Çevreciliği bizden öğreneceksiniz – Pelin Cengiz

pelin cengizErdoğan Bayraktar’ın gayet afili şekilde istifasının ardından, gerçi sonra öğrendik ki istifadan vazgeçerek, geniş bir U dönüşü yapmış yerine İdris Güllüce gelmişti. Halefi Güllüce’nin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı koltuğuna oturmasıyla çevreyle ilgili yaptığı ilk beyanata gülelim mi ağlayalım mı ya da hiç yokmuş gibi mi yapalım, isterseniz birlikte karar verelim.

Çevre konusunda engin düşüncelerinden bizi mahrum bırakmayan Güllüce, “Çevre, Müslümanların öz be öz anasının ak sütü kadar helal, kendi mallarıdır. Kimse Müslümanlara, Türkiye’deki insanlara ne çevreciliği öğretmeye kalksın, ne de çevrecilik edebiyatı yapsın. Bize çevreciliği öğretme. Sen 70’lerde bunu öğrenmişsin. Biz kalubeladan beri çevreciyiz. Çevreyle ilgili kimsenin bizden daha iddialı olması mümkün değil” demiş. Güllüce, çevreyle ilgili iki grubun bulunduğunu, birinin, başkaları söylediği için, diğerinin “çevre fanatiği olduğu için” muhalefet ettiğini belirtmiş.

Bayraktar, bakanlıktan giderayak yaptığı bir konuşmada, hiç değilse HES’lerin doğayı mahvettiğini kabul etmişti, şimdi Güllüce ile döndük başa. İnsanların çevreci olmasını, yaşam alanlarına yapılan saldırılara karşı çıkmasını, doğal varlıkları korumak istemesini fanatiklik olarak niteleyen ve bir Çevre ve Şehircilik bakanımız var, henüz kimseye böylesi nasip olmadı.

Kalubeladan beri çevrecisiniz ama memleket, tarihinde daha önce şahit olmadığı kadar doğa ve kent katliamına maruz kalıyor, ne hikmetse koruma altındaki alanlar imara açılıyor, dev inşaat ve enerji projeleri ÇED sürecinden kaçırılıyor, ülke yandaş cenahlar eliyle her türlü yağmaya, talana açılıyor, bunlara karşı da Türkiye’nin her yerinden itirazlar yükseliyor. “Yaradılanı Yaradan’dan ötürü” sevdiğini iddia eden betonsever siyasetinize kötü bir haberim var: İster inanın, ister inanmayın, evet çevreciliği bizden öğreneceksiniz. Fanatik diye damgaladığınız insanlardan öğreneceksiniz.

Mesela, çevreciliği Salarha Vadisi’ne yapılacak HES’lere karşı ahırındaki ineği satıp bankadan kredi çekerek hukuk mücadelesi başlatan Rizeli yurttaş Kâzım’dan öğreneceksiniz, Erzurum Ödük Vadisi’ne yapılmak istenen HES’lere karşı direnişin simgesi hâline gelen, eylemlere katıldığı için 17 yaşında mahkemelerde süründürdüğünüz Leyla’dan öğreneceksiniz. Hopa’da doğa için direnen polis gazıyla öldürdüğünüz, arkasından bir rahmet okuyamadığınız Metin Lokumcu’dan öğreneceksiniz.

Beş yıl bıkmadan usanmadan termik santral yaptırmamak için direnen, mücadeleleri dünya literatürüne en başarılı çevre direnişlerinden biri olan geçen Gerzelilerden öğreneceksiniz. Toroslar’ın eteğindeki Ahmetler Köyü’nde çadırlarda nöbet tutan, Kaz Dağları’nda altın madeni ocaklarına karşı mücadele veren, Şırnak’ta termik santral istemeyen, Sinop’ta, Mersin’de nükleer santrallere direnen, Cide Loç Vadisi’nde, Artvin Cerrattepe’de, Arhavi Kamilet Vadisi’nde, Hasankeyf’te, Trabzon Solaklı Vadisi’nde, İzmir Aliağa’da, Gaziemir’de, Ergene Vadisi’nde, Aras Nehri Kuş Cenneti’nde ve adını burada sayamayacağımız Türkiye’nin dört bir yanında yaşam, doğa, kültür ve kent mücadelesi verenlerden öğreneceksiniz.

İktidarınız boyunca kentsel dönüşüm diye insanları yerinden yurdundan mahallesinden ettiniz, HES’lerle, termik santrallerle, madenlerle, taş ocaklarıyla, envaiçeşit inşaatla, nükleer projeleriyle yaşam alanlarına saldırdınız, ormanları yok ettiniz, dereleri, gölleri suya hasret bıraktınız, tarım alanlarını çöle çevirdiniz, milli parklara, koruma alanlarına saldırdınız, üçüncü köprüyle inşaatıyla Türkiye’nin gördüğü en büyük ekolojik yıkımı başlattınız, bu yıkıma üçüncü havalimanı ve Kanal İstanbul ile devam edebilmek için her türlü oyunun içindesiniz.

Bu Vandallıkla ancak fanatik çevrecilik başa çıkılabilir, kusura bakmayın. Bu insanlar çevrecilik yapmaya devam edecekler, alışın. Siz de bu tür açıklamalarınızla çevreyi daha fazla kirletmeyin…

Pelin Cengiz – Taraf

 

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR