oldukları için geri kalanların çığlıklarına kulaklarını tıkadı. Korkarım ki dünyanın bir başka yerinde eşcinsellere karşı tutumun otuz yıl önce San Francisco’daki gibi olduğunu unuttu. Korkarım ki dünyanın sağ tarafındaki eşcinseller yalnız kaldılar.

Dünyanın LGBT bireyleri ve aktivistleri ayrılmayın!

Beyaz* eşcinsel komünü yeni hip, yeni “trendsetter”, yeni dünyanın pazarlamacılarının ve iş dünyasının göz bebeği, ve yapacakları henüz bitmedi. Hepimizin yapacağı henüz bitmedi. Rus ürünlerini boykot etmeliyiz, dünyanın grisini gökkuşağına boyayamayacağına inandığından intihar edenler için sokaklara dökülmeliyiz, LGBT bireyleri taciz eden, döven, öldüren devletleri protesto etmeliyiz. Sesleri duymalı ve duyurmalıyız. Bu dünyada yalnız olmadıklarını, direnişe devam etmelerini söylemeliyiz.

Gökkuşağının üzerinde bir yerde herkese yer olduğunu göstermeliyiz.

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.