Gazhane: Mahalleyi kirleten fabrikadan iklim müzesine

Hikayesi 1892'de başlayan ve 1993’ten bu yana atıl olan Hasanpaşa Gazhanesi, şimdilerde bir müze ve sanat merkezi kompleksine dönüşüyor. Gazhane'nin geçirdiği dönüşümü ve geleceğini, 26 yıldır bu alanın korunması için mücadele veren Gazhane Çevre Gönüllüleri ile konuştuk.

Haber: Esin İleri

*

Kadıköy Hasanpaşa’da bulunan tarihi Gazhane binasında hummalı bir çalışma var. 1993’ten bu yana atıl olan bu endüstriyel miras, bir müze ve sanat merkezi kompleksine dönüşüyor. 32 dönümlük bir alana yayılan projenin yıl içinde tamamlanması ve ziyarete açılması planlanıyor. Aldığımız bilgiye göre, Gazhane’de iki binada iklim krizi temalı kalıcı sergiler, iki tiyatro salonu, bir kütüphane, atölyeler, yeme-içme ve dinlenme alanları olacak. Hasanpaşa Gazhanesi’nin geçirdiği dönüşümü ve geleceğini, 26 yıldır bu alanın korunması için mücadele veren Gazhane Çevre Gönüllüleri ile konuştuk.

 Geçmişten bugüne Gazhane

İstanbul’da havagazı üretimi, 1853 senesinde Dolmabahçe Sarayı’nı aydınlatmak ve ısıtmak için kurulan Dolmabahçe Gazhanesi ile başlar. Ardından, 1887’de Avrupa yakasına havagazı temin eden Yedikule Gazhanesi kurulur. Hasanpaşa Gazhanesi, (Kurbağalıdere Gazhanesi ya da Kadıköy Gazhanesi olarak da anılır) 1892’de hizmete girer.

1891 senesinde, Kadıköy ve Üsküdar çevresini “maden kömüründen mamul gaz ile aydınlatma ve ısıtma imtiyazı” Fransız sanayici Charles Georges’a vermiştir. Georges, Kadıköy Gaz Şirketi’ni kurar ve uzun yıllar işletir. Hasanpaşa Gazhanesi’nin işletme sözleşmesi 1924 yılında 50 yıllığına yenilenir. Aynı sene, Georges hükümetle yeni bir anlaşma yaparak Kadıköy ve Üsküdar çevresine elektrik dağıtma imtiyazını da alır. Ancak yedi yıl sonra bu imtiyaz İstanbul Elektrik Şirketi’ne devredilir. İstanbul Elektrik Şirketi, (dolayısıyla da gazhane) 1931 senesinde millileştirilir. 1945 senesinde ise İETT’ye devredilir.

İstanbul’a doğal gazın gelmesiyle birlikte işlevsiz kalan tüm gazhaneler 13 Haziran 1993’te kapanır. Hasanpaşa Gazhanesi, o tarihten sonra, İETT garajı, kömürlük ve depo olarak kullanılır. (Nusret Alpeböz  – İstanbul Elektrik İşletmesinin Tarihçesi)

Havagazı nedir?

Endüstri devrimi ve kentleşmenin bir sonucu olarak, kömürden elde edilen havagazı, taş kömürünün ısıtılmasıyla elde edilir. Gazhane’lerde (diğer adıyla havagazı fabrikası) bulunan fırın sistemi sayesinde kömür yakmadan pişirilerek içindeki gaz çıkarılır. Gazdaki katran ve amonyak gibi maddeler ayrıştırıldıktan sonra, havagazı gazometre adı verilen depolarda saklanır ve dağıtılır. Genellikle hidrojen, metan, etilen ve karbon monoksit gibi gazlar içerir. 

19.09.1932 tarihli Cumhuriyet gazetesinde Kurbağalıdere Gazhanesi ilanı.

1993’te İstanbul’daki tüm gazhanelerle birlikte Hasanpaşa Gazhanesi de kapatılır. Gazometreleri, yani gaz depolanan alanların büyük kısmı sökülür, satılır. Ancak, mahalle sakinlerinin çabasıyla yıkım durdurulur. 1994’te, Gazhane’den kalan son parçalar da sökülmek üzereyken, fabrika sit alanı ilan edilir ve dönemin Kadıköy Belediye Başkan Yardımcısı mimar Levent Ersun’un desteğiyle koruma kararı çıkarılır.

Zehir saçan fabrika sanat merkezi oluyor

1996 senesine gelindiğinde, Hasanpaşa sakinleri üniversiteler ve meslek odalarıyla iletişime geçerek mahallede bir anket çalışması yapma kararı alırlar. Mahalle sakinlerinden Hasanpaşa Çevre Gönüllüsü Işık Demirtaş dönemin ruhunu şöyle anlatıyor:

“1996’da Habitat II yapıldı. O dönem, 80’lerdeki neo-liberal politikaların çevre üzerindeki etkileri gündeme geldi. Dünya neo-liberalizme bir tepki verdi. Çevre, yeni yeni ortaya çıkan bir terimdi. Rio, Porto Allegre, yereldeki katılımcılık… Biz de o arada ‘kamusal alan’ kavramını öğrendik. Sivil toplum çalışmasının en güzel yanı o, her adımda yeni kavramlarla ve insanlarla tanışıyorsun. Bizim de kendi yaşadığımız bölgede mahalleyi zehirlemiş bir fabrika var. Böyle başladık…

O dönemde AVM’ler yoktu ama süpermarket yapalım dediler, çok katlı otopark yapalım dediler, hastane dediler, lojman dediler. Gazhane çok hedefte olan yerdi. Biz de ‘hayır, yeşil alan olacak, kültür merkezi olacak’ dedik.”

Çocukların hayalindeki Gazhane, resim sergisi.

Demirtaş, bir metin hazırlayıp kapı kapı dolaştıklarını ve insanlara “Burada ne olmasını isterseniz?” diye sorduklarını anlatıyor:

Kaptan Hasan Paşa İlkokulu’nda yapılan toplantıya yüzden fazla insan geldi. 25 kişilik bir ekip oluştu. Adımızı da o tarihte verdik: Hasanpaşa Çevre Gönüllüleri. Yavuz Top Müzik Merkezi’nde, kafelerde toplandık, hatta alanın içinde ilk defa bir etkinlik yaptık. Gazhane’de ne istediğimize dair 8 bin imza topladık ve el arabasıyla belediyeye götürüp bıraktık. Avan proje (ön hazırlık projesi) bu taleplere göre şekillendi.”

Bir mahalle örgütlenmesi

Hasanpaşa Mahallesi sakinleri ile yapılan anket çalışmasında, Gazhane kompleksinin bir kültür merkezi ve yeşil alan olarak kullanılması öne çıkar. Sürecin sonraki aşamasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) , kültür merkezi projesinin İTÜ Mimarlık Fakültesi tarafından hazırlanmasını kabul eder. Aynı sene, “Kentli Bilinci ve Hasanpaşa gazhanesi” adlı bir panel düzenlenir.

Bu etkinliği, 1997 senesinde bir sokak şenliği takip eder. “Öğrencilerin gözünden gazhane” sergisi açılır. 1998’de Gazhane Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi kurulur. 2001’de İBB, İTÜ’ye hazırlatılan projeyi onaylar. Bu projeye göre, Gazhaneye ait binalar sosyo-kültürel tesis olarak yeniden işlevlendirilecektir.

2002’den 2009’a kadar her sene gönüllüler tarafından Gazhane’de şenlikler düzenlenir. Yapılan 8 şenlik kapsamında konserler, tiyatrolar, film gösterimleri, paneller, söyleşiler ve geziler organize edilir. Hatta 2008’de 3 hafta süren bir uluslararası festival yapılır.

Gazhane için 2009 yılında restorasyon kararı alınır ve sonunda bir protokol imzalanır. Ancak 2011’e kadar ihaleye çıkılmaz. 26 Aralık 2011’de, İstanbul Büyükşehir Belediyesi hizmet binasında yapılan açık ihaleye 6 firma katılır ama verilen tekliflerinin “maliyetin üzerinde bulunması” nedeniyle bu ihale iptal edilir.

Gazhane’nin restorasyonu, bu uzun sürecin ardından, 2013’ün haziran ayında başlar İçinde bulunduğumuz 2021 senesinde ise mekânın halka açılması planlanıyor.

Yeni bir mücadele evresi: Katılımcılık talebi

Gazhane’nin açılmasına haftalar, aylar kalmışken, yıllardır bu alanın korunması için mücadele vermiş mahalle gönüllüleri mekânın geleceğinde de söz sahibi olmayı talep ediyor. Bugüne kadar, Gazhane’nin yıkılmaması ve AVM’ye dönüştürülmemesi için büyük bir mücadele verdiklerini ifade eden gönüllüler, kültür sanat mekânı olarak kullanılacak Gazhane’nin geleceğinin yatay mekanizmalarla yani katılımcılıkla şekillenmesini önemsiyor.

Geçtiğimiz ay İBB ve Gazhane Çevre Gönüllüleri arasında “Kalıcı Sergi Protokolü” imzalandı. Bu protokole göre, Gazhane Çevre Gönüllüleri’nin elindeki 26 yıllık mücadelenin arşivi kalıcı olarak Gazhane içinde sergilenecek. Gönüllüler bunun bir başlangıç olmasını ümit ediyor ve yapıların tahsisi, fonksiyonu ve işletme süreçlerinde katılımcılığa yer açılmasını talep ediyor.

“Yönetme anlayışı değişmeli” diyen Gazhane gönüllüsü Serkan Öngel önerdikleri modeli şöyle anlatıyor: “Bizim için kritik olan katılımcı model. 97-98’lerde kooperatifin kurulmasıyla bölgeye dair aktör olarak halkın katılımını nasıl sağlarız sorusu ortaya çıktı. Katılımı en başından beri yoğun olarak konuştuk. Tarihiyle birlikte yaşayan bir alan olsun istedik. 2009’a kadar süren şenlikler serisi bu anlamda çok önemlidir. Sanat atölyelerinin olduğu, halkın katıldığı, mekânı kullanarak üretmeye yönelik bir çaba oldu. Bu süreç alanın nasıl kullanılması gerektiğine dair fikrin somutlaşmasına vesile oldu.” 

Katılımcılık meselesinin içselleştirilmesinde sıkıntı olduğunu söyleyen Öngel, “Kendimizi hatırlatarak buranın başka bir şey olduğunu fark ettirdik. Şimdiki soru: Gazhane nasıl şekillenecek, nasıl yönetilecek? Gönüllülerin çabası şimdi buranın öznelerini öne çıkarmaya çalışmak, halkın sahiplenebileceği özgür bir etkileşim alanı ortaya çıkarmak” diyor.

Işık Demirtaş ise bu katılımcılığı, “Yerelden, mahalleden, semtten, Kadıköy’den kopmadan, kültür endüstrisinin sermayenin kültür üzerindeki hegemonyasının olmaması, sanatın ayrıcalıklı kesimlerin tükettiği bir alan olmaması” olarak tarif ediyor:  “Özel destekli sanat kurumları steril alanlar yaratıyorlar. Etkinlik düzenleniyor, Paris’ten gelen oluyor ama mahalleli gelemiyor. Bunun olmasını arzu etmiyoruz. Mahallede üretenlerin yönetimde söz sahibi olduğu bir model olsun ve bu model demokratik katlım örneği olarak çoğalsın istiyoruz.” 2003’te Dünya Yerel Yönetimler Akademisi desteğiyle Stratejik Yönetim Modeli kitapçığı yayımladıklarını da hatırlatıyor Demirtaş:

“Bu kitap, o dönemde, henüz restorasyonu tamamlanmamış olan Hasanpaşa Gazhanesi için düşünülen kültür ve sanat merkezinin işleyişine dair bir model sunmayı amaçlıyor. Bu model ile böylesi bir alanın semtten, bölge halkından koparılmadan, yabancılaştırılmadan, birlikte düşünen ve üretenlerin merkezin yönetiminin sorumluluğunu da üstlenerek çalışmalarını sürdürmeleri öneriliyor.”

 

2010 yılında yazdıkları bir makalede, Hatice Kurtuluş ve Maya Arıkanlı Gazhane için talep edilen yönetim şeklini şöyle tarif etmişlerdi:

“Ortaya konan bu yönetim modeli; iktisadi ve toplumsal devamlılığı olan, yaşamdan bağlarını kopartmadan, semtin, mahallenin özelliklerini de dikkate alan, kültürün ve toplumsal yaşamın sadece tüketilmediği, ilgili tüm unsurların üretim süreçlerine katıldığı, iktidar alanlarının yaratılmadığı ama kaosa da yol açmayacak, toplumsal ve kültürel yabancılaşmayı en aza indirgeyecek, unuttuğumuz değerleri yeniden anımsayacağımız farklı, alternatif bir kamusallığın taşıyıcısı olmaya adaydır.”

Sanatçıların Gazhanesi

 Yaklaşık otuz yıllık bir mahalle mücadelesinin ardından, Gazhane binası bir kültür ve sanat merkezi olarak halkın kullanımına sunulacak. Bu noktada sözü mahallenin sanatçılarına veriyoruz.

Sanatçı Ayça Telgeren’in Gazhane ve gönüllüleri ile tanışması 2008 senesine dayanıyor. “Gezi’den önce Kadıköy sanatçıların yatak odasıydı, yaşam odası değildi. Yani akşam eve gelinip kafanın yatağa konulduğu bir fiziksel varlığı vardı” diyen Telgeren şunları anlatıyor: “2018’le beraber en temel derdimiz diyaloğun oluşacağı ve üretilenin sergileneceği fiziksel bir alan imkânının eksikliğiydi. Zamanla sanatçı inisiyatifi diyebileceğimiz irili ufaklı yerler oluştu. Ama gerçekten daha büyük ölçüde bir araya gelmelerin fiziksel altyapısını sağlayacak tek yapı Gazhane. Gazhane bu anlamda birçok ihtiyacı karşılayabilir.”

Telgeren, Gazhane’nin salt fiziksel mekân olarak görülmesinin büyük bir sıkıntı teşkil edeceğini ifade ediyor: “Kültür endüstrisi, burayı sadece yeni bir salon, yeni bir bienal mekânı olarak görmemeli. Gazhane’nin bugüne gelmesindeki en önemli unsur mahallelinin Gazhaneyi sahiplenmiş olması ve mahallelinin burayı bir kültür-sanat merkezi olarak talep etmesi. Bu anlamda da Gazhane biricik bir örnek.” Sanatçı, kültür sanat merkezlerinin genellikle merkezi ya da yerel yönetimler tarafından tepeden yerleştirildiğini hatırlatıyor ve bunun Gazhane’nin başına gelmemesini talep ediyor.

Gönüllülerden Serkan Öngel de Gazhane’nin 100 yıllık bir endüstri faaliyetini simgelediğini ama 25 yıllık da bir kent mücadelesinin tarihi olduğunu vurgulayarak “O mücadele tarihini içeren bir müze talebimiz bir protokolle imzalanmış durumda. Bir yerden başladık, müze meselesi bir başlangıç olarak görüyoruz” diyor ve şöyle devam ediyor:

“Sanat büyük oranda kültür endüstrisi ve tekellerin hakimiyeti altında. Küçük sanat topluluklarının kendilerini ifade edebileceği bir mekâna ihtiyaçları var. Böyle kıymetli bir alan var. Kurumlar mutlaka yer alacak, belediyenin kurumları gibi. Mesele küçük sanat gruplarına ve topluluklarına halkla buluşabilecekleri alternatif bir mekân üretilebilmesi. Ve seçkin soylulaştırılmış bir alan olmaması.”

Bundan sonra ne olacak?

Şimdiye kadar yapılan açıklamalara göre, bu kompleksin içinde iki bölümlü bir iklim müzesi, biri Şehir Tiyatroları’nın kullanımına verilecek iki tiyatro salonu ve Gazhane Gönüllüleri’nin arşivinden oluşturulacak bir kalıcı sergi yer alacağını biliyoruz.

Gazhane Gönüllüleri, her hafta turlar düzenliyor, YouTube üzerinden periyodik olarak toplantılar ve söyleşiler ile katılımcılık taleplerini kamuoyuyla yerel yönetimlere duyurmak için sıkı bir çalışma yürütüyorlar. “Gazhane çalışanlarını arıyoruz!” gibi duyurularla, mekânın geçmişine dair yürüttükleri çalışmalara kaynak topluyorlar.

Bundan sonra neler olacağını Gazhane’nin açılışı yaklaştıkça hep birlikte göreceğiz.

Gönüllülere ulaşmak ve bilgi için: [email protected]

 

 

 

 

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Karacasöğüt’te 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı’na marina için ÇED gerekli değilmiş

Marmaris'te 1. Derece Arkeolojik Sit alanına yat iskelesi ve turizm tesisi projesine valiliğin verdiği 'ÇED gerekli değil' kararı İdare Mahkemesi'nce de uygun bulundu.

[COP29] Petrol zengini Suudi Arabistan müzakereleri sabote ediyor

Suudi Arabistan delegeleri, Bakü'deki iklim zirvesinde fosil yakıtlardan uzaklaşma, adaptasyon, iklim taahhütleri gibi kritik konulardaki müzakereleri her fırsatta engelliyor.

[COP29] Fosil yakıt sübvansiyonlarını kaldırma koalisyonuna üç ülke daha katıldı

Birleşik Krallık, Yeni Zelanda ve Kolombiya'nın katılmasıyla 'Sübvansiyonlar Dahil Fosil Yakıt Teşviklerinin Aşamalı Olarak Kaldırılması Uluslararası Koalisyonu'na üye ülke sayısı 16'ya yükseldi.

Yerel örgütler ‘nefes alan Türkiye’ için kömürden adil çıkış istiyor

16 yerel iklim ve çevre örgütü, COP29'a kalabalık bir heyetle katılan Türkiye'den kömürden adil bir çıkış takvimini açıklamasını talep etti.

‘Süper zenginlere vergi’ G20 Zirvesi’nin sonuç bildirisine girdi

Rio'da yapılan G20 Zirvesi'nin sonuç bildirgesinde dünyayı en çok kirleten süper zenginlere ek vergi, iklim finansmanının artırılması yer aldı; 1.5C hedefi teyit edildi

EN ÇOK OKUNANLAR