Editörün SeçtikleriEkolojiManşetVideo

Çatalağzı: Kömürün nefesi

0

Video-Haber/Fotoğraflar:  Gürcan ÖZTÜRK

Kurgu: Yuva Uğur CUYA

*

Yöre halkının deyimiyle “termik patlama”yı gözümüzle görmek, etkilerini anlamak/anlatmak, santrallerin gölgesindeki yaşama tanıklık etmek için Zonguldak’ın Çatalağzı beldesindeyiz.

Zonguldak’ın dar, bol çukurlu ve virajlı yollarını aşarak Kilimli ilçesine bağlı, beldeye ulaştığımızda sabah güneşi çoktan doğdu ama kasabaya ulaşamıyor kirlilikten dolayı… Her daim gece, güneşin sarısı ve kömürün siyahı çökmüş beldeye.

Sahipsiz ve her an terk edilmeye hazır bir ruh hali var şehirde…

Bakımsız bir şehir ve yorgun insanları…

Çatalağzı’nda dağlardan denize uzanan vadiye art arda kurulan termik santraller, komşusu Muslu halkıyla birlikte, yöre insanına, yaşamı cehennem kılıyor adeta. Prof. Dr. Hakan Kutoğlu, yüzey sıcaklığında 4 derece artış tespit ettikleri beldede, deniz suyu sıcaklığının da 5 derece arttığını belirtiyor. Santrallerin sadece biri, bir günde denizden içindeki canlılarla birlikte 3 milyon metreküp suyu çekiyor ve kullandıktan sonra zehirli suyunu Karadeniz’e geri bırakıyor. Bilim insanlarınca, dünyada sıcaklığın 2 derece artışının küresel bir felakete yol açacağı uyarılarını sık sık duyduğumuz bir dönemde, buradaki termik santraller,  havayı, suyu, toprağı ve insanları yıllardır, herkesin gözleri önünde zehirliyor…

Zonguldak Çevre Koruma Derneği Başkanı Ahmet Öztürk, beldeyi çepeçevre saran termik santrallerin hikayesini şöyle anlatıyor:

“Çatalağzı’nda 1947 yılında faaliyete geçen ve özelleştirme yoluyla Bereket Enerji’ye devredilen, 300 MW gücündeki iki üniteli bir santral (ÇATES) varken, 2009 sonrasında adeta ‘termik patlama’ yaşandı. O tarihlerde hükümetçe “Batı Karadeniz Enerji Üssü” ilan edilen bölgede, Eren Enerji Elektrik Üretim A.Ş., ilkin 160 MW’lık tek üniteli bir santral kurdu. Yöre insanının kömüre yatkınlığını da bir avantaj olarak kullanan şirket, yatırımlarına hız verdi. 2010 yılında, aynı yerde, 2X615, 2013’te de 2X700 MW’lık santralleri faaliyete geçirdi ve toplamda eriştiği 2 bin 790 megavatlık dev güçle, Türkiye’nin kömüre dayalı en büyük santral parkını kurdu. Şirket, bununla da yetinmedi, kendisinin dördüncüsü olacak 700 MW gücündeki tek üniteli santral için daha başvurdu”.

Öztürk, “şirketlerin, Çatalağzı-Muslu beldesi sınırları içindeki, yaklaşık 1,5 kilometrelik dar vadideki santral hırsının bitmek bilmediğini” ifade ediyor:

“2X150 MW gücündeki ÇATES’i özelleştirme yoluyla devir alan ELSAN Holding’e bağlı Bereket Enerji, mevcut santralinin hemen yanına, bu kez, 650 MW gücünde, tek üniteli santral için müracaat etti. İnceleme Değerlendirme Kurulu (İDK) toplantısı sonrasında süreci durdurulan bu santralin ÇED görüşmeleri sürerken, bu kez bir başka şirket, Demir Madencilik A.Ş. devreye girdi. Mevcut santrallere ilave olarak, deniz kenarındaki Ömerağzı sahilinde 160 megavat gücünde termik santral ve kül barajı projesi için başvuruda bulunan Demir Madencilik, projesini yerli kömüre göre şekillendirerek, ELSAN ve Eren Holding’den bir adım öne geçti. Ankara’da yapılan İDK toplantısında yeşil ışık yakılan ÇED raporu nihai halini alarak bakanlık onayına gönderildi. Ancak bu projeye de son anda bakanlıktan onay çıkmadı. Şayet bu projeler de yaşama geçseydi, bölgede yanan yıllık kömür miktarı 15 milyon ton gibi dudak uçuklatacak bir rakama ulaşacaktı. Tüm kömür havzasında üretilen kömürün en iyimser rakamla yılda 1,5 milyon ton olduğu düşünülürse, yalnızca Çatalağzı-Muslu bölgesinde havzada üretilenden 10 kat daha fazla kömür yanacaktı”

Çatalağzı’nda şu anda dört termik santral bulunuyor ve bunların da yedi ünitesi çalışır durumda. Türkiye’de ise üretim yapan 26 kömürlü termik santral mevcut, yenileri de sırada.

Önemli kısmı halen özelleştirme kapsamında olan ve özelleştirilen termik santrallere entegre çevre izni alabilmeleri için gerekli baca gazı filtreleme, arıtma tesisi, atıksu arıtma üniteleri ve atık depolama sahaları inşa etmeleri veya yenilemeleri için 2013’te Elektrik Piyasası Kanunu’na geçici bir madde eklenerek ek bir muafiyet süresi tanınmıştı.

2019’un aralık ayında sürenin bitmesi üzerine, TBMM’den muafiyetin 2.5 yıl daha uzatılması için bir yasa geçirildi. Yasa, çevre örgütleri, hukukçular ve vatandaşların büyük tepkisine neden olunca, 2020 ocak ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından veto edildi ve ve ülke genelindeki filtresiz santraller mühürlenmeye başlandı.

İlgili haber: https://yesilgazete.org/filtresiz-termik-santraller-teker-teker-muhurleniyor/

Haziran 2020’de geçici izin belgesi (GFB)  alarak tekrar işletmeye sokulan Çatalağzı termik santrali, süresi 08.06.2021’de bittikten üç ay sonra 02.09.2021’de çevre iznini aldı. Aradan geçen süre için uygulanması gereken idari yaptırımların hayata geçirilip geçirilmediği ise bilinmiyor.

İlgili haber: https://yesilgazete.org/ozellestirilen-13-termik-santral-kirletmeye-devam-ediyor/

Ancak ek süre tanınmamasına rağmen ‘Çevre İzin ve Lisans Yönetmeliği’nin hukuka aykırı uygulamaları ve ‘Atıkların Düzenli Depolanmasına Dair Yönetmelik’te yapılan değişikliklerle Çatalağzı’ndakiler dahil, diğer tüm kömür santrallerinin çevre yatırımları tamamlanmadan çalıştırılmasına göz yumulduğu iddia ediliyor.

Temiz hava hakkını talep eden vatandaşlar ise yaşam alanlarının korunmasını talep etmeye devam ediyor.

İlgili haber: https://yesilgazete.org/termik-santraller-icin-yapilan-gecici-duzenleme-cevre-mevzuatini-yok-saymaya-devam-ediyor/

Kent tarihçisi Yüksel Yıldırım, yapılan ilk termik santralde yerli taş kömürü kullanılmasına rağmen son yıllarda bunun tamamen değiştiğini ve düşük kaliteli ithal linyit kömürün kullanılmaya başlandığını belirtiyor. Kömürün boşaltılması için bir de liman yapılmış ve doğal kumsallar, su altı yaşamı ve canlılık yok olmuş.  Yıldırım şunları söylüyor: “Bölgedeki ailelerde en az bir kanser hastası var. Üzülerek söylüyorum. En yakın örneği benim. Benim ailemde 2 kanser hastası var. Benim dedem maden işçisiydi. Burada ki, bir sürü insanın yakını maden işçisidir. Dedem, maden hastalığından, 67 yaşında vefat etti. Yerin altında 20 seneye yakın çalıştı, yerin üstünde 3 sene yaşayamadı.”

Bunun nedenlerini de Dr. Melike Yavuz anlatıyor:

“Kömür yakan termik santrallerin, çevresinde yaşayan insanların sağlıklarına olan en önemli etkisi havadaki toksik gazlar ve tozlardan kaynaklanıyor. Özellikle kükürtdioksit. Kömürlü termik santrallerde kömürün yakılması sonucu ortaya çıkan oldukça toksik bir gaz. Bunun dışında azotdioksit en çok havayı kirletiyor ve asit yağmurları şeklinde yağarak hem toprağı hem suyu hem de üzerimize yağarak solunum sistemimize çok ağır toksik etkileri oluyor”.

“Bacalardaki filtrelerin kesinlikle kullanılması gerektiğine dikkat çeken Dr. Yavuz, “Elektrostatik filtre dediğimiz toz tutucu hem de azotdioksit ve kükürtdioksiti tutmak için kullanılan filtreler var. Bunlar maliyetli filtreler, takılması ve kullanılması için elektrik gücü gerektiği için elektrik kullanımından kaynaklı bir maliyet yaratıyor. Ancak bir miktar da olsa, zehirli maddelerin havaya ve çevreye yayılmasını engelleyebiliyorlar. Bunlar bile sadece  belirli kirleticileri tutabiliyor. Halbuki bir çok zehirli madde salınıyor. Özellikle kömürün içinde arsenik, kadmiyum, cıva gibi ağır metaller var ve bunların yanması nedeniyle tutma olanağımız yok.”

Prof. Hakan Kutoğlu da filtre kullanımındaki “maliyet” nedeniyle kuşkularını dile getiriyor:

“Çatalağzı-Ereğli bölgesinde, Türkiye ortalamasının 4-5 kat fazla oranında azotdioksit miktarının atmosferde bulunduğunu tespit ettik ve bunu izleme imkânına da sahibiz. Çatalağzı’nın, Zonguldak’a göre düşük nüfuslu olmasına rağmen, ona göre  4-5 kat daha fazla  azotdioksit kirlenmesine maruz kalması çok düşündürücü. Birtakım ekonomik sıkıntılar nedeniyle baca filtrelerinin kullanımında da sıkıntılar var. Filtre kullandığınızda enerji üretiminde verimlilik kaybı oluyor, bu da karlılık oranını düşürüyor.”

Zonguldak’ın “enerji üssü” olacağı kandırmacasıyla bölgenin harap edildiğini ancak özelleştirmeler sonucu ihaleleri alan firmaların sahadan bir kürek bile kömür çıkarmadığını anlatanAhmet Öztürk şöyle konuşuyor:

“Firmaların bir kısmı ihale sözleşmesinde belirtilen miktarda kömür olmadığı, aldatıldıkları gerekçesiyle sahaları terk ettiler, ama hepsi  ceplerindeki elektrik üretim lisansını hayata geçirmek için harekete geçti. Bunlardan en önemlisi, Çatalağzı-Muslu bölgesinde, Eren Holding. Amasra-Bartın bölgesinde de Hema’nın santral faaliyetleri başladı. Çatalağzı Termik Santrali ÇATES de yılda yaklaşık 2 milyon ton kömür yakılıyor. Bu ciddi anlamda kirlilik kaynağı. Çatalağzı-Muslu bölgesinde, yurtdışından getirilen kömürlerin yakıldığı bir termik santral bloğu oluşmuş durumda.  Zonguldak kömür havzasında yılda 1 milyon ton kömür üretilirken, sadece Eren Holding 1 yılda 8 milyon ton kömürü yurtdışından getirerek buradaki santrallerde yakıyor.

Termik santraller havamızı kirletiyor, termik santraller sularımızı kirletiyor, termik santraller toprağımızı kirletiyor, termik santraller ormanlarımızı tahrip ediyor. Termik santraller yarattığı kirlilikle sağlığımızı tehdit ediyor. Bunu da, kentte artan kanser vakalarıyla görebiliyoruz.”

Çatalağzı sakinlerinden Mehmet Gökçen ise atık kül havuzlarına dikkat çekiyor:

“Atık kül havuzu sağlığımızı bozuyor.  Her yıl çok sayıda kişi kanser hastası oluyor bu köyde. Burası kül havuzuna döndü, özellikle yazın yaşanmayacak bir köy haline geldi. Bu küller bayağı tozuyor ve güneşi göstermeyecek şekilde, köyün üzerinde bir sis oluşuyor.  Bu kül havuzunun sekiz metre daha yükseltileceği söyleniyor.

Buradan bir yere gitme şansımız yok. Alsınlar köyümüzü de başka bir yer versinler bize. Yoksa kanser olup öleceğiz bu köyde…”

Mehmet Balcı’nın derdi ise kendinden önce arıları:

“Yıllardır evimin bahçesinde arıcılık yapıyorum… Bu santral kurulduktan sonra, arılarım da ballarım da azaldı… Benim arılarım Kafkas ırkı dayanıklı ama komşularımın arıları çok öldü… Geçen sene 16 kovan arım burayı terk etti… Çünkü bu termik santral bozulmuştu, o kadar çok ses çıktı ki, arılarım kaçtı. Zararımı karşılayacaklardı ama karşılamadılar.”

You may also like

Comments

Comments are closed.