Depremin üçüncü günü olan 8 Şubat’ta Antalya Gazipaşa’da hummalı bir çalışma vardı. Ancak bu depremzedelere yardım çalışması değil, Gazipaşa Selinus Sahili’ne yapılacak ve projesi Green Park Otelleri’nin sahibi Adil Üstündağ’a ait olan beş yıldızlı otelin ÇED’ inin hızla geçirilmesinin çalışmasıydı.
Toplam 122 dekar alanda 51.260.08 metrekarelik yerleşim yeri ve 841 odalı 2508 yatak kapasiteli bu devasa beş yıldızlı otel projesi gerçekleşirse sahillerinin önemli bir kısmını kaybedeceğini düşünen halk, Gazipaşa Hepimizin Platformu’nun çağrısıyla ÇED’ e karşı çıktı.
Üç sahile de devasa oteller planlanıyor
Gazipaşa kıyıları dört tepecikle bölünmüş, her biri 1,5 km uzunluğunda üç sahile sahiptir. Bu sahillerin her birine uzun süredir devasa oteller yapılmak isteniyor. Yapılması planlanan oteller, başta halkın sahile ulaşmasını engelleyeceği gibi bu sahillerin her biri kendine özgü özellikler taşıyor.
Sahillerin yok edilmesi ayrıca ekolojik dengeyi yıkıma uğratacaktır. Caretta caretta, kum zambakları ve Akdeniz foklarının yaşam alanı olan Gazipaşa sahilleri, üçüncü dereceden sit alanı olma özelliği taşımaktadır. Tabiat Varlıklarının Korunması kapsamında tescilli olan sahillerde, doğal varlıkların yaşam hakkı hiçe sayıldığı gibi yasal olarak ‘sahillerin kullanım hakkı öncelikle halkındır’ ilkesi de hiçe sayılmaktadır. Gazipaşalılar yapılacak otele dair bu haleti ruhiye içerisindeyken sonrasında ne oldu gelin Gazipaşa Hepimizin Platformu’ndan Gülbahar Akça’dan dinleyelim:
“6 Şubat depreminden önce 08.02.2023 tarihinde Halkın Katılımı toplantısı yapılacağı ilan edilmişti. Fakat toplantıdan iki gün önce meydana gelen deprem, hepimizin yüreğini yaktığı için bu toplantının yapılmaması gerektiğini ilgili makamlara ileterek erteleme istedik. Ne yazık ki; sermayenin ve ona kucak açan kurumların bir yüreği olmadığı için toplantı ertelenmedi. Bizler platform üyeleri ve geniş bir halk kitlesiyle İlan edilen yer ve saatte toplantıyı yaptırmamak üzere hazırdık. Sloganlarımızı attıktan sonra, depremde kaybedilen canların acısını anlatmaya çalıştığımız merciler, kolluk güçlerini arkalarına alarak, polis zoruyla mekandan dışarı attılar bizi. Halkın katılımı olmaksızın, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan gelen görevliler ve birkaç tane emlakçıyla yaptıkları toplantıyı rapor ettiler. Bizler de toplantının bilgilendirme toplantısı olmadığını, itirazlarımızı dile getiren bir dilekçe ile imza altına alarak Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Antalya İl Müdürlüğüne ve Antalya Valiliğine vermek üzere toplantı yerinden ayrıldık.”
‘Otellerin günlük su ihtiyacı 1.750, katı atık miktarı 4.8 ton
Yapılacak bir otelin ve diğer otellerin bir kentin sosyal, ekonomik, ekolojik yaşantısını nasıl bozacağını Gülbahar Akça öyle bütünsel olarak açıklamış ki üzerine söylenebilecek söz yok. Bize sadece bunu paylaşmak ve bu hassas yaklaşıma kulak verilmesini temenni etmek düşüyor.
- 1. Otelin havuzları 9200 metre kare alan kaplayacak. Otelde kalacak kişilerin kullanım suyu hariç havuza girmeleri için bile çok büyük bir alanda su sarf edilecek. İlçemizde sadece bir tane baraj var ve bu baraj ilçe sakinlerinin içme suyunu ve tarım alanında kullanılacak suyu sağlamaya bile yetmediği için çiftçiler sondajla yeraltı suyu çıkarmaktadır. İklim krizine bağlı kuraklık sebebiyle yıllardır sondaj derinliği 200 metreye inmiştir.
- 2. Konaklama aşamasında günlük su ihtiyacı 1.745.350 litre olacak. Yuvarlak hesap 1745 ton su kullanılacak. İlçemizin en kalabalık merkez mahallesinin iki katından fazla su harcanacağı anlamına geliyor bu. Otele gelenlerle birlikte halkın temiz su kullanma hakkını kim ve nasıl sağlayacak?
- 3. İşletme aşamasında oluşacak katı atık miktarı ise 4.8 ton. Gazipaşa Belediyesi, ilçenin şu haliyle bile çevre temizliğini yapamazken, yaklaşık 5 ton katı atığı toplayıp çevre temizliğini sağlayacak yeterli personel ve aracı nereden bulacak?
- 4. İnşaat sırasında günlük 426.66 ton hafriyat çıkacak. İlçemizde belediye, halka hafriyat alanı göstermekte yetersizken ve hatta kendisi bile hafriyat atıklarını çay kenarlarına dökerken, devasa otellerin hafriyatlarını, çevre kirliliği ve yıkımı yapmadan nereye dökecek? Otelin yapılması planlanan Selinus Sahili, doğal sit alanı olduğu için 4 kata kadar yapı izni varken, 10 katlı projeler hayata geçirilmek istenmektedir. Eğer 10 katlı yapılar sahile inşa edilirse denizden gelen serinletici hava yüksek duvarları aşamayacağı için maalesef ilçemizi cehenneme çevirecek. İklim krizi sebebiyle, ne yazık ki uzun yıllardır Gazipaşa’da tropik iklim meyveleri yetiştiren çiftçimiz, öncelikle otele verilecek olan su sebebiyle bahçelerini sulayamayacak, geçim kaynağı yok olacak.
- Yoğun olarak örtü altı tarımı(sera tarımı) yapan çiftçi de hem etkin rüzgarların kesilmesi hem de susuzluk sebebiyle üretim yapamayacak. Muz ve avakado üretim alanları da son yıllarda hızla artmış ve çiftçiye gelir oluşturmuştur. Yukarıda saydığımız sebeplerden dolayı ne yazık ki, o alanlar da atıl kalacak ve çiftçilerimiz üretim yapamayacak. İlçemiz sakinlerinin hepsini olumsuz etkileyecek olan projeler, içme ve kullanma suyumuzla havamızı elimizden alacak. Uzaktan bile göremeyeceğimiz denizimize setleri aşıp giremeyeceğiz çünkü yapılması planlanan projede halkın denize ulaşabileceği yollar yok.
- 5. Kendi kendine yeten hatta görece pek çok ilçeye göre gelir düzeyi yüksek olan çiftçimiz, otellerinden hiç çıkmadan geri dönen tatilcilerin verecekleri üç kuruş için birbirleriyle mücadeleye girecekler. Çünkü ellerinde kalan parayı turizm geliri için harcayarak niteliksiz ürünler satan sözde turistik işyerleri açacaklar.”
Antalya’daki 4 ve 5 yıldızlı otel sayısı dünyanın en büyük turizm merkezlerinden olan İspanya’nın tüm otellerinden daha fazla. Turizmi sadece devasa oteller yapmak olarak algılayan zihniyet, Antalya ve Akdeniz ekosistemine büyük zarar veriyor. Öyle ki 2014 yılında Fettah Tamince, Phaselis Antik Kenti’ne çok yakın bir noktaya otel yapmak istemiş o zaman halkın büyük tepkisi ve açılan davalarla durdurulmuştu. Darısı Gazipaşa Selinus Sahili ve Gazipaşalıların başına!