Bu ay, Deneye Hayır Platformu Bilim Komitesi üyesi veteriner hekimi Ali Battal ile hayvan deneylerini konuştuk…
***
Yağmur Özgür Güven: Bir veteriner hekimi olarak, hayvanlar üzerinde yapılan biyomedikal araştırmalara karşı tepkin nasıl ve ne zaman gelişti?
Ali Battal: Üniversitede yaşadığım bir operasyon esnasında bu konuyla tanıştım. Ancak o yıllarda hayvan deneyleri hakkında fikrim yoktu. Mesleğe atıldığımda yaşadığım birçok olay bu ve bunun gibi konular üzerinde kafa yormama neden oldu.
İlk bakışta türcülük üzerinden hareket edildiğini gördüm. Afrika-Amerikalılar dahil olmak üzere, ‘aşağı’ görülen herkes ve her şey insana hizmet için yaratılmıştı. Birkaç kaynaktan kozmetik deneylerini okudum. Beraberinde hayvanlar üzerinde yapılan deneyler, bunların sonuçları, sonuçların insan sağlığına katkısı vs. hiç birisinin anlatıldığı gibi olmadığını, sonuçlarının çoğunlukla saklandığını gördüm.
Klinik hekimliği yapıyorum. Hastalarımın nasıl acı çektiklerini defalarca kere şahit oldum-oluyorum. Deneylerde kullanılan hayvanların yaşadıkları acıları tasavvur bile edemiyorum.
Yağmur Özgür Güven: Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmaların çoğunun “insan yararına” yapıldığını biliyoruz. Peki sence; hayvan yararına hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar da onay alınmadığı için aynı şekilde hak ihlali olarak mı değerlendirilmeli yoksa hayvanların iyiliği için topluluktaki bazı bireylerin feda edilmesini ahlaki yönden yanlış bulmayan bir yaklaşım mı benimsenmeli, ne dersin?
Ali Battal: Hastalık yaratıp tedavi etmeye çalışmak doğru mu? Bunun neresi etik? Burada başka bir soru daha sorayım: Her hayvan türü için ayrı ayrı deneyler mi yapacağız? Ayrıca yapılmağını nereden biliyoruz? İnsan sağlığı için hayvanlar üzerinde yapılan çalışmaların neredeyse hiçbirinin doğru sonuçlar vermediği bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçek iken bunu söylemek sadece yalancılık olur. Buna inanmak ise saflıktan başka bir şey değildir.
Soruna gelirsek, sağlıklı bir canlı üzerinde deney yapmak ahlaki bir sorun yaratır. İnsan türünün üstünlüğü, bütün diğer canlı varlıkların insan için yaratıldığı fikri otomatikman hak ihlalini de beraberinde getirir. Yani insan türü her hakkı kendinde bulur. Bu yüzden bu durumu bir ihlal olarak görmez. Her şeyi meta olarak görür. Metalaştırdığı her şeyi ‘insan için’ başlığı altında toplayarak istediğini yapabilme hakkını elde eder.
Yağmur Özgür Güven: Mesleğin gereği hem insan hem de hayvan sağlığını düşünmek zorundasın. Ayrıca beşerî hekimlerden farklı olarak hastanla kısıtlı bir iletişim imkânı olduğu için daha çok hasta sahibiyle sözlü iletişimden faydalanarak bilgi almak durumundasın. Okuduğum bir makalede, veteriner hekimlerinin “pediatrist yaklaşımını” benimsedikleri, hastadan ziyade hasta sahibine (yakınına) karşı sorumluluk hissettikleri yazıyordu. Katılıyor musun?
Ali Battal: Sorumluluk durumu ifade etmeye çalışmaktan kaynaklı sanırım. Ben bütün hasta sahiplerime şunu söylerim: Benim için sizin bir öneminiz yok. Benim için önemli olan hastamdır.
Naif bir meslek grubuyuz. Birlikte bir hayatı paylaşan farklı türden iki canlıya hitap ediyoruz. Bizim bilgi kaynağımız aynı dili konuştuğumuz hasta sahiplerimiz. Onlardan doğru bilgiyi aldığımızda asıl sorumluluğumuzu yerine getirmiş oluyoruz.
Yağmur Özgür Güven: Bu hem bir eleştiri hem de bir soru olacak: Ülkemizde neden deney karşıtı veteriner hekimleri çok fazla göremiyoruz?
Ali Battal: Daha önce dediğim gibi türcülükten kaynaklı. Her şey ‘’insan’’ için. Yapılan deneylerin insan sağlığına katkısı olduğu düşünülüyor. Veteriner hekimler de insan sonuçta.
Ayrıca hayvan deneylerinin sonuçları hakkında sadece veteriner hekimlerin değil toplumun diğer kesimlerinin de çok fazla bir bilgisi yok.
Yağmur Özgür Güven: Hekimlerin bu konudaki net duruşu ve dürüstlüğü gerçekten çok değerli. Bu yüzden sana hayvanlar adına yürekten teşekkür ediyorum.
Ali Battal: Hayvan deneyleri bilimsel olmadığı gibi etik değil. Hayvanlar üzerinde artık daha fazla deney yapılmaması dileğiyle. Deneysiz günler dilerim…
Röportaj: Yağmur Özgür Güven
(Yeşil Gazete)