Boğaziçi akademisyenlerinden Senato’da mükerrer oy sayımına karşı dava

Açıklan davada 23 Haziran günü gerçekleştirilen toplantıda atanmış yönetimin mükerrer oy kullanarak aldığı kararların yürütmesinin durdurulması talep edildi. 

Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri, atanmış yönetimin üniversitenin karar alma mercii Senato’da yeterli oy çokluğuna ulaşmak için mükerrer oy kullanmasına karşı dava açtı.

Açıklan davada 23 Haziran günü gerçekleştirilen toplantıda mükerrer oy kullanılarak alınan kararların yürütmesinin durdurulması talep edildi.

‘Kararlar iptal edilmeli’

Söz konusu toplantıda Üniversite Yönetim Kurulu’na üye seçimi yapılmış; Teknoloji Transfer Ofisi temsilciliği ve İngilizce Yeterlilik Sınavı gibi üniversite işleyişine yönelik kararlar alınmıştı.

Tüm bu işlemlerin hukuka aykırı olduğunu, üniversiteye telafisi güç zararlar vereceğini söyleyen öğretim üyeleri hukuka aykırı Senato kararlarının iptal edilmesi gerektiğini söyledi.

Fotoğraf: Can Candan

‘Karar yeter sayısı açıkça tanımlı’

Avukat Fırat Kuyurtar açtıkları davayla ilgili “Toplantı ve karar yeter sayıları kanunla açıkça tanımlanmış durumda. Kararların toplantıya katılanlar tarafından oylanması ve karar altına alınması gerekiyor. Oysa Melih Bulu görevde kaldığı süre içinde usulüne uygun yapılmış bir toplantıdan söz etmek mümkün değil” hukuki görüşünü paylaştı. Bu toplantıdaki usulsüzlükleri ise şu şekilde ifade etti:

Hukuk ve İletişim Fakülteleri’nin kurulması, Prof.Dr. Selami Kuran’ın dekan olarak atanması, Kocaeli Üniversitesi’nde kadrosu olan Dr. Muzaffer Eroğlu’nun Senato temsilciliği, rektör yardımcılarının üniversitenin birçok kadro ve pozisyonuna vekaleten atanması işlemleri, üst üste yapılan Senato toplantılarının, toplantı çağrı, toplantı ve karar alma usulleri son derece şaibeli.

Vekaleten temsil ediyordu

Muzaffer Eroğlu’nun toplantıya katılmasına bile müsaade edilmemesi gerekirken, bu kişinin kullandığı oylarla kararlar alındı. Vekaleten atama konusu 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda sadece hastalık, başkaca olağan dışı haller ile atamaya yeterli aday personel bulunamaması gibi belirli durumlarda ve 6 ay gibi belirli sürelerde mümkün olabilecek bir görevlendirme şekli.

Oysa Boğaziçi Üniversitesi’nde son 7 aydır yaşananlara, yapılan atama ve görevlendirmelere bakıldığında, bu atama yahut görevlendirme usullerinin kötüye kullanıldığı da ortada. Diğer taraftan usule uygun olsun yahut olmasın, bir üyenin asaleten kullandığı oy haricinde, bir de vekaleten temsil ettiği makam veya makamlar adına da ayrıca oy kullanabileceğine dair Kanun’da bir ifade yok.

Fotoğraf: Can Candan

Bunun aksinin başka mevzuatla kıyas yaparak veya yorum yolu ile genişletilmesi de mümkün değil. Yargı içtihatlarına ve idari uygulamalara bakıldığında bu şekilde bir kişinin birden fazla kez oy kullanımı söz konusu değil. Hatta içtihatlara bakıldığında, Anayasa gereği teminat altına alınmış olan bilimsel ve idari özerkliğin gereği olarak Yükseköğretim Kanunu’nda tanımlanan organlar, kadro ve pozisyonların, kurum içi hiyerarşiyi ve birimleri anlamsız kılacak şekilde birleştirilemeyeceğine dair bir vurgu var.

‘Amaç bilimsel özerkliği yok etmek’

Senato’da, Üniversite Yönetim Kurulu’nda görev alan hocalarımız, bu yapılan hukuksuzlukları defalarca dile getirdiler ve muhalefet şerhleri yazıp, yaptığınız yanlış dediler. Tahmin edileceği üzere, atanmış yönetim hatalardan dönmek yerine, hukuksuzlukları daha da artırmayı tercih etti.

Tüm bu işlemlerin olağan dışı usullerle ve hukuksuz bir şekilde gerçekleştirilmesinin nedeni şu: Önce Senato sonrada Üniversite Yönetim Kurulu’nu ele geçirmek takip eden dönemlerde de Üniversite’nin diğer organlarını ve birimlerini kendi arzuları doğrultusunda yeniden dizayn etmek, idari ve bilimsel özerkliği yok etmek. Bu gayrimeşru amaçlara karşı hukuki yollara başvuru hakkımızı kullanmaya devam edeceğiz.

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

İklim örgütlerinden Türkiye’nin 2024 karnesi: Yetersiz ve çelişkilerle dolu

Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer bağımlılığı ve kömürden çıkış projeksiyonu olmaması eleştiriliyor.

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği kararlarını hukuka aykırı bularak iptal etti.

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi...

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı...

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen,...

EN ÇOK OKUNANLAR