Hafta SonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

Belén Gómez: Su ve temiz hava için savaşmak zorunda kalmadığımız geleceğin peşindeyiz [İklim Kuşağı-31]

0

Belén Gómez, 25 yaşında, bir fizyoterapi öğrencisi. Anne tarafından büyükbabasının evi olan Latacunga şehrinde doğmuş ama iklim aktivizmini sokaklara taşıdığı, gençlik protestolarına öncülük ettiği, ailesinin evi olan Quito şehrinde büyümüş. 2019’da Fridays For Future Ekvador’u kurmuş.

Ülkesinde örgütlenmeye tek başına başlayan Gómez, şimdilerde taban gruptan 20’den fazla organizasyonda çalışan genç ile birlikte daha binlerce genç acil iklim eylemi talep etmek için sosyal ağlarda ve sokaklardaki protestolarda çağrılarına katılıyor.

Genç aktivist, Ekvador topraklarında madenciliğe karşı verilen mücadeleye şahit olduktan sonra iklim aktivizmine başladığını anlatıyor. Anne tarafından miras aldığı yerli gelenekler, Belén’e  gezegeni önemsemenin anlamanı sağlarken, baba tarafından miras aldığı isyankarlığa ek olarak da sesini yükseltmenin doğru olduğunu ve sessiz kalmaması gerektiğini öğrenmiş: “Su veya temiz hava için savaşmak zorunda olmadığımız bir geleceğe sahip olmanın, sağlıklı bir gezegende yaşayabilmenin peşindeyim. Aynı zamanda yerli halklara da saygı duyuyorum çünkü onların ‘doğanın ana koruyucuları’ olduğunu düşünüyorum“.

Atlas Sarrafoğlu: İklim krizi genel olarak Ekvador’da insanların yaşamlarını nasıl etkiliyor? Sence ülkeni iklim değişikliğinin etkilerinden korumanın çözümü nedir?

Belén Gómez: İklim krizi, Ekvador’da en çok daha şiddetli meteorolojik olaylar, kuraklık, yangınlar, hayvan ve bitki türlerinin ölümü, nehir ve göllerin taşması, iklim mültecileri ve geçim ve ekonomik kaynakların yok edilmesi şeklinde bizi etkiliyor.

Bence ülkemde iklim değişikliğine karşı korunmak için, çevre korumanın gerçekten dikkate alındığı projeleri ele almak, genel olarak yalnızca doğayı yok etmeye ve zarar vermeye neden olan madencilik şirketlerinin yerli topraklara girmesine izin vermemektir.

‘İklim adaleti olmadan eşitlik olmaz’

Yerli kökenleri olan birey olarak, Ekvator’da yaşanan iklim krizinden yerli halklar nasıl etkileniyor?

Ekvador’un yerli halkları ilk önce çok belirgin bir ayrımcılığa maruz kalıyor; yerli toplulukların iyi bir eğitim paketi yok, sağlık güvenceleri yok, madencilik alanları ve petrol alanları gibi önemli kararlar alınırken dikkate alınmıyorlar. Ekvador’da iklim krizinden en çok etkilenenlerin yerli halklar olduğunu görüyoruz çünkü yerli halklar, o zamandan bu yana doğanın(pachamama) ön saflarında bulunan ana savunucuları olmalarına rağmen – toprak anamızla büyük bağı olan onlar. Toprak anayı savunmak ve korumak için atalarının bilgilerine sahipler ancak kendilerini savunabilecek yeterli araçlara sahip değiller.

İklim kriziyle mücadele konusunda hükümetinizin duruşu ne şekilde anlatabilir misin?

Mevcut hükümet, kampanyalarında doğayı önemseyen ve koruyan bir hükümet olmaya kararlı görünüyor. Böyle görünüyor, ancak bakanlıkların Galapagos Adaları‘nın deniz rezervinin genişletilmesi gibi projeler yürüttüğünü fakat hükümetin kastettiğim topraklarda hala yapılacak işleri olduğunu dikkate almalıyız. Bununla, devletin toplumla birleşerek, iklim değişikliği karşısında ülkemiz için çalışabilmesi ve böylece ülkenin çocukları, gençleri, yetişkinleri, çevre örgütleri ile hükümet birimlerinin ülkemiz için çalışabileceği alanlar yaratması gerektiğini kastediyorum. Sosyal sınıf farklılığı gözetmeden, ayrımcılık yapmadan insan haklarını ihlal etmediğini göstermesi gerekiyor, çünkü iklim adaleti olmadan insan hakları ve eşitlik olmaz.

Aktivizme nasıl başladın ve Ekvador’da grevlerinizi nasıl organize ediyorsunuz? İklim krizi konusunda belirli bir alanda mı çalışıyorsun? 

Aktivizme nasıl başladım? Güzel soru, aslında küçüklüğümden beri aktivistim diyebilirim. Bana büyürken hep doğa ve hayvanlarla ilgilenmem öğretildi. Bir Latin Amerika ülkesinde doğdum. Ben bir kadınım. Peki bu ne demek? Bu, kadınların seslerini yükseltme, istediklerini yapma özgürlükleri yoktur demek. Latin Amerika’da ataerkillik hüküm sürdüğü için bu böyle. Ama benim hikayem, ona bir bakıma asi olmayı öğreten bir ailede büyüyen bir kızın hikayesi. Eğer bir şeyler ters giderse, benim için doğru olanı savunmak için sesimi yükseltmek, doğayı savunmak zorundaydım, adaletsizliğe izin vermemek, sınıfçılığa, ırkçılığa izin vermemek, hepimizin eşit olduğu bir eşitlik dünyası istemek anne ve babamın ailelerinin öğretilerini, onların geleneklerini, öğrettikleri gelenekleri sürdürmek için doğayı savunmam gerektiği öğretildi bana. Toprak anamızı korumak, köklerimize, kültürümüze sahip çıkmak da. İşte bu yüzden bu kız, bu genç kadın ve ergen evini, kültürünü korumak için sesini yükseltmek, duyulmayanların sesini yükseltmek için aktivist oldu.

‘Gençlerin azmi ve direnci devam etmemi sağlıyor’

Cuma günleri grevlerime, Quito şehrinin cumhurbaşkanı ve belediye başkanının ofislerinin yer aldığı, Carondelet Sarayı’nın bulunduğu Plaza Grande’de başladım. Cuma günleri bir saat boyunca geri dönüştürülebilir malzemelerden yapılmış bir kurbağa ve bir poster ile grev yapıyordum. Ülkemde özgür hissettiğimde grevlerimi yapıyordum. Eski hükümet protesto edenlere işkence yapıyordu. Şimdiki hükümet tarafından ise herhangi müdahale olmadı. 

Ben esas olarak Fridays For Future Ekvador’un bir üyesiyim çünkü kurucularından biriyim ve Fridays For Future uluslararası ve MAPA’ya da bağlıyım, ayrıca çevre alanında Tremendas Ekvador üyesiyim.

Fridays For Future Ekvador olarak da ulusal düzeyde ve yerli halklar için flora ve faunanın korunmasına odaklanıyoruz.

Geleceğe dair sana ne umut veriyor, lütfen bize anlatır mısın? Aktivizmine ilham veren şey nedir?

Zor bir soru, kendimi yenilmiş hissettiğim günler oluyor, çünkü karar vericiler ve halk iklim değişikliğinin ne kadar ciddi olduğunu görmüyorsa neden savaştığımı merak ediyorum. O kadar çok kongre ve dünya liderleriyle toplantı var ki, kendinize bu kez bir değişiklik olacak mı diye soruyorsunuz ama günün sonunda her zamanki gibi. Ancak sonunda bana mücadeleye devam etme gücü veren ilk şey ailem, geleneklerim, evim ve binlerce genç. Dünyanın her yerinde aynı şey için mücadele eden insanlar, yalnız savaşmadığınızı, bugünümüz ve geleceğimiz için seslerini yükselten daha fazla genç asi olduğunu görmenizi sağlıyor, bana her gün savaşma gücü veren şey bu: Sağlıklı bir gezegen görmek isteği, bugün yardım için haykıran bir gezegen değil.

Sağlıklı bir gezegene sahip bir bugün ve gelecek için, bir insanı incitmeden veya kırmadan doğru olduğuna inandığımız şey için savaşmamız ve her zaman kim olduğumuza odaklanmamız, köklerimizden utanmadan köklerimizi korumamız ve insan haklarına saygı gösterilmesi anlamına geliyor bu benim için. 

Mısır’da yapılan COP27’’ye katılmıştın. Ne bekliyordun ve gerçekte ne oldu, umutlarını ve duygularını da anlatır mısın?

COP27 benim ilk COP’umdu, ilk kez benim sesimin, büyükanne ve büyükbabamın sesinin görmezden gelindiğini, susturulduğunu hissettim. Bunu söylüyorum çünkü bir COP’a gitmek için akreditasyona ve finansmana ihtiyacınız var, ben bu ayrıcalığa sahip olduğum için minnettarım. Korku, neşe, üzüntü, yetersizlik hissediyordum çünkü söyleyecek çok şeyim vardı. Söylemek istediklerimin ancak %50’sini söyleyebildim. Yeni şeyler yaşadım, çok şey öğrendim, orada olduğum her gün bir şeyler öğrenme fırsatım oldu. COP’ta ülkenizde olup bitenlerden bahsetmeniz, müzakerelere, söyleşilere, toplantılara katılmanız gerekiyor ve umarım insanları hayal kırıklığına uğratmadan COP’ta her şeyimi verebilmişimdir. COP ayrıca sizi zihinsel ve fiziksel olarak da yoruyor. Ancak ülkeme ve ülkemin yerli topluluklarına yardımcı olabilecek daha fazla proje oluşturmak için COP’ta öğrendiğim her şeyle ve kimseyi geride bırakmadan çalışmaya devam edebileceğimi ülkeme döndüğümde fark ettim.

İlk COP’umdu ve ben ne beklediğimi bilmiyordum ama orada yaşanan ve öğrenilen her şey bir dersti ve toplumsal sınıf farkı gözetmeksizin insan haklarına saygı duyulan, eşitliğin var olduğu ve saygı duyulan iklim adaleti için çalışmaya devam etmek için ilham kaynağı oldu.

Dünya liderlerine hitap edecek bir mikrofonun olsaydı, onlara iklim krizi hakkında ne söylerdin?

Şu anda sahip olduğum en büyük rüya bu ve sorduğun için teşekkür ederim. Dünya liderlerinin önünde olmak istiyorum çünkü bizi dinlemediklerini, ülkelerimiz arasındaki ilişkiyi görmediklerini ve iklim değişikliği sorunlarından muzdarip olmadıklarını hissediyorum. Bunu, bugünü ve geleceği için sokaklara çıkıp seslerini yükseltme cesaretini göstermiş, sağlıklı bir gezegen görmeyi hayal eden ve bugün dünyanın, hayvanlar ve bitkilerin yok oluşunu, yavaş yavaş öldüğünü gören normal ve sıradan bir insandan duymalarını istiyorum. Onlara onların da bir insan olduğunu ve bir değişiklik yapmamız gerektiğini, bu gezegendeki en zeki hayvan olduğumuzu ama aynı süper zeki hayvanın evimizi, tek evimizi mahvettiğini söylemek istiyorum.

Kirli sulardan ve kirli mahsullerden etkilenen ülkemin yerli halklarının ilişkilerini, iklim değişikliğinden nasıl etkilendiklerini görmelerini istiyorum. Onlara süper kahraman olabileceklerini söylerdim çünkü bizi korumak ya da yok etmek onların elinde. Madencilik ve hafriyat şirketleri ile işbirliği yapan ve bize verdikleri zararı görmeden ceplerini dolduran takım elbise giymiş erkekler ve kadınlar olmadıklarını bize göstermeleri onların elinde. Onlara bugünümüzün ve geleceğimizin ellerinde olduğunu ve gezegenimizi kurtarmak için her gün çok çalıştığımızı söylemek istiyorum. Bize katılmalarını söylerdim. Biz onların düşmanı değiliz, hepimiz bu küçük gezegende yaşıyoruz, güneş sisteminin üçüncü gezegeninde, hayatımızı onların ellerine bırakan üçüncü gezegende… Diyeceğim son şey bize katılmaları. Bizi yine hayal kırıklığına uğratmamalarını isterdim, çünkü flora ve fauna yok olmadan, hastalıklar olmadan yaşayabiliriz ve sağlıklı bir gezegen olabilsin diye son günümüze kadar ve son nefesimizle evimizi, gezegenimizi savunacağız. 

‘Hükümetler krize karşı birleşmeli’

İklim kriziyle ilgili gelecek algın nedir? 2030’da kendini nasıl hayal ediyorsun? 

İklim kriziyle ilgili gelecek algım cesaret verici, endişe verici ama aynı zamanda umut verici çünkü bizim saflarımızda savaşan, evimizi kurtarmak için kendi kum taneleriyle katkıda bulunan binlerce genç var. Sesimizin duyulmamasına ve dikkate alınmamasına rağmen gezegenimiz için savaşmaya, projeler üretmeye, her zaman daha iyi bir bugün ve gelecek için mücadele etmeye, benim ülkemin iklim kriziyle karşı karşıya olduğu gerçeğini bilsinler diye çözümler ve alanlar aramaya devam edecek gücümün sürmesini umuyorum. 

2030’u hayal ettiğimde, o tarihi düşünmek beni korkutuyor çünkü iklim krizinin yol açtığı seller, kuraklık, evlerin yıkılması, evleri yıkıldığı için göç etmeye zorlananlar vb. ile gezegenin bundan sonra neye dönüşeceğini bilmiyorum. Daha kötü olmasından korkuyorum çünkü şaka gibi görünse de bazı insanlar iklim değişikliğine inanmıyor, liderlerimiz harekete geçtiklerini söylüyor, çoğu sadece lafta veya kağıt üzerinde kalıyor. İklim değişikliğiyle mücadele için hiçbir şey yapmadılar. Umarım bu yıl hükümetler birleşir, ceplerini parayla doldurma hırslarını bir kenara bırakır ve bizim, benim gibi gençlerin, gerçek ve boş olmayan iklim eylemleri için haykırmaya devam ettiğini gözleriyle gördükleri için endişelenirler.

Sosyal medya hesapları: 

Twitter: @belengomez_08
Instagram: https://www.instagram.com/belengomez08/

 

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.