Ders programında dans

Bir okulda 3 – 8 yaş aralığındaki çocuklara (kızlı erkekli) bale dersleri veriyorum. Nasıl olur, acaba olur mu derken, derslere başlamamın üzerinden 2 yıl geçmiş bile. Verdiğim derslerde çocukların tepkileri ve gelişimleri, dansın eğitimdeki ve hayatımızdaki hallerine dair gözlemlerimi ve sorularımı paylaşmak istedim.

59

Uzun zamandır takip ettiğim İngiliz dansçı & koreograf Akram Khan, dans ve dans eğitimi üzerine The Independent gazetesine önemli bulduğum bir açıklama yapmış. Bir hobiden daha fazlası olduğu için İngiliz Hükümetinin dansı eğitim müfredatına koyması gerektiğini söylüyor Khan ve ekliyor, “Dans pek çok başka şeyin yapamadığı şeyleri yapıp bariyerler aşıyor, yeri geldiğinde onları kırabiliyor. Politik ya da Dini olabildiği gibi, bugün sanatın kaybettiği bir tür sosyal bağlantıları kendilerinden kurabiliyor. Bu da ona ne kadar ihtiyacımız olduğunu gösteriyor.”

Doğada, anne – babanın korumacılığından, bakımından çıkıp kendi ayakları üzerinde er geç durmaya başlayan canlının insan olduğunu okumuştum. Yani çocuklar, bu durumda gerçek bir insan olmaya çalışmalarının henüz çok başındayken tanışıyorlar baleyle.

6 – 7 yaşından itibaren erkek çocuklarının bale yapmakla ilgili önyargıları başlıyor. Balenin onları nasıl kazandığını paylaşmadan önce söylemek istediğim, dansın aştığı ilk bariyerin bu olmadığı.

60

Bu yaşlardaki çocuklar her an bir tepki vermeleri, bir fikir yürütmeleri ya da bir davranış göstermeleri gerektiği bir ortamda oldukları hissiyle doluyorlar. Bundan dolayı da etraflarındaki olaylar tekrar ettiğinde ya da bir tablet oyununa göre daha yavaş ilerlediğinde, hemen vazgeçiyor, sıkılıyorlar. Onlar daha birini ya da bir şeyleri suçlamadan zaten sınıf öğretmenleri gelip doğru davranış biçimini anlatıyor ve çocuk da zorunda olduğu için derse katılıyor.

Emekli öğretmen babamın ben derslere başlamadan önce, bana verdiği tek tavsiye şuydu: Çocuklara bale öğretmeye çalışma.

Nasıl anlatılır bilemiyorum, sezgisel bilgilerini kullanarak farkındalıklarını arttırmaya çalıştım, diyebilirim. Bunun için de sakin ve alıcı bir ortama ihtiyacım vardı. İşte bale, dans, her şeye rağmen bu ortamın kurgulanabildiği bir şey, sezgisel bilginin paylaşımını içeriyor. Bunu güzel bir kutlamaya çevirdiğiniz zaman çocukları kazanmak zor olmuyor. Bugün bale dersinde ne yaptınız diye sorsanız, biraz popomuzu bacağımızı acıtarak kurbağa olduk, korsan olduk ve bir adaya gittik. Hazine ararken arılarla, kedilerle, tavşanlarla karşılaştık, deriz. Belki biraz da uyuduk ve rüya gördük. Çok iyi bildikleri masalların farklı anlatımlarının içinde olmayı çok seviyorlar. Aynı anda birden fazla bariyeri aşmış oluyoruz aslında.

Dans eğitiminin ya da sanatının icra edilmesinin değil de dans etmenin kendisinin kolay kurumsallaşan bir şey olduğunu düşünmüyorum.

61

Öncelikle balenin bu anlamda pek de iyi bir karnesi olmadığını söylemek gerek. Sovyetler Birliği örneğiyle, diğer sanatlarla beraber her zaman tartışılır bir halde bale de. Bir sonraki nesil pek çok edebiyatçı ve sanatçı gibi demir perde ülkelerinden kaçan eşcinsel baletlerin hikâyelerini dinleyerek büyüyor balede de.

Burada benim bahsettiğim zorluk, mesela resim renklerden, heykel topraktan, müzik notalardan çıkarak kendini gerçekleştirirken dansın sanat eseri olarak biçimlendirdiği şeyin bizzat bedenlerimiz olmasından kaynaklanıyor. Bunu iklim aktivistlerinin, aktivizmin sembolik olarak belirli insanlara atfedilmesi değil artık herkesin her an iklim için bir nefes olabileceğini söylemelerine benzetiyorum. Yediğimiz yemek, giydiğimiz kıyafet, evden okula – okuldan eve yolculuğumuz ve bu mekânlarda yaptıklarımız zaman geçtikçe bedenimizde bir birikime dönüşüyor. Sanatın yaşamlarımızın içinden bu kadar koptuğu bir zamanda yeni bir yaşam için yine bedenlerimize döneceğiz, dönüyoruz da aslında. İşte, çocuklara dans eğitiminin öneminden bahsediyoruz.

62

Belki de bu yüzden, zaten bale gibi disiplinlerin kurslarına gidecek öğrenciler kadar klasik eserlerle okulda tanışan ve hayatında belki tekrar karşılaşması zor olan çocukların danslarını izlemek ayrı bir heyecanlandırıyor beni. Hem çocuklar, hem de izleyicinin – ailenin yani – de bundan heyecan duyduğunu görüyorum. Seviniyorum.

Her an aktivist olduğumuz gibi her an dans da edebiliriz yani. Zaten her an dans etmezsek, nasıl aktivist olacağız?

54

 

 

Bahar Topçu

 

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Şirketlerin toplumsal sorumluluğu

Türk şirketleri kurumsal sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik uygulamalarında batılı benzerleri kadar başarılı değil. Ancak bu sadece şirketlerden kaynaklanmıyor, 'öngörülemezlik ortamı' ve toplumsal baskının eksikliği de bunda etkili. 

‘Qou vadis-2’: Ülke nüfusu

Geleceği ile ilgili derin kaygılar duymakta olan nüfus kesimlerinin, Türkiye’nin her yerinde giderek artmakta olduğu bir ortamdayız. Ne kent nüfusu kentte kalabilecek uzun erimli bir gelecek görüyor, ne de kır nüfusu kırda kalabilecek bir durum algılıyor.

[Bir şarkının hikayesi] San Francisco/ Scott McKenzie

Scott McKenzie’nin Hippi kültürünü konu alan 'San Francisco (Saçınıza Çiçek Taktığınızdan Emin Olun)' şarkısı, Beatles’ın 'All You Need is Love'ı ile beraber, 'Summer of Love'ın belirleyici şarkılarından biri olarak kabul edilir.

Yandı Çukurova yandı

Türkiye’de tarımın geldiği yer içler acısı. Ülkenin dört bir yanındaki çiftçiler isyan halinde. Diğer taraftan en fazla artış gıda fiyatlarında. Dikkate alınması gereken ciddi bir dengesizlik var.

[Çocuklar için Yeşil Kitaplar] Bir güvercini sevmekle başlayacak her şey

Maalesef sorun yarattığı var sayılanlara karşı empati yoksunu, sadece kendi refahını gözeten adaletsiz çözümler üretmek yalnızca 'Güvercin Kakası' kitabındaki kasaba halkına mahsus değil. Katliam Yasası'nı unutmadınız değil mi?

EN ÇOK OKUNANLAR