DünyaEkolojiManşet

Basel Konvansiyonu OEWG-14: Mikroplastikler, kimyasal geri gönüşüm ve tekstil atıkları

0

Geçtiğimiz hafta İsviçre’nin Cenevre kentinde Basel Konvansiyonu‘nun 14. açık uçlu çalışma grubu toplantısı (OEWG-14) gerçekleştirildi.

Toplantıda Basel Konvansiyonu’nun metni üzerinde delegasyon heyetleri ile müzakere süreçleri yürütülürken yan etkinliklerde ise yeni dönemin sıcak konularından biri olan mikroplastikler, kimyasallar, gemi sökümü ve tekstil atıkları gibi konular konuşuldu.

Ben de bu yılki toplantıya gözlemci statüsünde katılarak hem ilgili noktalara dair görüşleri hem de yan etkinlikler üzerinden plastik atık ticareti ile ilgili mevcut durumu ve bunun anlamını konuşma fırsatı buldum.

Benim için oldukça anlamlı bir toplantıydı çünkü ilk defa müzakereleri yakından izleme şansı elde ettim. Böylelikle küresel gerilimlerin müzakereler esnasında nasıl kendini hissettirdiğini de görme fırsatı yakaladım.

COP17’ye hazırlık yapıldı

Öncelikle belirtmem gerekir ki bilimsel olarak her geçen gün rapor edilen yeni bulgular bu tür uluslararası enstrümanların da şekillenmesine yardımcı oluyor. Nitekim bu tür anlaşma metinlerinin belli periyotlarla bilimsel bilgiler eşliğinde güncellenmesi önemli.

Ayrıca bu güncelleme çalışmalarının Taraflar Toplantısı (COP) öncesi yapılması, metnin doğru bir şekilde yönlendirilmesi açısından daha da büyük önem arz ediyor. Nitekim Nisan 2025 yılında yapılacak olan Basel COP 17‘ye hazırlık amaçlı olarak düzenlenen OEWG-14 toplantısı oldukça ilgi çekiciydi diyebilirim.

Ukrayna: Rusya’nın işgal ettiği bölgelere içeriği belirsiz atıklar taşınıyor

Toplantının ikinci gününde ulusal raporlamalar yapılırken ortam Ukrayna temsilcisinin, Rusya tarafından işgal edilen bazı bölgelere (Donetsk bölgesinde üç ve Luhansk bölgesinde altı çöp depolama alanı) içeriği belirsiz atıkların yasa dışı olarak taşındığını ve döküldüğünü belirtmesi üzerine biraz gerildi.

Ukrayna’nın bu girişimine Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarafından da destek verildi.

Bunun üzerine Rusya da Ukrayna’nın bu iddiasını ispatlayan dökümanları taraflarına sunması halinde konuyu araştıracaklarını söylemesi sahadaki kanlı çatışmaların müzakere masalarında nasıl vücut bulduğunu anlatması açısından önemliydi.

Tabii burada Rusya’nın AB ve ABD heyetine karşı “siyasi tartışmaları siyasi zeminde yapalım burası bunun yeri değil” diye çıkışması da ayrıca not edilmesi gereken bir durumdu.

Her ne kadar Ukrayna önemli bir iddiayı dile getirse de eş başkan Judith Torres toplantının formatı gereği bu beyanın toplantı raporuna dahil edilmeyeceğini ifade etti. Bunun üzerine de Ukrayna, kendi beyanını yansıtmayan hiçbir toplantı raporuna destek sunmayacağını belirtti. Yayınlanacak raporda bu durumun nasıl şekillendiğini anlayacağız.

Suudi Arabistan’dan kimyasal geri dönüşüm talebi

Bir başka tartışma da Suudi Arabistan temsilcisinin kimyasal geri dönüşüm denilen 100 yıllık meselenin yeni bir teknoloji olarak tanımlanıp metin içerisine konulmasını talep etmesiyle yaşandı diyebilirim. Bu talebe diğer petrodolar ülkelerinin destek verdiğini görmek aslında Plastik Anlaşması toplantılarında da zuhur eden “benzer düşünen ülkeler” grubunun nasıl oluştuğunu anlamamıza yardımcı oldu.

Suudilerin bu talebine, kimyasal geri dönüşümün atıkların değerlendirilmesinde hala prematüre bir yöntem olduğu ve hala birçok belirsizlik taşıdığına dayanarak Afrika Grubu ve Pasifik Ada Ülkeleri grubu da dahil olmak üzere birçok ülke tarafından karşı görüş bildirildi. Böylelikle kimler kimlerle beraber sorusuna da cevap buldum diyebilirim.

Türkiye’nin temsilci eksikliği büyük bir hayal kırıklığı

Toplantıda Türkiye heyeti olarak sadece iki kişinin bulunması, onlardan da birisinin zaten Cenevre’de yaşayan daimi temsilci olduğunu görmek benim için büyük bir hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Tek bir kişiyle bu kadar kapsamlı bir anlaşmayı takip etmek konuyu hiç ama hiç önemsememekle eş anlamlı.

Öyle ki dünyanın en çok çöp gönderilen ilk üç ülkesinden birisiniz ve gelen çöplerin içeriğinin çoğunluğunun sorunlu olmasına rağmen bununla ilgili bir toplantıya oldukça düşük profille katılıyorsunuz. Gerçekten büyük bir hayal kırıklığı!

Öyle ki benim de düzenleyicilerinden olduğum iki yan etkinliğe davet ettiğimiz halde ve konu Türkiye’yi doğrudan ilgilendirmesine rağmen Türkiye heyetinin katılmaması tercih edilen düşük profilin bir yansımasıydı diyebilirim.

Basel Konvansiyonu’nun yetersizliği ve çözüm önerileri tartışıldı

Toplantı kapsamında üstlendiğimiz iki yan etkinliğin birinde, Basel Konvansiyonu’nun yetersizliğini ve plastik düzenlemesinin yürürlüğe girdiği 2021 yılından sonrasında, çöplerin sevkiyatında kayda değer bir azalmayı sağlayamamasını tartıştık ve nelerin yapılması gerektiğini konuşma fırsatı bulduk.

Konuşma esnasında Malezya Çevre Bakanlığı‘ndan katılan yetkili, Malezya’nın denetimler ve kendilerine yapılan bildirimler sonucu kaç konteyner kaçak çöp tespit etiklerine dair bazı rakamlar paylaştı. Rakamlar etkin mücadelenin ve önlemlerin çöp kaçakçılarının önlenmesine önemli bir katkı sağladığını ortaya koyuyordu.

Benzer sayıların Türkiye için ne durumda olduğunu belki asla bilemeyecek ya da öğrenemeyeceğiz. Çünkü bu konuda bakanlığın ve ilgililerin sadece çöp ithalatçıları ile diyalog içinde olup bir bakıma inisiyatifi onlara bırakmış olmaları gibi bir durum söz konusu.

Belki de bu tür tespitlerin üzeri örtülüyor bile olabilir. Neden mi? Sırf çöp endüstrisi zarar görmesin diye. Daha önce bunu gördüğümüz için bu inancımız maalesef baki kalıyor.

Ayrıca Plastik Anlaşması toplantılarına bilim insanları ve konuyu çalışanları değil plastik sektörünün lobi vakıflarından birinin başkanını delegasyon heyeti üyesi olarak götürme yaklaşımı, plastik ve çöpler konusunda Türkiye’nin pek de iyi bir karne sergilememesinin nedeni olarak sayılabilir.

Sömürgeci bir pratik olarak plastik çöp ticareti

Diğer yan etkinlikte ise yeni yayınlanan kitabımız üzerinden plastik çöp ticaretinin nasıl sömürgeci bir pratik olduğunu konuştuk. Bu kapsamda hem sahadan gözlemleri hem de plastik çöpün neden bir emtia muamelesi göremeyeceğini konuştuk. Ne yazık ki bu etkinliğe de Türkiye delegasyonu katılım sağlamadı.

Toplantı kapsamında AB delegasyonu tarafından düzenlenen bir yan etkinlik de vardı. Bu etkinlikte AB’nin yeni çöp sevkiyatı düzenlemesinin detaylarını dinleme fırsatı bulduk. Anlaşılan o ki AB bu işi çözme konusunda önemli bir irade sergiliyor ve işleyişi de kotarabilirlerse küresel çöp sevkiyatı meselesinin uzun vadede daha az sorun olmasını sağlayabilirler.

Ancak dediğimiz gibi, kâğıt üstünde var olan anlaşma metinlerinin realitede pek de karşılık bulamaması gibi bir gerçekliğimiz de yok değil. Bakalım zaman bize neyi gösterecek.

Atık yönetimi için alınacak çok yol var

Sonuç olarak Basel Konvansiyonu OEWG-14 toplantısı, çöp ve bunların küresel dolaşımı konularında alınacak daha çok yolumuz olduğunu bize gösterdi.

Çünkü konvansiyon henüz tekstil atıkları, mikroplastikler ve diğer kimyasallar konusunda net bir duruşa sahip değil. Bunların bir kısmı henüz anlaşma metninde bile yer almıyor. Bunun için daha fazla toplantıya ve tartışmaya ihtiyaç olduğu açık. Özellikle geri dönüşüm denilen şeyin bir çözüm değil aslında birçok sorunun da kaynağı olduğu birçok ülke tarafından kabul edilmiş vaziyette.

Kendisinden rant elde eden sermaye dışındaki çoğunluk, geri dönüşümün kimyasal bir kokteyl yaratmaktan başka bir işe yaramayan bir süreç olduğu noktasında hem fikir. Dolayısıyla bu da geri dönüşümü atık yönetiminin merkezinden çıkarmamız gerektiği gerçeğinin uygulanması konusunda bizi daha da zorluyor.

Ancak bunun ne zaman olacağını zaman gösterecek. Bunun da belirleyicisi tabii ki bilimsel gerçekler ve liyakatli heyetler olacak.

More in Dünya

You may also like

Comments

Comments are closed.