Dış Köşe

ÇED muafiyeti: 2. Cargill vakası – İkbal Polat

0
İkbal Polat

Bugün yayınlanan yönetmelikle, birkaç gün önce kutladığımız yargı kararı bertaraf oldu. Yine bir Geçici 3. Madde değişikliği.

Hatırlarsanız 1993 yılından önce planlanan projelere getirilen ÇED muafiyetine dair, 2011 Nisan ayında meslek odaları, ekoloji örgütleri ve Bursalı yurttaşlar olarak açtığımız davaya Danıştay 14. Dairesi 26 Mart 2013’de yürütmeyi durdurma kararı vermişti.

Şimdi ise bugün (5 Nisan 2013) yayınladıkları yönetmelikle yargının olmaz dediği düzenlemeyi tekrar yapıyorlar. Değişiklik Maddesi şöyle;

“GEÇİCİ MADDE 3 – (1) 23/6/1997 tarihinden önce yatırım programına alınmış olup 5/4/2013 tarihi itibarıyla planlama aşaması geçmiş olan veya ihalesi yapılmış olan veya üretim veya işletmeye başlamış olan projeler ile bunların gerçekleştirilmesi için zorunlu olan yapı ve tesislere, Çevre Kanunu ve ilgili diğer yönetmeliklerde alınması gereken izinler saklı kalmak kaydıyla bu Yönetmelik hükümleri uygulanmaz.”

Bir yandan başkanlık sistemini tartışırken diğer yandan yargı ve yürütme arasındaki bu garip kovalamacayı hep birlikte izliyoruz.

Bu durum üstelik yeni ve ilk değil. Aşağıda 14 Nisan 2011’de yazdığım yazı bulunuyor. Uzun bir süredir AKP hükümeti ile yargı arasında geçici maddeler üzerinden yürüyen bir gerilim var. Üstelik sadece 3. Köprü, Gebze-İzmir Otoban Yolu, Akkuyu Nükleer Santrali için değil. Daha önce de benzer yürütmenin yargı kararlarını bertaraf etmesi Cargill örneğinde yaşadık.

Uzun yıllar, birçok dava kazanılmasına rağmen hukuk bypass edildi.

ÇED Muafiyeti davası 2. Cargill davasıdır. Kazansanız da kaybettiğiniz bir dava…

***

Bir Hukuk ve Demokrasi Katliamı: Geçici 3. Maddeler

Türkiye’de hukukun ve demokrasinin işleyişinin nasıl katledildiğinin hikayesidir, Geçici 3. Maddeler.

Bugün (14 Nisan 2011) Resmi Gazete’de, Geçici 3. Maddelerden birinde yeni bir değişiklik daha yayınlandı.

Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği’ndeki, ÇED Muafiyetini kapsayan Geçici 3. Maddede değişiklik yapılarak, 3. Köprü, Gebze-İzmir Otoban Yolu, Sinop ve Akkuyu Nükleer Sanrali, Hasankeyf gibi uygulamalara ÇED muafiyeti yeniden getirildi.

17 Temmuz 2008 ve 26939 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak, ÇED Yönetmeliğinin, “Kapsam Dışı Projeler” başlıklı Geçici 3. Maddesi’nin yürütmesi ile 1993 yılından önce planlanan yatırımlara ÇED muafiyeti getirilmişti. Çevre Mühendisleri Odası da Anayasa ve uluslar arası sözleşmelere aykırılık iddiası ile konuyu yargıya taşıdı.

27 Ocak 2011 tarihinde, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Çevre Mühendisleri Odası’nın yaptığı itirazı kabul ederek, yönetmeliğin yürütmesi durdurulmuştu. Hatta bu durdurma Gebze-İzmir Otoban Yolu için yatırımı yapan konsorsiyumun yaptığı halkı bilgilendirme toplantılarında duyurulmuş, sivil toplum tarafından sevinçle karşılanmıştı.

ÇED muafiyetinin kalkması ile birlikte 3. Köprü, Gebze-İzmir Otoban Yolu, Sinop ve Akkuyu Nükleer Sanrali, Hasankeyf gibi projelerde de ÇED yapma zorunluluğu tekrar gündeme geldi.

Bugün ise Resmi Gazete’de yayınlanan Geçici 3. Madde değişikliği ile hükümet bu projeler için yeniden ÇED muafiyetini sağlamış durumda. 6 Nisan’da hükümete, bazı konularda Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarma yetkisi veren yasa tasarısı, TBMM Genel Kurulunda kabul edilmişti. Bakanlar Kurulu, Danıştay’ın reddediği tüm kanunları yeniden değiştirerek kabul edebilmekte.

Tıpkı nam-ı diğer Cargill olan Toprak Koruma Kanunundaki Geçici 3. Maddede yaptığı değişiklik gibi. Hatırlanırsa Cargill hakkında açılan tüm davalar kazanılmasına rağmen mecliste yapılan yasal değişiklikle Cargill’e af getirilmiş, yargı kararları yasama yoluyla bertaraf edilmişti.

Meclis ve hükümet, yargının ne karar verdiği, halkın, sivil toplumun ve uzmanların ne düşündüğü ile ilgilenmiyor. Hükümet kendine vermiş olduğu yetkilerle her türlü kanunu, kanun hükmünde kararnameyi, yönetmeliği ve değişiklikleri yapabiliyor. Bu nasıl bir demokrasi?

Mesele 3. Köprünün keseceği ağaçlar, Gebze-İzmir otoban yolunun yaratacağı ekolojik yıkım, nükleer santrallerle geleceğimizi tehdit altına almasının yanında bir demokrasi sorununa, kendi bildiğini okuyan baskıcı bir rejimin altında iradesizleşmeye, tutsaklaşmaya gidiyor. Şehrimizdeki basit bir yol düzenlemesinin bilimsel gereklerinin yapılmasının bile önü kesiliyor.

Bırakın çevresel etki değerlendirmesi yapılsın. Doğru bir karar mı yanlış bir karar mı açığa çıksın. Neden engel oluyorsunuz ki bu korku niye?

İkbal Polat – www.turnusol.biz

İkbal Polat

More in Dış Köşe

You may also like

Comments

Comments are closed.