Dış Köşe

Fazla gezegeniniz var mıydı? – Güven Eken

0

Markette dolaşıyorsunuz. Gözünüz kış ortasında parıldayan üzümlere takılıyor. Elinizi uzatıp sepete atıyorsunuz. Sonra makarna alıyorsunuz. Sonra peynir. Sonra deterjan. Sonra diş macunu. Sonra su. Sonra, sonra…

 

‘Sonralar’ın sonu yok. Yok ama tüm bu aldıklarınız nereden geliyor? Parasını vermiş olmakla sepete attığınız bu şeylerin gerçek bedelini ödemiş oluyor musunuz? Dahası, yeryüzündeki milyarlarca insan ve katrilyonlarca canlı arasında sizin payınıza ne düşüyor? Bu soruları belki kısaca şöyle de sorabiliriz: Parasını verip aldığınız herşey size mi ait?

 

Aklımıza pek sık gelmeyen bu soruların yanıtlarını düşünen insanlardan biri Küresel Ayak İzi Ağı Başkanı Mathis Wackernagel. Wackernagel, geçtiğimiz hafta WWF Türkiye’nin davetlisi olarak İstanbul’daydı. WWF Türkiye, “Türkiye’nin Ekolojik Ayakizi” adında bir rapor yayınladı.

 

“Ekolojik Ayak İzi” en kısa tabiriyle kullandıklarımızın doğa üzerindeki faturasını ölçen bir yaklaşım. Örneğin, marketten aldığınız bir kilo üzümün üretilmesi için belli miktarda su, toprak ve gübre kullanılıyor. Üstelik o üzümü şehirlere taşımak için araç kullanılıyor, benzin yakılıyor. Tüm bu süreçte insan gücü harcanıyor. Özetle, üzümün doğaya faturası bir kilo meyveden çok daha büyük.

 

İşte tüm kullandıklarımız üst üste geldiğinde ‘ekolojik ayak izi’ oluşuyor. WWF’nin hazırladığı Ekolojik Ayakizi Raporu’na göre dünyada herkes ortalama bir Türkiye vatandaşı gibi yaşasaydı, ayak izimiz 1,5 dünyayı kaplayacaktı. Yani bu dünyaya sığmayacaktık. Bu durum, “kalkınmış” ülkelerde çok daha fazla. Sanırım Wackernagel’in özetlediği gibi, bilmediğimiz sularda yüzüyoruz!

 

Küresel Ekolojik Ayak izi yaklaşımı bir bakıma “kalkınma” projesinin iflas ettiğini kanıtlıyor. Size dünya insanlarının kalkınmasının ne kadar güzel birşey olduğunu anlatalanlara, Amerika ve Avrupa’yı örnek gösterenlere şunlardan bahsedebilirsiniz…

 

Herkes bir ABD vatandaşı gibi yaşasa kaç dünyaya sığardık biliyormusunuz? Dört! Elimizde kaç dünya var? Bir. Kalkınmak için kaç dünya daha lazım? Üç! Fazladan üç dünya daha var mı? Yok. Öyleyse nasıl kallkınacağız?

 

Kalkınma endekslerinin yükseldiği her açıklandığında vicdanım sızlar. Zira kalkınmanın doğanın ve başka insanların hakkını gasp etmek olduğunu bilirim. Bu nedenle “kalkınma endeksi” aslında “gasp endeksi” anlamına gelir. Ne kadar hızlı kalkınıyorsanız, başkalarının haklarını o kadar fazla gasp ediyorsunuz demektir. Tebrikler!

 

Birşeyin parasını vermek başka, bedelini ödemek başkadır. Para vermek tek taraflı, bedel ödemek ise karşılıklıdır. Bedel ödeyen kendinden bir parça kaybeder. Ne var ki yepyeni bir parça ile buluşur. Başka bir şeye dönüşür. Bu nedenle dünya, bedel ödemeyi bilenlerin enerjisi ile döner. Bedel ödemeyi bilenler, bir adım öne!

Güven Eken – Radikal

More in Dış Köşe

You may also like

Comments

Comments are closed.