Editörün SeçtikleriEkolojiManşetVideo

Çatladı, çöktü, müteahhidi kaçtı: 32 yıl sonra Melen Barajı’nın hal-i pür melali

0

Video haber: Ufuk ÇERİ

*

İstanbul’un nüfusu 2022 yılı Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 15 milyon 840 bini aştı. Türkiye toplam nüfusunun yüzde 18,71’inin yaşadığı İstanbul’un su sorunu kurulduğu günden beri devam ediyor.

İstanbul’un su hikayesi

Hızlı ve plansız bir şekilde büyüyen İstanbul, ilk kurulduğu yıllarda su ihtiyacını yeraltı kaynak sularından sağlıyordu. Roma döneminde kentin su ihtiyacı artınca çevreden merkeze doğru su taşınması için kemerler yapıldı.

Bu dönemde sur dışındaki kaynaklardan suyu taşıyabilmek için Bozdoğan ve Mazul Kemeri inşa edildi. Aynı zamanda sarnıçlar inşa edilerek su depolandı. Şehir Osmanlı’ya geçince de su sorunu devam etti.

Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti olan İstanbul da inşa edilen büyük kamu binaları, saraylar, nüfusun artması ve hamamlar su ihtiyacını artırıyordu.

Göreve gelen birçok padişah su yollarına yeni kollar ilave etti. Mimar Sinan Kırkçeşme su tesisini inşa ederek, Sarıyer’deki Belgrad Ormanları’ndan suyu şehir merkezine taşıdı.

Boğaz kıyılarında inşa edilen yeni köşkler ve yerleşim yerleriyle Kasımpaşa, Galata, Beyoğlu, Fındıklı, Beşiktaş ve Ortaköy’ün kalabalıklaşması sonucunda İstanbul’un Pera şimdiki adıyla Beyoğlu’nda su sorunu başladı. 1732’de yapılmış Taksim Suyu Tesisleri ile su sorun çözülmeye çalışıldı.

Hızlı şehirleşmesi nedeniyle su sorunu devam eden İstanbul’da, Sultan II. Abdülhamid, Terno Bey’e imtiyaz fermânı vererek ve şirket kurmasını istiyor. Terno Bey, Dersaâdet Su Şirketi’ni (Compagniedes Eaux de Constantinople) kuruyor.

Dersaâdet Su Şirketi, 1885 yılında Terkos Pompa İstasyonu aracılığıyla, 600 mm çapında döküm boru iletim hattı, 37 km kagir galeri hattı ile şehre ilk basınçlı su vermeye başladı. Su şirketlerinin yetersiz kalmasıyla su sorununun şirketler aracılığıyla çözüme kavuşamayacağı anlayışı üzerine Terkos Şirketi 1932 yılında satın alınarak, İstanbul Sular İdaresi (İSİ)’ne devrediliyor.

İstanbul’un su sorunu çözmek için II. Abdülhamit’in emriyle Hamidiye Su Membası kuruldu. Hamidiye Su, küçük kaynak sularının şehir merkezi ve kamu binalarına ulaştırılması için inşa edildi. 86 bölgede bulunan çeşmelere ek olarak Yıldız Sarayı’nda 30, Beşiktaş Sarayı’nda 10 olmak üzere toplam 126 çeşmeden su verilere, ayrıca isale hattı üzerindeki yedi çeşmeyle birlikte toplam 133 çeşmeden su dağıtıldı.

İstanbul’un sürekli ve kesintisiz artan nüfusu nedeniyle, temiz su hep sorun olmaya devam etti.

1950’li yıllarla beraber artan kentli nüfus, daha fazla suya ihtiyaç duydu.

1990’a gelindiğinde ise su İstanbul’un temel sorunu haline gelmişti. Alibey Barajı, Istranca dereleri regülatör projesi gibi projeler yapılsa da İstanbul’un su sorunu devam etti.

‘Büyük Melen Projesi’

İstanbul’daki su sorunların önüne geçmek için Büyük Melen Projesi’yle Melen Çayı suyunun İstanbul’a taşınması gündeme geldi. Projenin yapılması için 15 Ağustos 1990’da Bakanlar Kurulu kararı alındı.

İstanbul’un 170 km doğusunda Karadeniz’e dökülen Büyük Melen Çayı’nın yıllık su potansiyeli 51 m3/s olup Büyük Melen Barajı’nın düzenlenmesi ile İstanbul’a yılda ortalama 38 m3/s suyun verilmesi planlandı. Bu miktar ile 2040’ta nüfusu 17 milyon olması beklenen İstanbul’un içme ve kullanma suyu ihtiyacı, diğer kaynaklarla beraber Büyük Melen Çayı tarafından karşılanacaktı.

1991’de Melen Sistemi‘nin fizibilitesi DSİ-Nippon Koei Co. ortak çalışması ile ortaya çıktı. Projeye JBIC (Japan Bank for International Cooperation-Japonya Uluslararası İşbirliği Bankası) tarafından bir milyar dolar karşılığı 94,8 milyar Japon yeni kredi açıldı.

Baraj yapılacağı en uygun yerin Melen Çayı‘nın döküldüğü Karadeniz’in yaklaşık yedi km güneyinde Çayüstü Tepesi ile Dikenli Tepe arasındaki alan olmasına karar verildi.

Barajın fiziksel özellikleri ve kapasitesi ilgili teknik ayrıntılar belirlendi. Baraj gövdesi ön yüzü beton kaplamalı kaya dolgu tipi, gövde uzunluğu 709 metre, gövde genişliği 12 metre, minimum su düzeyi 37 metre, minimum işletme su düzeyi 55 metre, aktif göl hacmi 577 milyon ton olacaktı.

 

Kullanım ömrü 50 yıl olarak hesaplanan Melen Barajı’ndan İstanbul’a yılda 1,1 milyar ton su verilmesi planlanıyordu.

Melen Barajı projesi planlanan dört aşamadan oluşuyor:

  • I. Aşama: Büyük Melen Çayı üzerinde bir regülatör inşa ederek 8,5 m3/s (yılda 268 milyon m3) debiyi çevirmek, pompa ve 185 km boru ve tünel sistemi ile 720.000 m3/gün kapasiteli Arıtma Tesisi ile arıtılmış suyu Boğaziçi Su Tüneli ile Avrupa yakasına iletmek.
  • II. Aşama: Büyük Melen Barajı ve ikinci boru hattı ile yılda 307 milyon m3 su iletme; pompa kapasitesi artırılacak ve yeni bir arıtma tesisi yapılması.
  • III. Aşama: Üçüncü boru hattı ile yılda 307 hm3 su iletme; pompa kapasitesinin artırılması ve yeni bir arıtma tesisi ilavesi.
  • IV. Aşama: İlave 308 hm3 su iletme için pompa istasyonlarına, arıtma tesisine (800 000 m3/gün ilave kapasiteli) ve enerji temin sistemine yapılacak ilaveler

Projeyle bin 180 milyon metreküp su, İstanbul’a taşınacak ve 2040’a kadar İstanbul’un su ihtiyacı karşılanacaktı.

Planlanan aşamalardan sadece birincisi hayata geçti. 2007’de İstanbul’da yaşanan kuraklık sebebiyle inşaatı bitirilen Melen regülatörü ile çekilen su, döşenen boru hattı ile 20 Ekim 2007 tarihi itibariyle İstanbul’a verilmeye başlandı. Baraj tamamlanmamasına rağmen Melen Çayı’ndan İstanbul’a su geliyor. Melen Çayı’ndan borularla getirilen su İstanbul’da mevcut tesislerde arıtılmakta ve kullanıma sunulmakta.

Proje kapsamında yapılan Avrupa yakasına su verebilmek için Boğaziçi Su Tüneli inşa edildi. Tünel, toplam 5 bin 551 metre uzunluğunda olup, su yüzeyinin 135 m derinliğinde yer alıyor. Çapı dört metre olan tünelin üç milyon m3/gün kapasitesi bulunuyor.

Projenin şu ana kadar sadece birinci ayağı tamamlandı.

17 Aralık 2012’de Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) ile Tur Şirketler Grubu ve Yöntaş İnşaat İş Ortaklığı ile Melen Barajı inşaat işi sözleşmesi imzalandı. İhaleyi alan şirket zeminin baraj gövde beton ağırlığını taşıyacak özellikleri olup olmadığının saptanması için sahada 14 adet 735 metre araştırma sondajı talep etti. Ancak DSİ 14. Bölge Müdürlüğü 1 Mart 2013 tarihli yazısında talep edilen sondajların yapılmasını uygun bulmadı.

2009 yılında DSİ’ye sunulan ÇED raporunda ve 2012’de İTÜ’de yapılan yüksek lisans tezinde yapılan araştırmalarda barajın yapılacağı yerde zemin sorunları olduğu belirtilmişti.

Yıllar süren inşaat ve vaatler

Melen Barajı’nın temeli 6 Mart 2014’te atıldı. Törende konuşan dönemin Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Barajın 7 Aralık 2016 saat 13.59’da bitirilmesini istedi.

Baraj Aralık 2016 ya gelindiğinde bitirilmedi. Dönemin Bakanı Eroğlu yeni tarih olarak 12 Mayıs 2017’yi verdi.

Aralık 2016’da baraj gövdesinin 666’ncı metresinde ilk çatlağa rastlandı.

DSİ, Ağustos 2017’de konuyla ilgili araştırma yapmak üzere biri yerli diğeri yabancı iki şirketten talepte bulundu. 26 Ağustos 2017’de barajın beton gövdesi tamamlandı.

12 Mayıs 2017’de Melen Barajı bitirilmedi. Dönemin Devlet Su İşleri (DSİ) 14. Bölge Müdürü Sedat Özpınar, barajın 11 Ağustos 2018 tarihinden resmen bitirileceğini duyurdu.

Baraj bu tarihte de bitirilmedi.

Baraj çatlaklar nedeniyle su tutamayacağı için güçlendirme ihalesi yapıldı.

DSİ 14. Bölge Müdürlüğü Melen Barajı güçlendirme inşaatı için 28 Şubat 2020 tarihinde ihale düzenledi. 412 milyon 151 bin 148 TL’lik teklifin sahibi Everest Madencilik İnşaat Nakliye Sanayi ve Ticaret A.Ş ihaleyi kazandı.

Şirket, beklenmeyen fiyat artışları nedeniyle projeyi tasfiye kararı aldı. DSİ tasfiye talebini kabul etti ve 8 Temmuz 2022’de çalışmalar durdu.

İmamoğlu: Şu anda Melen’de çalışan müteahhit yok

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu 1 Ağustos 2022 de Melen Barajı’yla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“İstanbul’un neredeyse bir yıllık suyunu garanti altına alacak bir barajdan bahsediyoruz. O dönemin Bakanının verdiği günden ve saatten bu yana, tam altı yıl geçti. Ve şu anda akıbeti belli olmayan, geleceği belli olmayan, çatlamış bir barajla karşı karşıyayız. Göreve gelir gelmez, biz bunu gündeme getirdiğimizde anladık ki, devletimizin bundan haberi yok. Devletimizi yönetenin de bundan haberi yok.

Biz bunu gündeme getirince tekrar ihale sürecini devreye aldılar ve ihale yaptılar 2020’nin Şubat’ında. ‘2023’te biz burayı açacağız’ diye de o zaman deklare ettiler. Şu an gelinen noktayı söyleyeyim size. O günden bugüne, şantiyede yüzde sekiz oranında ilerleme yapılmış. Yeni çıkarttıkları genelgeden de müteahhit faydalanarak, sözleşmeyi fesheden bir müteahhit.

Yani şu anda Melen’de çalışan müteahhit yok. Yani ‘İstanbul’un suyunu garanti altına alacağız’ deyip, 20 yıllık Türkiye yönetimi ve 20 yıllık İBB yönetimi, her iki alanda da kendi iradelerinde olmasına rağmen, ‘Bizim göz bebeğimiz, bizim aşkımız’ dedikleri İstanbul’un en hayati sorununu dahi çözmekte başarısız olan bir iktidar süreci.”

‘Rehabilite ne kadar olabilir?’

Konuyla ilgili konuştuğumuz İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Gökhan Gümüşdağ, “Melen Çayı çok kıymetli bir su. Melen suyu kullanılmadan deşarj alan bir suyumuz. Bolu Dağları’nda doğan bu su, kar sularından besleniyor. Kendi doğal akışıyla beraber Karadeniz‘e dökülüyor. Güzel bir proje. Güzel düşünülmüş ve o güzel suyu da boşu boşuna kullanmadan Karadeniz’e vermek de bir israf” dedi.

Bitme sürecine kısa bir süre kala barajın çatladığını belirten Gümüşdağ, “Maalesef yumuşak bir zemin üzerine yapılıyor. Tam devreye alınma sürecinde baraj, çatlıyor. Yaklaşık iki yıl önce de barajın tekrar rehabilite edilmesi konusunda bir ihale yapıldı. Tabii rehabilite ne kadar olabilir? O da ayrı bir soru işareti” şeklinde konuştu.

‘Bu iş artık ‘kevgire’ döndü’

İhaleyi alan şirketin de Temmuz ayında işi bitirmeden ayrıldığını söyleyen Gümüşdağ, “Bu iş artık ‘kevgire’ döndü. Bir ileri, bir geri ama bir an önce tamamlanması gereken bir proje. Hayati bir proje” dedi.

İktidar siyasi kaygılarla hareket etti

Bölgede yaşayan ve Gazeteci Şerif Sarı, “İktidar bir an önce İstanbul’a su yetiştirilmesi ve bunun siyasi getirisinden de faydalanma gayesiyle zemin etütleri yeteri kadar yapılmadan bir karara vardı. Bugün geldiğimiz noktada çatlaklar üzerine yeniden bir ihale oluşturuldu. İhaleyi alan firma artan fiyatlarla ilgili ödenek taleplerinin hükümetçe karşılanmaması üzerine mevcut şartnameye uyarak kendini bu işten çekme yönüne gitti. Bugün bu Melen Baraj gövdesinin yenilenmesi ya da güçlendirilmesiyle ilgili yapılan çalışmada son bulmuş vaziyette. Yeni bir ihale ya da yeni bir süreç gerekiyor” dedi.

‘Melen Barajı, İstanbul’un su güvenliğinin sigortasıdır’

Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız DSİ eski yöneticisi ve Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız, “Melen Barajı, İstanbul Büyük Melen su temin sisteminin en önemli parçası ve İstanbul’un su güvenliğinin sigortasıdır” dedi.

Barajın altı yıl önce bitirilmesi planlandığını belirten Yıldız, şöyle konuştu:

“Barajın işletme dışı olması İstanbul’un su güvenliğini tehdit ettiği gibi su temin planını da bozuyor ve enerji üretimini engelliyor. Melen Barajı bitmiş olsaydı kendi enerjisinin bir bölümünü, aynı barajdan hidroelektrik enerji olarak üretebilecekti. Baraj bitmediği için büyük pompalarla su İstanbul’a basılıyor. Bu da İstanbul’da su temininin birim enerji maliyetini büyük oranda arttırıyor.”

DSİ Genel Müdürlüğünün geçmiş deneyimlerinin bu tür sorunları çözebileceğini vurgulayan Yıldız, Melen Barajı olmuyorsa mevcut baraj yeri dışında yeni bir aks üzerinde yeni bir barajın inşa edilmesi çalışmalarına hızla başlanmasının birçok açıdan faydalı olabileceğini söyledi.

‘Havzalar arası su transferi en son yöntem olmalı’

Havzalar arası su transferinin en son başvurulması gereken bir su temini yöntemi olması gerektiğini belirten Yıldız, şunları söyledi:

“İstanbul esas itibariyle sürekli su temin edilmesi gereken su temini konusunda sürekli aç olan bir kentimiz haline geldi. Çünkü artan nüfus ve buna bağlı olarak artan su talebi İstanbul’un bütün çevresindeki suyun İstanbul’a taşınması ihtiyacını doğurdu.”

İstanbul’da mevcut suyun en verimli ve en planlı şekilde kullanılması gerektiğini söyleyen Dursun Yıldız, “Çünkü eğer siz İstanbul gibi büyük metropolün su teminini en kısa zamanda sağlamayı bir politika olarak benimserseniz İstanbul artık kendi çevresinin çok çok daha ötesinden su talebini arttırmaya devam edecektir. Bu da sürdürülebilir bir çözüm olmaz. Bu nedenle İstanbul su temini, suyun arzının yönetimi yanı sıra suyu talep edenlerin de talebinin yönetimine yönelik bir politikaya acilen ihtiyaç duymaktadır” dedi.

‘Suyun başka bir yere taşınması ekolojik dengeyi etkiler’

Prof. Dr. Halim Orta da Melen Projesi’nin yani havzalar arası su naklinin doğru bulmadığını belirtti. İstanbul’u rahatlatırken Melen Havzası’na zarar verileceğini belirten Orta, “Su taşımak petrol taşımaya benzemez. Yani petrolü başka bir yere taşır satar pazarlarsınız ama suyu o havzanın dışına çıkardığınızda o havzadaki ekosistemi kökünden zedelersiniz yaralarsınız. O ekosistemin en büyük parçasıdır su” dedi.

‘Fındık üretimi etkileniyor’

Gazeteci ve barajın yapılacağı bölgede yaşayan Şerif Sarı da “Melen Baraj bölgesindeki fındık üreticilerinin yavaş yavaş yaşadıkları sorunlar var. Su havzasında görülen sis dediğimiz bulut sabahları soğukla birleştiği zaman fındık üretimine üretim kalitesine ve verimine yüzde yetmişlerde olumsuz etki yapıyor. Bir durumla karşı karşıyayız. İşin bu boyutu üreticiyi ilgilendiren yani bölgemizi ilgilendiren bir konu. Bununla ilgili maalesef hiçbir çalışmaya ya da vatandaşı bilgilendirme yönünde ilgili bakanlık tarafından bir açıklama, bir kamuoyunu bilgilendirme yapılmadı” ifadelerini kullandı.

You may also like

Comments

Comments are closed.