Dış Köşe

Durmak yok ÇED’den proje kaçırmaya devam – Pelin Cengiz

0

Başbakan Erdoğan’ın Twitter yasağını kaldırmasına ilişkin kararını “milli bulmadığını” hatta “saygı duymadığını” ifade ettiği Anayasa Mahkemesi, hükümet kanadında muhtemelen yine saygı duyulmayacak çok kritik bir karara daha imza attı. Türkiye’nin çevre sorunlarının artarak kronikleşmesinde, adaletsizliğin tırmanmasında, hukukun işletilmemesinde, yaşam alanlarının, doğal, tarihî ve kültürel varlıkların birer birer yok edilmesinde büyük rol oynayan ÇED muafiyetine “dur” dendi. Anayasa Mahkemesi, Çevre Yasası’na geçici 3. Madde olarak konan ve köprü, otoyol gibi milyarlarca dolarlık projeleri ÇED raporlarından muaf tutan değişikliği durdurdu.

O madde özetle, “23 Haziran 1997 tarihinden önce yatırım programına alınmış olup bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle planlama aşaması geçmiş olan veya ihalesi yapılmış olan veya üretim veya işletmeye başlamış olan projelerle bunların gerçekleştirilmesi için zorunlu olan yapı ve tesisler ÇED kapsamı dışındadır” diyordu. Bu geçici 3. Madde ilk olarak 1993’te yayınlanmış, o tarihten bu yana pek çok kez dava açılmasına ve iptal kararlarına rağmen sekiz defa yönetmeliğe konmuştu.

ÇED süreci, her zaman büyüme ve kalkınmanın simgelediği projelerin hızla ilerlemesinde, doğanın yandaş işadamlarının rantına sunulmasında bir ayak bağı olarak görüldü. Hükümetin ve belediyelerin uygulamalarında ÇED süreçlerine halkın katılımı sürekli engellendi, sermayenin eli rahatlasın diye ormanlar, kıyılar, SİT alanları, tarım arazileri, meraları talana açacak şekilde ÇED’sizleştirme genişletildi.

Bugün Türkiye’de tartışılan hak ihlalleri, hukuk tanımazlıklar, ekolojik ve kültürel tahribatlar, kentlerin dokularıyla oynanması sonucu ortaya çıkan garabetler, iktidarın ÇED sürecini yatırımcının önünde bir engel olmaktan çıkaran politikalarının sonuçlarıdır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın sitesindeki rakamlara göre, AKP’nin iktidara geldiği dönem olan 2003’te 1715 adet “ÇED gerekli değildir” kararı verilirken, bu rakam 2011’de 4592 ile zirve yapmış. 2003-2012 yılları arasında verilen 33 bin 226 adet “ÇED gerekli değildir” kararı, bu politikaları istatistikle de destekler nitelikte. Sektörel olarak yüzde 51 ile en çok madencilik alanında ÇED gerekmemiş olması manidar.

Binlerce proje içinde sadece 32’sine “ÇED olumsuz” ve 516’sına da “ÇED gereklidir” kararı verilmiş. Bu rakamlar da yanıltıcı. Çünkü bu projelerin bir kısmı bu kararların ardından ya değiştirildi ya da parçalara bölünerek yeniden başvuru yapıldı, dolayısıyla farklı şekillerde uygulamaya kondu.

Anayasa Mahkemesi’nin kararından hangi projelerin etkileneceği önemli. İhalesi yapılmamış üçüncü köprü bağlantı yollarında, Gebze- Orhangazi- İzmir Otoyolu’nda, Ilısu Barajı’nda, HES’ler, madenler gibi ÇED’den muaf tutulan pek çok projede ÇED zorunlu hâle gelecek. Üçüncü köprüyle ilgili durum Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararının ardından netleşecek.

Fakat, Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu’nun dikkat çektiği başka bir konu var. Bozoğlu,“Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”un yürürlüğe girdiğini, “ÇED gerekli değil” veya “ÇED olumlu” kararlarının iptali için açılan davaların süre ve usulleriyle ilgili düzenlemeler yapıldığını belirtiyor.

Bu düzenlemenin, hem kararların alınmasını aceleye getireceğinden hem de tartışmalı projelere halkın katılım hakkını sınırlandıracağından endişe ediliyor. ÇED kararlarına dava açmak için eskiden 60 gün olan süre 30 güne indirildi. ÇED raporuna karşı açılan davanın da mahkemece yedi günde incelenmesi gerekiyor. Bu süreler, adil yargılama için gerçekçi süreler değil. Bu düzenleme, kimi zaman dile getirilen “idari davaların yatırımları engellediği” zihniyetinin bir ürünü. İvedi yargılama, pek çok projenin önünü açmaya çalışmanın yeni bir taktik oyunundan başkası değil…

Pelin Cengiz – Taraf

More in Dış Köşe

You may also like

Comments

Comments are closed.