Eski bir Ermeni yerleşim yeri olan Bingöl’ün Genç ilçesinde yer alan Sağgöze (Riz) köyünün tarihi göç hikayeleriyle dolu.
1915’te bölgedeki Ermeniler, Tehcir Kanunu ile yerlerinden edildi. Köy, 1925 yılında Şeyh Sait ayaklanmasının ve 1993’te Kürt halkına yönelik askeri operasyonların ardından yakılarak yeniden boşaltıldı.
2000’li yıllar ile köye yeniden dönen halk bu süre zarfında yol dahi bulunmayan köylerini yeniden inşa etmek için çaba gösterdi.
Ancak Sağgözeliler şimdi de Bingöl’den Diyarbakır’a kadar uzanan Sarım Çayı üzerine yapılması planlanan hidroelektrik santral (HES) nedeniyle yeniden göçe zorlanıyorlar.
Silvan Elektrik tarafından yapılmak istenen BİRSU HES projesinin Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreci başlamış durumda. ÇED başvuru dosyasında proje güzergahında orman, hazine arazisi ve tarla vasfında arazilerin bulunduğu belirtiliyor ve şu ifadeler yer alıyor:
Şahıs arazilerinin kamulaştırma işlemleri için öncelikle rızaen kamulaştırma yapılacaktır. Parsel sahipleri ile anlaşılamama durumunda ise kamulaştırma kararı çıkartılarak acil kamulaştırma yapılacaktır.”
Dosyaya göre projenin kabul edilmesinin ardından HES’in inşaatı bir yılı hazırlık süresi olmak üzere beş yıl devam edecek. Ek olarak, 89 MW kurulu gücündeki HES’in 49 yıl boyunca enerji üretimi yapacağı belirtiliyor.
Bölgeye yaptığı ziyaretten edindiği bilgileri paylaşan Hewsel Koruma Platformu Eş Sözcüsü Vahap Işıklı Yeşil Gazete’ye yaptığı açıklamada “Köylüler kendi elleriyle yeniden inşa ettikleri evlerini kaybetmek istemiyor” dedi.
Enerji üretilmek isteniyorsa bölgeye rüzgâr enerjisi santrali (RES) yapılabileceğini dile getiren Işıklı, “Köylüler de bunu söylüyor: ‘Arazimiz RES için uygun. Yapacaklarsa bunu yapsınlar. Köyümüzü su altında bırakmasınlar’” ifadelerini kullandı.
Köyde geçim kaynaklarının da oldukça çeşitli olduğunu söyleyen Işıklı “Bölge halkı geçimini fıstık ağaçlarından, küçükbaş hayvancılıktan ve arıcılıktan sağlıyor. 200 ton bal üretiliyor. Ayrıca köyden kaynak maden suyu çıkıyor” ifadelerini kullandı.
Proje dosyasında bölgenin endemik tür bakımından fakir olduğu belirtiliyor. Vahap Işıklı ise yaptığı açıklamada bu ibarelerin gerçeği yansıtmadığını ve bölgede çok fazla endemik tür bulunduğunu söyledi. Işıklı, köylülerin birçok kez su samuru gördüklerini aktardı. Ancak bu da raporda yer almıyor.
Projenin ÇED süreci kapsamındaki Halkın Bilgilendirme Toplantısı 12 Aralık’ta gerçekleşti.
Burada köylülerin itirazlarını dile getirdiğini aktaran Işıklı, “Pandemi sürecinde toplantı yapılmasına da itiraz ettiler. Ancak itirazları kabul edilmedi” ifadelerini kullandı.
Bölge halkı şu anda yıllar sonra kavuştukları evlerini yeniden kaybetmemek için projenin iptal edilmesi için dava açmayı düşünüyor.
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…