Eğitimİfade ÖzgürlüğüManşet

Boğaziçi’nde direnişin birinci yılı doldu: Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz

0
Fotoğraflar: Can Candan

Boğaziçi Üniversitesi’nde direnişin birinci yılı doldu ve 74’üncü haftası devam ediyor.

Direnişin 516’ıncı gününde de nöbet tutan akademisyenler, haftanın her iş günü olduğu gibi bugün de ellerinde“Öğrencime Dokunma”, “Kabul Etmiyoruz”, “Vazgeçmiyoruz” ve “Özerk, Özgür, Demokratik Üniversite” yazan dövizlerle nöbet tuttu.

Akademisyenler, açıklamalarında geçen hafta yönetimin ani bir kararıyla “tanıtım ofisi” yapma gerekçesiyle tahliye edilen İstanbul Matematiksel Bilimler Merkezi‘nin misafirhanesinin, bu hafta genel sekreter yardımcısı kararıyla uzun süre için bir misafire tahsis edilmiş olduğuna dikkat çekti:

“Atanmış yönetimin gündelik olarak aldığı kararlar, yerleştirmeye çalıştıkları bu düzenin lakayt ve kayırmacı yapısını ele veriyor. Daha önce akademik etkinliklere öncelik verilerek tüm konuklara kısıtlı sürelerle tahsis edilen misafirhanenin bu hızlı dönüşümünün nedeni Naci İnci ve kadrosunun dayattığı denetimden uzak ve tepeden inme yönetim modelidir.”

Yönetimin, üniversitede onlarca yıllık deneyim ve birikimle oluşmuş demokratik yönetişim mekanizmalarını etkisiz kılmayı hedeflediğini söyleyen akademisyenler, şeffaf, denetlenebilir ve katılımcı idari süreçleri devre dışı bırakan bu tür cebrî müdahalelerin bir an önce son bulmasını talep etti.

İlgili haber: Boğaziçi Üniversitesi yönetimi bilim merkezinin kapısına kilit vurdu

Mücadeleyi yaratıcı eylemler büyütüyor

Dün açılışı yapılan, Boğaziçi Üniversitesi öğrencileriyle davetli sanatçıların çalışmalarının buluştuğu ”Normalleş(me)!” adlı kolektif dayanışma sergisini hatırlatan akademisyenler “Zorbalığa dayanan bu despotik yönetim şeklinin aksine, Boğaziçi Üniversitesi direnişi ilk günden beri, cinsiyet, cinsel yönelim, din, dil, ırk, etnik köken, fikir, yaş gibi nedenlerle kimsenin ayrımcılığa uğramadığı, özgürlüğün, çoğulculuğun, katılım ve müzakerenin esas alındığı, demokratik üniversite ve demokratik toplum ideali için mücadele ediyor. Bu mücadeleyi barışçıl ve yaratıcı eylemlerle büyütüyor” açıklamasını yaptı.

Biliyoruz ki güvenlikçi uygulamalara yaslanan, otoriter, baskıcı yönetimler; hükmetmeye çalıştıkları alanları kurak, sessiz ve durağan hâle getirmeye çabalar. Oysa var olan tüm renkleri, tüm dilleri, tüm kimlikleri, tüm kültürleri kapsamanın verdiği zenginlik ve çoğullukla, barıştan ve sanattan yana durmanın dönüştürücü gücü dinamik ve yaratıcıdır. Sözümüzü sanatla söylemeye, mücadelemizi dayanışmayla büyütmeye devam edeceğiz.

Kurumumuz bilinçli olarak değersizleştiriliyor

Boğaziçi Üniversitesine özgü tabandan işleyiş mekanizmasının yapı taşları olan komisyonlara doğrudan müdahale edildiğini dile getiren akademisyenler şöyle devam etti:

“Kimi komisyonlar tamamıyla lağvedilirken kimileri de liyakatli ve birikimli üyelerinden arındırılıyor, habersizce ve gerekçesiz olarak yeniden yapılandırılıyor. Bu şekilde kurumumuz bilinçli olarak yıpratılıyor, vasatlaştırılıyor ve değersizleştiriliyor.

Siyasi saiklerle göreve getirilmiş, meşruiyeti kendinden menkul Naci İnci yönetimi, hayalindeki keyfi ve otoriter yönetim modelini ancak alternatif bir yapılanmayla, dışarıdan atanmış, üniversitemize yabancı, taşıma kadrolarla gerçekleştirmeye çalışıyor. Seçilmiş yöneticilerimiz ve temsilcilerimiz hukuksuzca görevlerinden alınırken kişiye özel kadro ilanları açılıyor.”

Akdemisyenler ayrıca içbir istişare mekanizması yürütülmeden ve bilgilendirme yapılmaksızın yeniden kurgulanan Konut Tahsis Komisyonu’na işaret etti:

“Üniversitemiz akademik ve idari personelinin barınma ihtiyaçlarının sıra ve hizmet esası üzerinden karşılanmasını sağlayan bu hayati önemdeki komisyonun, asil üye sayısı yeni düzenlemeyle sadece üç kişiye indirildi. Yeni değiştirilen konut yönetmeliği çerçevesinde lojman tahsisi ile ilgili kritik kararlara imza atacak olan bu üçlü, rektör yardımcısı, dışarıdan atanmış olan genel sekreter ve Sağlık, Kültür ve Spor daire başkanından oluşuyor. Geçmişteki uygulamanın aksine, komisyonda fakülte veya enstitü temsilcilerine yer verilmemiş. Öğretim kadrolarını, kendilerini doğrudan ilgilendiren barınma konusundaki karar süreçlerinin tamamen dışında bırakan bu dışlayıcı ve keyfî komisyon yapısı kabul edilemez.”

Açıklamanın sonunda her hafta olduğu gibi süregiden hukuksuzluklara karşı talepler yinelendi:

  • “Üniversitedeki gayrimeşru uygulamalar bir an önce sona ermelidir.
  • Üniversitemizdeki tüm fakülte dekanları, enstitü müdürleri ve yüksek okul müdürü seçimle göreve gelmeli ve seçilmiş kurullarla denetlenebilmelidir. Şeffaf ve demokratik yollardan belirlediğimiz ve haksızca işlerine son verilen dekanlarımız bir an önce görevlerine iade edilmelidir.
  • Atama ve yükseltme kriterleri hiçe sayılarak, bölüm ve fakültelerin onayı alınmadan, tepeden inme kararlarla yapılan tüm atamalar gayrimeşrudur, geri alınmalıdır.
  • İşlevsizleştirilen Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi ve Cinsel Tacizi Önleme Koordinatörlüğü işinin ehli çalışanlarıyla birlikte bir an önce tekrar faal hâle getirilmelidir.
  • Naci İnci ve yönetimi ile bugüne kadar hukuksuzca kadrolaşmış tüm isimlerin istifasını talep ediyoruz.
  • Fakülte ve bölüm kararları yok sayılarak işine son verilen ve dersleri iptal edilen meslektaşlarımızın haksızca uzaklaştırıldıkları işlerine iade edilmelerini, ayrıca öğrencilerimiz, akademik ve idari personelimiz hakkında mesnetsiz gerekçelerle açılmış tüm disiplin soruşturmalarının geri alınmasını bir kez daha talep ediyoruz. Üniversitemizi yılmadan ve kararlılıkla savunmaya devam edeceğiz.

    Türkiye’de özgür, özerk, demokratik ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite ideali gerçekleşene kadar, Kabul Etmiyoruz, Vazgeçmiyoruz.”

More in Eğitim

You may also like

Comments

Comments are closed.