Recep Tayyip Erdoğan “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzalayan akademisyenleri “güruh” diye tanımlıyor; “kendisine akademisyen denen güruh”. Geçtiğimiz Ekim’de, Almanya Şansölyesi Merkel’e hitaben bir mektup yazıp ziyarette bulunacağı Türkiye’nin politik vaziyetini eleştirenler için de “güruh” demişti. Konuşmasında altı kez tekrarlamıştı “güruh” diye. Eylül’de bir konuşmasında da, “milletimizi birbirine düşürmeye çalışan”, “güya siyasetçi, güya medya mensubu, güya sivil toplum kuruluşu temsilcisi bir güruh”tan bahsetmişti. Örnekler çoğaltılabilir.
İktidar medyasında da “güruh” gırla gidiyor. Yeni Şafak’ta Salih Tuna, hücum ettiği Doğan grubunu “Aydın aşireti dediğim güruh” diye anıyor. Star’da Cem Küçük, 2 Kasım’da, seçimlerinden önce “Erdoğan artık gidici” beyanında bulunanları, “artık sesini kesmesi gereken” bir “utanmaz güruh” diye tabir etmişti. Hilâl Kaplan, Charlie Hebdo baskınından sonra “Hepimiz Charlie’yiz” sloganını kullananlar hakkında “takıntı halinde ifade özgürlüğünden bahseden güruh” demişti. Yine Yeni Şafak’ta Ömer Lekesiz’in “paralel yapı” hakkında “kuduzlaşmış bir güruh” başlıklı yazısı var. Örnekler, daha daha çoğaltılabilir.
***
İktidarın carî dilinde, her hasım, “güruh” oluyor. Siyaset esnaflığının gözde küçümseme zamiri olan “birileri” bile değil… Bilimsellik taslamakla medya lisanının müşterek soğuk şahsiyetsiz zamiri olan “bir kesim” bile değil… İlle de “güruh”.İnsanlar hakkında, onları sıfatsızlaştıran, insan sıfatından soyunduran bu sıfatın bu kadar rahat, bu kadar boldan kullanılır hale gelmesi, irkilticidir.
Bunun sıradanlaşmasının bir başka irkiltici yanı, hakkında “güruh” denen muhaliflerin de bu tabire kolayca el atar hale gelmeleri…
***
Türk Dil Kurumu güruhu şöyle tanımlıyor: Değersiz, aşağı görülen, küçümsenen topluluk, derinti, sürü. Batı dillerindeki karşılığı Mob veya Horde. Mob’un Latince kökü: mōbile vulgus. Temel vasfı güvenilmezlik, döneklik olan aşağı halk, yaban ahali, demek.Diğer karşılık, Almanca-Fransızca-İngilizce Horde, İtalyanca orda, İspanyolca horda, özgül içeriğiyle vurup kıran, yağmalayan vahşi sürü anlamındadır. İlginçtir, Türkî dillerden geliyor; Moğolca Ordu kelimesinden. Çıkışındaki anlamı: kamp yeri, ordugâh. Moğol kabileleri kendileri için orda tanımını kullanırmış, Tatarlar urda. İstilâcı Moğol askerî kabilelerini tanımlamak üzere kullanılan ordu/orda adı Polonya ve Lehçe üzerinden Batı dillerine intikal etmiş, zamanla bugünkü güruh/sürü anlamındaki Horde’ye dönüşmüş.
***
İnsan topluluklarının güruh yanı, beşerin güruh çehresi, en yalın haliyle linçte zuhur eder. Güruh, formunu linçte bulur.
Güruhlaşmak, insan kalabalık içinde anonimleşir, sürü içinde erirken, yılanın gömleğini sıyırıp atması gibi, bireysel varoluşundan çıkmasıdır. Kontrolden, ahlâktan, vicdandan istifa etme halidir. Güruh, yüzsüz ve isimsizdir. Güruh girdabına giren insan, sürünün güdümüne, güdüselliğine kapılmıştır.
Sosyal medyadaki ahlâksız, akılsız hücum âyinlerine bunun için “linç” deniyor; kalabalığa karışıp tekme atıyorlar, yüzsüz ve isimsizdirler. Kendilerini isimleriyle temsil etseler bile, o güruhlaşma ‘cezbesine’ kapılmışken, yüzsüzleşirler…
Gündemdeki konudan örnek verirsek; akademisyenlerin “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisine imza atan hocalarına, öğretmenlerine sosyal medya vasıtasıyla ve bilfiil linç saldırıları düzenleyen öğrenciler, tam da böyle bir güruhlaşmanın en taze örneğidirler. “En yüksek makam”dan, “Milletimiz gereğini yapacaktır” denerek yol verilen bir linç…
***
“Güruh”lara kahredip duran söylemsel stratejinin pratik neticesi, gerçekten güruhlaştırmak oluyor. O kahredilenleri değil, onlara karşı durmadan ajite edilenleri linç haleti ruhiyesine sokarak güruhlaştırmaktan söz ediyorum… “Güruh” hakaretinin, “vurun!” narasına koşacak güruhlar toplamanın işareti haline gelmesinden…
Her hasmı, “millet”e dahil sayılmayacağına karar verdiği herkesi “güruh” diye tanımlamanın siyasî ‘faydası’, onları gerçek güruhların, linç sürülerinin sürek avı haline getirmektir. Hasımlarını sürekli “güruh” lâfıyla horlamakla, zemmetmekle, hedef göstermekle, onlara karşı bir linç güruhu ‘derilir’ (“derinti”). Bu sürekli linç seferberliği havasının neticesi, –elbette sadece havası değil, fiiliyatı da–, milleti güruha dönüştürmek olur.
12 Eylül rejimi döneminde askeriye, “Ordulaşmış millet” diye bir tatbikat yapmıştı. ‘Askerî vesayetin yıkılmasından’ sonra, bu da bir nevi “Güruhlaşmış millet” tatbikatı mı? Ordu-milletten Horde-millet’e mi, yani?