Dış Köşe

Büyük resmi görmek – Tanıl Bora

0

Tanıl Bora’nın bu yazısı birkimdergisi.com’dan alındı

Ne söylense, “büyük resmi” gösteriyorlar. Başbakan Davutoğlu, 25 Ocak’ta, ABD Başkan Yardımcısı Biden’ın Türkiye ziyaretine muhaliflerle görüşerek başlamasına gücendiklerini anlatırken, “resmi bütün olarak görmek, sadece tek bir boyutuyla değil, bütün boyutlarıyla bu resmi görmek” lâzım geldiğini telkin etti mesela. Bir sene evvel, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut, TL’nin değer kaybına dair endişeleri, “dünyadaki büyük resmi görmek lazım” diye yatıştırıyordu. Eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin, çözüm süreci günlerinde, “teröre” veya “Kürtlere” fazla taviz verildiğini düşünenlere, şu sözlerle mukabele ettiğini anlatır: “Çok canlar yandı, çok kanlar aktı, her insanın yüreğine ateş düşüren bir süreç yaşadık. Ama büyük resmi görelim”.

Büyük resmi görmek, bütünlüklü düşünmenin, işin esasına odaklanmak, ağaçlara bakarken ormanı gözden kaçırmamanın ihtarıdır. “Büyük resim” deyince, bir durup ciddiyetinizi takınacak, o ana kadar konuştuğunuz şeylerin füruattan olduğunu ikrar edeceksiniz.

***
Onun için, “büyük resim”den söz edenler çoğun, herkese âyan olmayan bir hakikati bildirmenin edasını kuşanırlar. Bilmezleri aydınlatıyor, gafilleri uyandırıyorlardır. Büyük resim, bu edayla mevzu edildiğinde, çok zaman, bir komplo teoremidir.

Cem Küçük mesela, 23 Haziran 2013’te Yeni Şafak’ta “Büyük resmi görelim!” başlıklı köşe yazısında, Gezi isyanının müteahhit kadrosunu saymış: “içeride Erdoğan’ı, dışarıda Obama’yı hedefe koyanlar… Avrupa Gladyosu (Almanlar-İngiliz muhafazakârları, Fransa), neo-con’lar (CIA, Pentagon ve NSA’in çekirdek kadroları, silah ve petrol lobisi, Cumhuriyetçi senatörlerin bir kısmı), İsrail sağı… bu yapının kontrolündeki medya, iş dünyası ve Türkiye’deki lobileri”… Ve ‘çok açık ve net’, demiş ki: “Büyük resim budur.”

2 Ocak 2014’te, 17-25 Aralık yolsuzluk ‘operasyonları’ tazeyken, Sanayi Bakanı Taner Yıldız, “Türkiye’nin kalkınma ve büyümesine” karşı geliştirilen “bir karşı duruş ve direnç” olduğuna dikkat çekerek uyarmış: “Büyük resmi görelim, farkına varalım…” Geçen sene 7 Haziran seçimleri öncesinde AKP’nin Malatya milletvekili adayı Taha Özhan, Mısır’da Mursi’yi nasıl devirdiklerini, “beş bine yakın kardeşimizi sokağın ortasında gündüz vakti silahlarla tarayarak öldürdüklerini” anlatmış ve insaf makamında demiş ki seçmenlerine: “En azından bu kadar kinle bize düşmanlık yapanların gördüğü kadar büyük resmi görelim”.

***
Büyük resim muhipleri, aynı zamanda cesamet olarak düşünüyorlar oradaki büyüklüğü. Büyük resim deyince, ölçeği büyütmeyi, ‘büyük düşünmeyi’ anlıyorlar. “Büyük resim”le “Büyük Türkiye” hevesi, aynı şövalenin eskizleridir.

Mesela 28 Aralık 2012’te AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik’in Hakkâri-Yüksekova-Şemdinli’deki askerî harekât üzerine söyledikleri:

“Dünyada, etrafımızda bir sürü gelişme olurken Türkiye’yi içe kapatmaya çalışan, Türkiye’nin ufkunu Şemdinli ile sınırlamaya çalışan bu eylemliliğin arkasındaki projeyi görelim. Türkiye’nin büyüklüğü Türk’ün de Kürt’ün de büyüklüğüdür. Türk’ün ve Kürt’ün kazanımı da kaybı da ortaktır. Bu büyük resmi görelim. Bu büyük resmin içerisinde Türkiye’nin halledemeyecek hiçbir sorunu yoktur”.
Kimisiyse, büyük resimden basbayağı ‘işleri büyütmeyi’ anlıyor, büyük parayı yani. 28 Aralık 2009’da, Ordu AKP milletvekili Hilmi Güler’in söyledikleri: “Artık küçük düşünmeyelim, mutlaka büyük resmi görelim. Bu büyük resimde mutlaka Türkiye’nin de yer alması gerekiyor. Türkiye şu an dünyanın en büyük 16. ekonomisi.”

***

Televizyon dediğiniz, zaten bir “büyük resim” şövalesi. Televizyon yorumcularının, think-tank erbabının, hele güvenlik uzmanlarının “Bakın!” diye kalkan parmağı, mecbur, bir büyük resme işaret eder. Deniz Ülke Arıboğan’ın kitabı da var: Büyük Resmi Görmek (Timaş, 2013).

***
Radikal-blog yazarı Cevdet Aykan 2014 Ocak’ında “Büyük resmi görmek istemiyorum” diye isyan etmiş. Bütün tartışmalarda bahsedilen “o meşhur resmi” bir türlü göremediğinden, bunun yerine ortalığı bir yığın felâket, kötülük, yalan, fesat, yozlaşmanın kapladığından yakınmış.

Özgür Mumcu da Cumhuriyet’te 23 Haziran 2015’teki makalesinde bu lâfın AKP medyasında habire kullanılmasına takılıp, evet, büyük resmi görelim diyerek kontra atağa geçmişti; iktidarın yalanlara dayalı büyük resim anlatısının da bir parçasını teşkil ettiği, sahici büyük resmi gösteriyordu.

Doğru, büyük resim diye çizilen çöp adamlar yerine, dünyayı açıklama kabiliyeti taşıyan doğru düzgün büyük resimler görmeye tabii ki ihtiyacımız var.

***

Tarihçi Şükrü Hanioğlu 6 Mart’ta Sabah’ta, dramatik bir büyük resim yazısı yazdı. Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyanın yeniden şekillen(diril)mekte olduğunu, yakın gelecekte sınırların değişeceğini, yeni devletlerin oluşacağını belirterek, bunların Irak ve Suriye’ye ait iç meseleler olarak görmenin ve “büyük resim”le ilişkilerini reddetmenin kabul edilemeyeceğini söylüyor; “tüm siyaset yapıcıların ‘kişi,’ ‘sistem’ ve ‘aidiyet’ sorunlarını bir kenara bırakarak ve bunların ‘talî’ niteliğini kavrayarak ‘büyük resim’ üzerine yoğunlaşması gerekmektedir,” uyarısını yapıyor. Vebal yükü vardır burada: “‘Büyük resim’in fırtınayı yansıttığı bir ortamda onun arka fonundaki detayları tartışmak geleceğin tarihçilerine ilginç bir örnek sunabilir. Ancak bunun, aynı zamanda, taşınması güç bir vebâl olacağı unutulmamalıdır.” Hanioğlu, Troçki’nin “siz diyalektikle ilgilenmeyebilirsiniz ama diyalektik sizle ilgilenir” vecizesini hatırlatarak, kimsenin büyük resimden sarfınazar etme lüksü olmadığını söylüyor.

***
Doğru, büyük resimden kaçılmaz. Fakat büyük resim dışındaki herhangi bir şeye bakmaktan adeta men eden, bir “detaya” takıldığınızda gözünüzü oradan çevirmeye zorlayan tavırda, bir sorun var. “Mevzu bahis olan vatansa, gerisi teferruattır”ın yeni sürümü bu. “Çok şehit verdik ama halkı kazandık” mizanına refakat ediyor.

***

Ankara Garı katliamının ardından, Engin Deniz, şunları yazmış: “İnsanlar ölülerinin parçalarını bir araya getirmeye çalışırken beyzadeler büyük resmi görelim diye nasihat ediyorlar. Öldürülen, yakını ölen bunca insana yere düşen bir bardağa bakar gibi rahat bakmayı size kim öğretti? Gözünün önündekini eşya gibi gören siz mi çözeceksiniz büyük resmi?”

O katliamda ölenleri tek tek hatırlamamız için yürütülen bir çalışma var. Ankara’da daha sonra gerçekleşen katliamlarda ölen insanlar ve onların hayatları hakkında da bazı şeyler öğrenebildik. Gencecik yoksul askerlerin hayat hikâyelerinden kesitler de çıkıyor gazetelerde. Bir de ismi bile bilinmeyenler var, Sur’da, Cizre’de, etinden DNA analizlik bir parça bulunamayanlar var. Küçük resimler.

Her insan bir büyük resimdir. Bakarsanız görürsünüz.

***
Bir Brueghel tablosunun kalabalığı içinde köşeye sinmiş garibanlardan biri gibi, büyük resmin bir kesiti midir, küçük resim? Yoksa küçük ölçekte başlı başına bir âlem kuran minyatür gibi, bizatihi bir büyük resim mi?

***

İnsan hakları savunucuları mesela, hep küçük resme bakarlar. Günlerini, gecelerini bir insanın uğradığı kötü muamelenin delili peşinde tüketir, yürekleri ağzında, “kayıp” bir candan geri kalan dişi, kemiği ararlar. Onlar detaylarda yüzerler.

Onların ufkunda bir büyük resim yok mudur? Göremiyorlar mıdır? Birçok “güvenlik uzmanının” vurduğu badana sıvasından daha iyisini resmedebileceklerine emin olabilirsiniz. Ama onların gözleri herhangi bir büyük resimle kamaşmaz, gökten taş yağsa, yine o ufak işlerini yaparlar. Başka türlüsünü yapamayacakları için bunu yaparlar. Bir büyük resim çizmenin sabır cezbesi içinde böyle yaparlar.

***
Büyük resmi, elbette, mutlaka, görmek lâzımdır. Fakat her bir mesele, her bir insan, büyük resme atıfla geçiştiriliyor, eziliyorsa; “büyük resim, büyük resim” diye kanla astar atıyorlarsa gördükleri her yüzeye, işte, asıl “büyük resim” bizzat onlardır: “büyük resim” farfaracıları.

Tanıl Bora – birikimdergisi.com43-Tanıl-Bora

More in Dış Köşe

You may also like

Comments

Comments are closed.