Kalkınma, büyüme ve büyümemesizlik ve küçülme tartışmaları akademik çevrelerde yoğun bir şekilde tartışılıyor, artık toplumun da bu mevzuları konuşması lazım.
Dünyanın gördüğü en büyük ekonomik kriz 1929 senesinde patlak vermişti. İnsanlar büyük acılar çektiler, ekonomistler yoğun akademik çalışmalar yaptılar, kriz atlatıldı. Ama bu kriz bir son değil, krizlerin anası olarak bir ilkti. Bir daha kriz çıkmasın diye alınan bütün tedbirler, yeni krizlerin ana nedeni oldu ve aradan yüz seneye yakın zaman geçmesine rağmen kalıcı çözüm bir türlü bulunamadı.
Krizlerden çıkışta ana reçete daha fazla büyüme ve hiç durmaksızın kalkınma söylemleri oldu. Şimdi dünya acaba bu bakış açısı mı yanlış diyerek, büyüme ve kalkınma söylemlerini sorguluyor.
İlginç bir şekilde, özellikle Seksenlerden sonra, yüzde iki ya da üç dolaylarında tutarlı bir büyüme yaşandığı halde işsizlik oranı bir türlü yüzde onun altına düşmüyor. Oysa büyüme savunucularının en başta gelen tezi büyüme varsa işsizlik azalır tezidir.
Kalkınma ise, toplumu tarihte görülmemiş bir tüketim çılgınlığına götürüyor. Bir yılda değişen cep telefonları, sıfır araba çılgınlığı, bozulmadan değişen buzdolapları vs. Hepimizin günlük yaşantımızda tanıklık ettiğimiz bir israf.
Zenginlik sorunu ise gezegenin başına ayrı bir bela oldu. Yüzde bir gibi çok küçük bir azınlığın elinde çok yüksek oranda maddi güç birikti. Bu sadece ekonomik bir güç olmaktan çıkıp, siyasi güce dönüştü. Bu siyasi güç hiç beklenmeyen olaylarda kendini gösterip, spekülasyonlar üretiyor.
“Yeşil ekonomi; Küçülmek Güzeldir“, dünyanın değişik ülkelerinden ekonomistlerin meseleye çok farklı bir perspektiften bakabildiğini gösteriyor. Dünya değişiyor. Artık tüketim ve israf değil, değer bilme ve armağan ekonomisi gibi, aslında bizim kültürümüze has ama çoğu yerde unutulmuş yeni değerler vizyona giriyor.
Türkiye de bu tartışmalara katılmak zorunda. Dışa bağımlı ekonomisini, yerel ekonomiye çevirip, kendi kendine yeten vilayetler ya da bölgeler oluşturmalı. Küçülmek güzeldir kitabı, yerel ekonomilerin gücünü, işsizliğe nasıl derman olduklarını, tüketim toplumundan çıkmayı ve daha istikrarlı, kendine yeten ve dolayısıyla krizlere boğulmayan ekonomiler oluşturmayı özendiriyor.
Yeşil ekonomi, şirketlerin çevreci imajlarının çok ötesinde bir kavram. Yeni İnsan Yayınevi, bu alandaki üçüncü kitabıyla bu vizyona katkı sağlıyor. Son üç yüz yıldır her treni kaçıran ülkemiz, tüketim toplumundan çıkışta, yeşil ekonominin kavramları ve araç gereçleri ile yeni bir ekonomi kurup, krizlerden kendini koruyabilecek mi ?
Yeşil Ekonomi; Küçülmek Güzeldir
Yeni İnsan Yayınevi
Raoul Weiler, Roefie Hueting, Fabrice Flipo, Darren Zhang, Jeroen C.J.M. van den Bergh, Giorgos Kallis
Çeviren: Serin Erengezgin
Aytaç Timur