Doğanın dilini anlamanın bir diğer yolu da onun hakkında yazılan eserlerden geçiyor. Bilim, sanat ve edebiyat doğa ile olan ilişkimizi yeniden sorgulamaya, anlamaya ve sorunlara çözümler üretebilmemize imkan tanıyor.
Yeşil Gazete olarak bizleri en çok etkileyen “yeşil kitapları” okurlarımızla paylaşmak istedik. Gelecek, güzel, daha yeşil günlere…
1-) Sudan Sebepler: Türkiye’de Neoliberal Su-enerji Politikaları ve Direnişler
Kitabın adı: Sudan Sebepler: Türkiye’de Neoliberal Su-enerji Politikaları ve Direnişler
Derleyen: Cemil Aksu, Sinan Erensü, Erdem Evren
Editör: Kerem Ünüvar
Birinci baskı: 2016
Sayfa sayısı: 528
Yayınevi: İletişim Yayınları
Çalışmada yer alan 26 yazar: Fikret Adaman, Meral Akbaş, Bengi Akbulut, Mustafa Akçınar, Cemil Aksu, Murat Arsel, Özlem Aslan, Mehmet Bozok, Nihan Bozok, Atakan Büke, Dilşa Deniz, Zeynep Ceren Eren, Sinan Erensü, Erdem Evren, Ahmet Kerim Gültekin, Arif Cem Gündoğan, Mine Işlar, Akgün İlhan, Alp Yücel Kaya, Umut Kocagöz, Sıla Pelin Oğuz, Yakup Şekip Okumuşoğlu, Fevzi Özlüer, Caterina Scaramelli, Ethemcan Turhan, Özge Yaka
Akgün İlhan
“Sudan Sebepler, Türkiye’de 1990’lı yıllardan bu yana çeşitlenerek büyüyen, madencilikten nükleer enerjiye, kentsel dönüşümden HES’lere kadar kırsal ve kentte “kalkınma” adı altında neoliberal düzenin dayattığı projelere karşı çıkan ekolojik hak mücadelesini anlatıyor. 26 aktivist ve akademisyen yazarın yazılarından oluşan Sudan Sebepler Türkiye’de suyun politik ekolojisine dair şimdiye kadar yapılmış en kapsamlı çalışma. Yaşam kaynağımız ve hakkımız olan su nasıl ekonomik bir metaya dönüştürülüyor? Bu dönüşümün hukuksal zemini nasıl işliyor? Bu dönüşüme karşı toplumsal mücadele nasıl olmalı? Bu sorulara ve daha fazlasına cevap arayan Sudan Sebepler, sadece teorik tartışmaları değil, Türkiye’deki belli başlı su mücadelelerini de detaylı olarak içermesi açısından ülkenin politik ekoloji literatüründe tek olma özelliğine sahip. Önümüzdeki dönemde daha da çetinleşecek olan ekolojik mücadeleyi derinlemesine anlamak için Sudan Sebepler’i okumadan geçmeyin.”
2-) Mesnevi
Kitabın adı: Mesnevi
Yazar: Mevlana Celaleddin-i Rumi
Çeviren: Veled Çelebi İzbudak
Birinci baskı: 2015
Sayfa sayısı: 804
Yayınevi: Doğan Kitap
Alper Tolga Akkuş
“Aslında aklımda olan başka bir kitaptı ama ona bir bakayım derken Mersin Kültürhane’de karşıma Mesnevi çıkınca vardır bunda bir keramet dedim. Ne zamandır okumayı da istiyordum aslında. Dünyayı, kainatı, mahlukatı anlatıyor Mevlana, Mesnevi’sinde. En azından ben öyle olduğunu düşünüyorum. Oku yerine Dinle diye başlaması da ayrı bir hikaye. Bir de yıllar önce Şeb-i Aruz zamanı Bostancı’dan Konya trenine binecek iken treni kıl payı kaçırdıktan hemen sonra o hayal kırıklığı ile istasyonda oturur iken gözüme çarpan bir Mevlana sözü, “Dün, dün ile birlikte gitti cancağzım. Artık yeni şeyler söylemek lazım.”
3-) Arzunun Botaniği (Bir Elmanın Sizi Kullandığını Düşündünüz mü Hiç?)
Kitabın adı: Arzunun Botaniği (Bir Elmanın Sizi Kullandığını Düşündünüz mü Hiç?)
Yazar: Michael Pollan
Çeviren: Sevin Okyay
Editör: Emre Ülgen Dal
Birinci baskı: 2011
Sayfa sayısı: 804
Yayınevi: Domingo Yayınevi
Ayşe Bereket
“2009’da Newsweek dergisinin “Yeni Akımın Liderleri” listesindeki ilk 10 kişi arasına, 2010’da ise TIME dergisinin yılın en etkili 100 kişisi listesine giren Michael Pollan’ın 2001 yılında yazdığı “Botany of Desire: A Plant’s-Eye View of the World” kitabı Türkiye’de Arzunun Botaniği (Bir Elmanın Sizi Kullandığını Düşündünüz mü Hiç?)” ismiyle okuyucuyla buluşmuştu. Sevin Okyay’ın çevirisini üstlendiği kitapta yazar Pollan, dört temel insan arzusunu – tatlılık, güzellik, sarhoşluk ve kontrol– ve bunları tatmin eden dört bitki –elma, lale, kenevir ve patates– ile ilişkilendirip, bu bitkilerin insanoğlunun en temel dürtülerini hoşnut etmek için evrildiğini gösteriyor. Elma, lale, kenevir ve patatesin toplumsal tarihini kendi hikayemizle örüyor ve bu bitkilerin tahrik ve teşvik ettiği dört insani arzunun da tarihini anlatıyor. Sayfaları çevirdikçe, okur bu ilişkilerin iki tarafın (insanoğlu ve bitkilerin) birbirlerinden faydalandıkları karşılıklı bir oyun, bir düzen olduğunu keşfediyor. Kitap 2009’da ABD televizyon kanalı PBS’in, Arzunun Botaniği isimli iki saatlik belgeselin de esin kaynağı oldu. Evcilleşmiş bitkiler ve insanlar arasında nasıl bir çıkar ilişkisi kurulabildiğini merak ediyorsanız bu kitabı okuyabilirsiniz.”
4-) Yeşil ve Siyaset
Kitabın adı: Yeşil ve Siyaset
Yazar: Hakan Olgun
Editörler: Orçun İmga, Hakan Olgun
Birinci baskı: 2012
Sayfa sayısı: 432
Yayınevi: Lotüs Yayın Grubu
Ercüment Gürçay
“Neden “Yeşil ve Siyaset”? Çocukluğumdan beri doğayla iç içe bir hayatım oldu ve zaman içerisinde çocukluğumu birlikte geçirdiğim tüm canlıların ortadan kaybolmasına şahit oldum. Bugün onları yaşadıkları yerden uzaklaştıran şeyler benim de yaşamımı tehdit eder hale geldi. Mevcut siyasetlerle bu olumsuz gidişi durdurmanın artık mümkün olamayacağını biliyordum ama nasıl sorusu kafamda net değildi. Bu kitap yeni bir siyaset arayışıma “Yeşil Siyaset” perspektifini derli toplu bir biçimde sunarak sorularıma yanıtlar bulmama katkıda bulundu. Benim için bir başucu kitabı oldu.”
5-) Ekonominin Gerçek Yüzü
Kitabın adı: Ekonominin Gerçek Yüzü
Yazarlar: Philip Barlett Smith, Manfred Max-Neef
Çeviren: İlknur Urkun Kelso
Birinci baskı: 2013
Sayfa sayısı: 264
Yayınevi: Yeni İnsan Yayınevi
Mehmet Fırat Pürselim
“Kitap bize önümüzde iki dünya bulunduğunu söylemektedir. Biri dayatılan ve farkına varmadan içinde yaşadığımız diğeri ellerimizle kurabilecek olduğumuz: “Biri siyasetle, rekabetle, aç gözlülükle ve güçle ilgilenen ve her şeyin kontrol altında olduğu izlenimi veren dünya; diğeri ise eşitlik, refah, yaşama saygı ve dayanışma ile ilgilenen ve hiçbir şeyi kontrol altına almayan, ama durdurulamaz bir sivil toplum yer altı hareketi olarak büyüyen ve genişleyen dünya.” Bu kitap sayesinde yaşamak zorunda kaldığımız dünyanın ne denli karanlık öteki dünyanınsa nasıl da yemyeşil olduğunu görüyorsunuz. Kitapta anlatılanları gözlerinizi fal taşı gibi kocaman açarak okuyorsunuz ve bitirdiğiniz zaman -nasıl ki masalların sonunda kahraman değişime uğramış ve erginleşmişse- bir aydınlanma ve uyanış yaşıyorsunuz. “Başka bir dünya mevcut!” diye düşünüyorsunuz.”
6-) Ekin Sapı Devrimi
Kitabın adı: Ekin Sapı Devrimi
Yazar: Masanobu Fukuoka
Çeviren: Aykut İstanbullu
Birinci baskı: 2006
Sayfa sayısı: 182
Yayınevi: Kaos Yayınları
Güneşin Aydemir
“Fukuoka (1913-2008) kendi geliştirdiği doğal tarımın felsefi temellerini attığı bu kitabında doğanın değişmez kuralları ve o kurallarla nasıl işbirliği yapabileceğimizi anlatır. Aslında bir çeşit kara mizah kitabıdır bu kitap bana göre. Günümüz insanının yaşamına ve yaşamla kurduğu ilişkiye ciddi eleştiriler yapar. Ekin Sapı Devrimi, bütün gıda üretim paradigmasını yeni baştan kurgulayan cümlelerle doludur ve köşelere sıkıştığımız şu zamanda önemi gittikçe artmaktadır.
Fukuoka, doğanın kendi akış ve dinamiklerine hayrandır, onların yılmaz bir gözlemcisidir. Kitabın bir bölümünde bir öğrencisi ile başından geçen bir olayı aktarır:
“Sabahın erken bir saatinde öğrenci Fukuoka’nın çiftlikteki evinin kapısına dayanır. Büyük bir telaşla bakıcısı olduğu ve gönüllü olarak çalıştığı bostanı sabah kalktığında örümcekler tarafından ağla kaplanmış olarak bulduğunu ve derhal bir şey yapmazlarsa bütün bitkileri “kuşkusuz” kaybedeceklerini söyler. Fukuoka, -tahmin edebileceğiniz gibi- oldukça sakin davranır, sükunetini bozmaz ve “hadi gidelim” der. Bostanın yanına geldiklerinde durur ve seyretmeye başlar. Hiç bir şey yapmamaktadır. Öğrenciye göre Usta delirmiştir, bütün bir sezonluk emek boşa gitmektedir ve Fukuoka orada durmuş sakince seyretmektedir. Telaşına telaş katarak -biraz da çekinerek- bir şey yapıp yapmayacaklarını sorar. Fukuoka bakışlarını bostandan ayırmayarak şöyle der: “burada ömrün boyunca belki bir daha hiç görmeyeceğin bir şey oluyor ve sen oturup anlamaya çalışmak yerine bunu bozmayı mı düşünüyorsun?”
Bu satırları yazarken kitap yanımda değil, bu cümleler bu şekilde olmayabilir kitapta. Aklımda kalanlarla aktarmaya çalıştığım bu bölüm beni öyle etkilemiş olacak ki neredeyse 10 sene önce okuduğum kitaptan bende kalan hissi paylaşmaya çalıştım sadece.
Geçtiğimiz yüzyılın ve binyılın sonunda ortaya çıkan bana göre en büyük düşünürlerden biri olan Fukuoka Usta’nın şu sözleri de bir yerlerde dursun ve döne döne bakalım, şu en sade hakikati hatırlayalım isterim: “Bitkileri insan değil doğa ana büyütür. İnsanın yapması gereken tek şey bunu dikkatle izlemek ve her ne yapacaksa da büyük bir özenle yapmaya çalışmaktır. Tarımın nihai amacı gıda üretmek değil, insanın kendini keşfetmesine aracı olmaktır.”
7-) Son Kuşlar
Kitabın adı: Son Kuşlar
Yazar: Sait Faik Abasıyanık
Birinci baskı: 2016
Sayfa sayısı: 144
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Merve M. Damcı
“Kuşları boğdular, çimenleri söktüler, yollar çamur içinde kaldı. Dünya değişiyor dostlarım. Günün birinde gökyüzünde güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Günün birinde yol kenarında, toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da göremeyeceksiniz. Bizim için değil, ama çocuklar sizin için kötü olacak. Biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük. Sizin için kötü olacak. Benden hikâyesi.”
Sait Faik Abasıyanık’ın, kitabına da adını veren Son Kuşlar hikâyesini ilk okuduğumda doğaya olan sevgisinden, toprağa bağlılığından, aynı zamanda hakkımız olmadan yarattığımız tahribat karşısındaki endişesinden çok etkilenmiştim. Bizimle aynı coğrafyada, benzer duygusallıkla, aynı kaygıları, aynı çaresizliği, bazen de umudu içinde taşıyan biriydi. Onun dünyasına tanık olmak isterseniz Burgazada’daki evini görmeye gidebilir, sözcüklerine ilham kaynağı olan kediler, kuşlar, balıkçılar, ağaçlar, çiçekler ve deniz ile buluşup kendi hikâyenizi yaratabilirsiniz. “
“
8-) Ekoloji Almanağı 2005 – 2016
Kitabın adı: Ekoloji Almanağı 2005 – 2016
Yazarlar: Cemil Aksu – Ramazan Korkut
Birinci baskı: 2017
Sayfa sayısı: 648
Yayınevi: Yeni İnsan Yayınevi
“Taptaze bir kitaptan bahsedeceğim: Cemil Aksu ile Ramazan Korkut’un hazırladıkları, Yeni İnsan Yayınevi’nden çıkan Ekoloji Almanağı 2005-2016. Son derece kapsamlı, ayrıntılı bir döküm. Konulara, yani temel meselelere göre on yedi bölüme ayrılmış. Memlekette ekoloji hareketinin sahiden bir “hareket” olduğunu anlamamızı sağlıyor. Araştırmacılar için mükemmel bir kaynak. “Düz” okur da, fal kitabı açar gibi herhangi bir sayfayı açıp herhangi bir vakayı okuyabilir; gören göz, hisseden kalp için, bunlar birer kısa hikâye, birer meseldir.”
9-) Kafesler Boşalsın – Hayvan Haklarıyla Yüzleşmek
Kitabın adı: Kafesler Boşalsın – Hayvan Haklarıyla Yüzleşmek
Yazar: Tom Regan
Çeviren: Serpil Çağlayan
Birinci baskı: 2007
Sayfa sayısı: 316
Yayınevi: İletişim Yayınları
Tolga Öztorun
“Benim önerim geçtiğimiz sene kaybettiğimiz Tom Regan’ın Kafesler Boşalsın kitabı olurdu. Regan Dünya’da bilinen hayvan hakları ile ilgilenen en büyük kuramcı idi… Hayvan sevgisi denen şeyin kedi köpekten ibaret olmadığını çok net ve sert dille hep söyledi… Kafesler Boşalsın, türe dayalı ayrımcılığı ortadan kaldırmayı amaçlayan hayvan hakları mücadelesinin felsefî kilometre taşlarından en önemli olanıydı. “İnsanların hayvanlara korkunç şeyler yapmaktan vazgeçmeleri!” gibi basit bir talebi dillendiren hayvan hakları savunucularının, teorilerini ve eylemlerini hangi düşünce ve değerlere dayandırdıkları, mücadelelerini hangi felsefî saiklerden yola çıkarak ördükleri açıklanıyor. Bence tüm yeşillerin mutlaka okuması gereken bir kitap… Yeşil temelli mücadelenin eşitlikçi yanının tabaktan geçtiğine inanmamız gerekiyor bence.”
10-) Okulsuz Toplum
Kitabın adı: Okulsuz Toplum
Yazar: Ivan Illich
Çeviren: Bedirhan Üstün
Birinci baskı: 1985
Sayfa sayısı: 152
Yayınevi: Birey ve Toplum Yayınları
Ümit Şahin
“Madem kişisel bir muhasebe istediniz, seçtiğim kitabı öyle tanıtayım. Okulsuz Toplum muhtemelen okuduğum ilk yeşil kitaptı. Okumayı hiç bırakmadığım bir kitap oldu ayrıca. Üstelik ilk okuduğumda (herhalde 17-18 yaşındaydım) ben de daha “yeşil” olmanın çevrecilikten farkını yeni yeni fark ediyordum (sanırım en çok da o sıralarda yayınlanan Yeşil Barış gazetesi sayesinde) ve bu kitabı yazılmış en eleştirel, en özgürlükçü, en yeşil kitap olarak başucuma koymam bayağı zaman aldı.
Ivan Illich’in 1971’de yayımladığı, Türkçe’ye 1985’de çevrilen Okulsuz Toplum, Illich’in, aslında kitabın başlığının belirttiğinin çok ötesinde, sadece okulları değil, endüstriyalizmi ve sanayi toplumunun eleştirilemez hale getirilen kesin kabullerini yeniden üreten kurumları sistematik biçimde eleştirmeye başladığı ilk kitabıdır. Kitap zorunlu eğitimin mekanı olan okulları (yoksa eğitimin kendisini veya eğitim yapılan her yeri değil) yerden yere vurmakla kalmaz, modern tıp ve ulaşım kurumları başta olmak üzere endüstriyalizmin bütününü anlamamızı sağlayacak (ve diğer kitaplarından geliştireceği) teorik çerçeveyi kurar. Okulsuz Toplum’un son bölümü olan Epimeteci İnsanın Yeniden Doğuşu erkek uygarlığın kurduğu ilerlemeci anlatıyı edebi bir ironiyle benzersiz bir şekilde ters yüz eder. Dolayısıyla bu kitabı yeşil düşüncenin sınırlarını yeterince anlayamamanın (ve kabullenememenin) Prometeci önyargıyla olan bağını kavramak için de okumak gerekir.
Bütün Illich kitaplarının, Okulsuz Toplum’la başlamak kaydıyla, yeşil düşünce için zorunlu okumalar olduğunu düşünüyorum. “Yeşil okumalar” dendiğinde, siz siz olun, kendinizi çevre, ekoloji, doğa koruma vb. konularda yazılmış ders kitaplarının tavsiyeleriyle sınırlamayın.”
Derleyen: Merve Damcı