Hafta SonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

Hava kirliliği, antibiyotik direncinde artışa neden olabilir

0

Geçtiğimiz hafta The Lancet Platenary Health dergisinde ilginç bir makale yayımlandı. Buna göre, hava kalitesi açısından Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) parametrelerine uyulursa antibiyotik direnci sorununda 2050 yılına kadar yüzde 17 oranında bir iyileşme sağlanabilir.

Association between particulete matter (PM)2.5 air pollution and clinical antibiotic resistance: a global analysis’”başlıklı çalışmaya göre DSÖ tarafından belirlenen hava kalitesi yönergelerindeki yıllık ortalama 5 µg/m³ PM2·5  konsantrasyon hedefine 2050 yılına ulaşılması halinde, antibiyotik direnci yüzde 16.8 azaltılabilir ve antibiyotik direncine bağlı erken ölümlerinyüzde23.4’ü önlenebilir. Bu durum 640 milyar dolarlık bir tasarrufa eşit…

Ölüm ve hastalanma oranları azalsa da direnç artıyor

Antibiyotikler, mikroorganizmaların neden olduğu enfeksiyon hastalıklarının tedavisi ve bu hastalıklardan korunma için kullanılan çok önemli bir ilaç grubu.  Antibiyotiklerin keşfi, insan sağlığı açısından önemli bir dönüm noktası oldu ve bu ilaçların klinikte kullanılmasını takiben enfeksiyon hastalıklarına bağlı ölüm ve hastalanma oranları büyük ölçüde azaldı. Bununla birlikte antibiyotiklerin keşfiyle neredeyse eş zamanlı olarak, mikroorganizmaların bu ilaçlara karşı direnç kazanabileceği ve gerekli önlemlerin alınmaması durumunda mevcut antibiyotiklerin enfeksiyon hastalıklarının tedavisinde etkisini kaybedeceği, dolayısıyla insanlığın antibiyotik öncesi dönemle yeniden karşılaşabileceği de görüldü.

Antibiyotiklerin insan sağlığında, tarım ve hayvancılık sektörlerinde gereksiz yere, yüksek dozlarda ve uygunsuz kullanılması, göçler, hızlı insan hareketleri ve hijyen eksikliği nedeniyle oluşan ve hızla artan antibiyotik direnci nedeniyle 2050 yılında tüm dünyada 10 milyon erken ölüme sebep olabileceği tahmin ediliyor. Bu tehdidi uzun bir süre önce gören DSÖ çeşitli etkinliklerle antibiyotik direncinin önüne geçmeye çalışıyor.

Dünya Sağlık Örgütü Genel Kurulu 1998 yılında üye ülkelerin antibiyotik direncine karşı harekete geçmesi kararını almış; 2001 yılında ise antibiyotik direncinin sınırlandırılmasına yönelik DSÖ Global Strateji Belgesi’ni yayınlamış. DSÖ Genel Kurulu 2005 yılında ise antibiyotik direncini sınırlama konusunda kaydedilen ilerlemenin yavaşlığına dikkat çekti ve üreticiler ile tüketicileri akılcı antibiyotik kullanımına çağırdı. Antibiyotik direncinin halk sağlına yönelik tehdidinin önemine dikkat çekmek için DSÖ, 2011 Dünya Sağlık Günü’nün temasını da antibiyotik direnci olarak belirledi ve direnç gelişimini durdurmak için tüm dünyayı bu konuyu düşünmeye, konuyla ilgili harekete geçmeye ve sorumluluk almaya çağırdı.

Antibiyotik direnci 45 bine yakın erken ölüme yol açabilir

Partikül madde PM2·5 hava kirliliği, yaygın antibiyotik direncini ve inhalasyon yoluyla insan maruziyetini şiddetlendirebilecek çeşitli antibiyotik direnci unsurları içeriyor. Makaleye dönecek olursak; bu küresel analiz için partikül maddenin etkisini tahmin etmek açısından; 116 ülkeden, 2000 yılından 2018 yılına kadar ülkede birden fazla potansiyel belirleyici (yani, hava kirliliği, antibiyotik kullanımı, sanitasyon hizmetleri, ekonomi, sağlık harcamaları, nüfus, eğitim, iklim, yıl ve bölge) hakkındaki veriler toplanmış ve dokuz mikroorganizma ve 43 ilaç üzerinde çalışılmış.

Bir örnek vermek gerekirse analizlerde PM2·5‘daki yüzde 5’lik artış “klebsiella pneumoniae” bakterilerinin bir tür geniş spektrumlu antibiyotik olan beta laktam grubu karbapenem’lere direnci yüzde 1.49 artırdığı bulunmuş. Makalede, “Küresel olarak, yıllık PM2·5 ‘te %10’luk bir artış, toplam antibiyotik direncinde %1,1’lik bir artışa ve antibiyotik direncine atfedilebilen 43.654 erken ölüme yol açabilir” deniyor. Araştırmacılar, PM2·5’dan kaynaklanan antibiyotik direncinin 2018’de dünya çapında yaklaşık 480.000 erken ölüme neden olduğu sonucuna da varmış. Makalede ayrıca bölgesel farklılıklar olduğu da belirtiliyor. Analizlere göre Afrika ve Asya PM2·5 artışlarının antibiyotik direncinde en büyük artışa yol açabileceği bölgeler olarak yapılan analizler sonucu görülmüş. Örneğin Suudi Arabistan‘da araştırmacılar, PM2·5’teki %10’luk bir artışın bakteri direncinde %3’lük bir artış anlamına geleceğini tahmin ediyor.

Antibiyotik direncinin yayılım yolları (Kaynak: ‘Association between particulete matter PM2·5 air pollution and clinical antibiotic resistance: a global analysis’ Partikül madde (PM)2·5 hava kirliliği ve klinik antibiyotik direnci arasındaki ilişki: küresel bir analiz – Lancet Gezegen Sağlığı (thelancet.com))

Çok fazla potansiyel belirleyici toplayarak, analiz eden araştırmacı grubu 2050 yılına kadar çeşitli senaryolar oluşturarak bu senaryolar üzerinde de çalışmış. Araştırma, hava kalitesi, sağlık harcamaları ve antibiyotik kullanımı gibi çeşitli değişkenlerin değişkenliğine dayanan birkaç gelecek senaryosunu modellemiş. Çalışmada, 2050 yılına kadar hiçbir şey yapılmazsa, antibiyotik direncinin yüzde17 artacağı ve bu nedene bağlı ölümlerin dünya çapında, özellikle Sahra altı Afrika‘da yüzde 56’dan fazla artacağı sonucuna varılmış. Bununla birlikte, makaleye göre PM2·5, DSÖ tarafından önerilen eşik olan 5 μg/m³’e kadar kontrol edilebilirse, küresel antibiyotik direnci yüzde 16,8 oranında azaltılabilir ve 2050’de bu olguya atfedilebilecek ölümlerin yüzde 23,4’ü önlenebilir.

Çalışmanın, araştırma grubunun kabul ettiği, bazı sınırlılıkları var. Öncelikle içinde ülkemizin de olduğu, bazı ülkelerin verilerinde çalışmanın sonucunu etkileyebilecek eksiklikler bulunuyor. Ayrıca antibiyotik direncine neden olabilecek; yiyecekler, veteriner antibiyotik kullanımı, diğer çevresel kirleticilere maruz kalma gibi başka faktörler de var. Makale bu faktörlerle antibiyotik direnci ilişkisini kapsamlı olarak değerlendirmiyor. Ayrıca, çalışma ile ilgili diğer önemli bir sorun da “hava kirleticilerin antibiyotik direncini etkileyen temel mekanizmasının hala belirsiz olması ve bu bilgiyi doğrulamak için ek tıbbi kanıtlara ihtiyaç duyulması…”

Çalışmanın Çin’deki Zhejiang Üniversitesi’nden sorumlu yazarı Zhencho Zhou çalışmanın tüm bu sınırlılıklarını kabul ediyor ve “hepimiz korelasyonun nedenselliği temsil etmediğini biliyoruz ve bilim adına ‘bağlantılı olabilir'” diyor. Araştırmacılara göre hava kirliliği ile antibiyotik direnci arasında güçlü ve anlamlı bir korelasyon var. Zhou ayrıca, PM2·5 parçacıklarının antibiyotik direnci için  “yatay gen aktarımının etkinliğini artırmak için hücre zarı geçirgenliğini artırabildiğinin, bakteriyel patojenlerde antibiyotik direnç elementlerinin evrimini ve değişimini hızlandırdığının zaten gösterildiğine’” dikkat çekiyor.

Bu çalışma neden -sonuç ilişkisi açısından bize bir bilgi vermiyor. Ancak özellikle de PM2·5 kirliliği olmak üzere, hava kirliliği ile antibiyotik direnci arasında güçlü bir korelasyon olduğunu gösteriyor. Bu durum da bize hava kirliliğinin antibiyotik direnci ile ilgili rolüne ilişkin daha fazla bilimsel çalışmalara gereksinimimiz olduğunu anlatıyor.

Dünyada hava kirliliğinin antibiyotik direnci üzerine tartışıladursun, ülkemizde ise hala Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliğinde PM2·5 için bir sınır değer yok. Üstelik ülkemizdeki hava kirliliğinin en önemli kaynaklarından kömürlü termik santraller yapılmaya devam ediliyor, mevcutları için ise ormanlarımız Milas Akbelen Ormanları örneğinde yaşadığımız gibi testerelerle yok ediliyor.

Yazık; hem de çok yazık…

 

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.