Güzelliğe, iyiliğe açık kalmak için Açık Radyo

Kötülüğün eşiği aşıldı. Elimizdekileri kaybetmememiz ve kötülüğe karşı durabilmemiz için Açık Radyo açık kalmalı. Sesimize ve sözümüze sahip çıkmak için elimizden geleni yapmalı, dayanışmayı büyütmeliyiz.

Çocuklarımıza bırakacağımız en güzel miras; Cumhuriyet bayramımız kutlu olsun.

Açık Radyomuz hep açık olsun.

Bir yanda kainatın ve tüm canlılığın iyiliği için çalışan güzel insanlar var. Şefkat, nezaket ve sevgi ile hesapsız bir şekilde birliğin iyiliği için çaba gösteriyor; gezegenimizin daha iyi bir yer olmasına katkı sağlıyorlar. Yaptıkları iş kişisel çıkarların ötesine geçiyor, ama sayıları az.

Diğer yanda ise rant ve şöhret peşinde koşanlar, hoyrat davrananlar; hatta masumlara zarar verenler, bebeklerin bile ölümüne neden olanlar var. Kişisel çıkarları uğruna insanları inciten, dünyamızı yaşanmaz hale getirenler, kaynaklarımızı toplumun geneline ve iyiliğine kullanmak yerine kişisel kazançları için yok edenler, fosil yakıt için gezegenimizin damarlarındaki kanı emen bir vampir gibi tüketenler… Bunlar gezegenimizde, akıl ve beden sağlığımızda derin yaralar açıyor.

Bu kaos içinde ve kulaklarımızda giderek yükselen bir yankı: “Ahlaki çöküşteyiz!”

Süleyman Demirel’in “Bize plan değil, pilav lazım”, Turgut Özal’ın “Benim memurum işini bilir” ve Tayyip Erdoğan’ın “Ülkeyi bir şirket gibi yöneteceğim” sözleriyle ahlaki çöküşün çok önceden başladığını unutmamak; çok daha öncelerine bakmak gerek. Geldiğimiz yer; bebeklerin ölümü üzerinden kazanılan milyon dolarlarla ürperdiğimiz bir zaman dilimi.

Peki, motivasyonumuz bu kadar düşerken biz ne yapacağız? Yanıt zor değil aslında: Neye odaklanacağımız tamamen bizim seçimimiz. Önümüzde iki seçenek var: Zihnimizi kötülüğe ve bencil egolara teslim edip kalbimizin kapılarını kapatmak mı? Yoksa Açık Radyo’nun bize 30 yıldır açtığı kapıdan girip kalbi ve bilgiyi harmanlayarak şefkat ve nezaketle iyiliğe devam etmek mi?

Ben değil, ‘biz’…

Yuval Noah Harari uyarıyor: 21’inci yüzyılda yapay zeka öyle güçlü bir yanılsama oluşturabilir ki gelecek nesillerin bu yalanları ve asılsız hikayeleri açığa çıkarmasını engelleyebilir.

Oysa Açık Radyo, bize yalnızca gerçekleri göstermez, aynı zamanda umudu da çoğaltır ve neşeli bir aktivistliğin kapılarını aralar. “Ben” değil “Biz” der. Bizi, gelecekte bekleyen tehlikelere karşı uyanık tutar. Sokrates’in dediği gibi, “Üzerine düşünülmeyen bir hayat yaşanmaya değmez.” Açık Radyo da, bizleri hayatımız ve evren üzerine düşünmeye sevk eden sayısız programcıyla buluşturur. Henüz düşünülmemiş olanı düşündürür.

Örneğin, Atlantik Okyanusu, üst üste sıcaklık rekorları kırarken bu yıl en sıcak zamanları yaşıyoruz. Açık Radyo, Eylül 2035’te buzulların ortadan kalkma olasılığını, bunun ne anlama geldiğini, yok oluşu ve gezegenimize neler yaptığımızı anlatır. İçinde bulunduğumuz iklim krizini ve bunun hayatlarımızdaki etkisini bıkmadan usanmadan aktarmaya devam eder. Durmamız gereken yeri geçiyor olduğumuza ve çizgiyi aşmanın sonuçlarına dikkat çeker.  Pisagor’un Adalet Kupası’nda aktardığı gibi, “çizgiyi aşarsak elimizdeki her şeyi kaybedeceğimizi” hatırlatır.

Kötülüğe karşı dayanışmanın gücü kazanacak

Açık Radyo, 30 yıldır sayısız ödül kazanmış, programlarıyla ve programcılarıyla kültürel bir ağ oluşturmuş, yaşayan bir organizma. Dünya Mirası Adalar programı ile de bizlere sekiz yıldır geniş bir ağ kurma imkanı tanıdı. Türkiye’nin birçok sivil inisiyatifini programlarımızda ağırladık, dayanışmalarını güçlendirdik. Birlikte güçlendik.

Mesela, bu yıl Dünya Mirası Adalar programı; başta Heybeliada Sanatoryumu olmak üzere, İstanbul‘un olağanüstü güzellikteki büyük ve zengin alanlarında yer alan hastanelerine “kupon arazi” gözüyle bakan iktidarın müdahalesi ve sağlık sistemine verilen zararı tüm açıklığıyla gözler önüne seren program olması nedeniyle İstanbul Tabip Odası tarafından verilen radyo program ödülüne layık görüldü. Sağlıktaki rantçı müdahaleleri sanatoryum üzerinden gözler önüne serebildiğimiz için mutluyuz ama keşke bu programlara gerek kalmasaydı da bebeklerin bile sömürüldüğü düzene şahitlik etmeseydik.

Bu sene bir diğer ödül ise kurucuları arasında olduğumuz Kıyıda’ya verildi. Hrant Dink Vakfı tarafından 16. Uluslararası Hrant Dink Ödülleri’nde Işıklar’dan biri olan, kıyı ekosistemlerini korumak ve insanların kıyılara serbestçe ulaşmasını sağlamak için Türkiye’nin kıyılarında mücadele veren önemli bir dayanışma ağına, Kıyı Hareketleri Ağı’na ödülün verilmesine çok sevindik. Bu mücadeleye Açık Radyo’nun sağladığı destek çok önemliydi.

Türkiye’deki bir çok sivil inisiyatife, dayanışma ağlarına kapılarını açan bizi güzel insanlarla buluşturan yine Açık Radyo’muzdu. Depremden sonra tanıştığımız güzel insanlarla Hatay’daki Asi Havzası’nda yaşayan halkın sağlığını ve canlılarının yaşamlarını tehdit oluşturan ekolojik tahribatı tespit edip alternatifler oluşturmak üzere Asi Çevre Vizyon Planı’nı hazırlamaya devam ediyoruz. Bütünüyle sivil toplum kuruşlarının ortaklığına dayanan, Dünya Mirası Adalar’ın da bir bileşeni olduğu Türkiye’nin ilk “çevre vizyon planı”, Samandağ kıyılarında doğanın korunduğu, afetlere dayanıklı bir gelecek hazırlamak için yol haritası olacak.

Yani Açık Radyo sadece umudun değil, eyleme geçmenin de kapısını açtı, açıyor bize.

Kötülüğün eşiği aşıldı. Elimizdekileri kaybetmememiz ve kötülüğe karşı durabilmemiz için Açık Radyo açık kalmalı. Sesimize ve sözümüze sahip çıkmak için elimizden geleni yapmalı, dayanışmayı büyütmeliyiz.

‘Birlikte daha iyiyiz’

Biz, günlerdir yaşadığımız baskılar, yasaklar, kapatmalar, cezalar ve dayatmalarla boğuşurken, Nobel ödül komitesi “hukukun üstünlüğünün zayıf ve toplumu sömüren kurumların mevcut olduğu toplumlarda büyümenin ya da daha iyiye doğru değişimin niçin gerçekleşmediğine” ilişkin çalışmasından dolayı Prof. Dr. Daron Acemoğlu’na verdi.

Acemoğlu, dünyanın en önemli iktisatçılarından olmasının yanı sıra, biz onu Büyükada’da çocukluk ve gençliğini geçirmesinden de biliyoruz. Yakın zaman önce, Adalar’da sürdürdüğümüz #azmanminibüs dayatmasına karşı haklı mücadelemize destek olmuş; “Türkiye’de bir sivil toplum mücadelesi. Benim çocukluğumu geçirdiğim Büyükada’da Belediyenin keyfi kararlarına karşı halk tepkisi” demişti. Gerçek bir entelektüelin doğduğu topraklara, kültürüne sahip çıkması yanı sıra demokrasiye verdiği değeri de bir kez daha görmüş, umutlanmıştık.

Bu da Açık Radyo’muzun, sesimizi çoğaltmamızın sayesinde oldu. Canlı cansız tüm varlıklarla anlamlı bağlar kurmasını, bireylerin birbirlerine yardım etmesini sağlayan, çözümler üreten, başkalarının hayatında olumlu farklar yaratan, gezegenimizde daha iyi, daha adil bir yaşam için çabalayan, “ben” değil “biz” diyen bir yapı olduğu için. Topluluk radyosu olarak “Birlikte daha iyiyiz” diyebildiği, diyebildiğimiz için…

Kayıtlarımız hazır, biz hazırız…

Bugün, 29 Ekim 1923’te kurulan Cumhuriyetimizin 101’nci yaşını kutluyoruz. .

1924’te; Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla Cumhuriyetin kuruluşundan bir sene sonra kurulan Türkiye’nin ilk yapılarından ve ilk pandemi hastanesi Heybeliada Sanatoryumu’nun ise 100’ncü yaşı. Bugün aynı zamanda Dünya Mirası Adalar programının da Açık Radyo’daki yayın günü. Bugün hep birlikte hem Cumhuriyetin 101’nci yaşını hem de Cumhuriyet yapılarının son kalanlarından bir kültürel miras olan Heybeliada Sanatoryumu’nun 101’nci yaşını kutlayacaktık radyomuzda. Konuğumuzla programımızın kaydını bile yaptık. Biz hazırız.

Bir avuç güzel insanla kazanılan Kurtuluş Savaşımızı hatırlarken, yüzümüzü aydınlık tarafa, güzel insanlara çevirelim, birlikte umudu ve dayanışmayı çoğaltalım, onlara katılalım.

Çocuklarımıza bırakacağımız en güzel miras; Cumhuriyet bayramımız  kutlu olsun.

Açık Radyomuz hep açık olsun.

 

 

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

İklim örgütlerinden Türkiye’nin 2024 karnesi: Yetersiz ve çelişkilerle dolu

Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer bağımlılığı ve kömürden çıkış projeksiyonu olmaması eleştiriliyor.

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği kararlarını hukuka aykırı bularak iptal etti.

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi...

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı...

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen,...

EN ÇOK OKUNANLAR