Referanduma on beş gün kala, başbakan söylemini milliyetçileştiriyor. Bunu ya MHP tabanından almayı umduğu %5-6’lık oy uğruna yapıyor, ya da başbakan ciddi şekilde kontrolünü kaybediyor.
Kemal Kılıçdaroğluna sesleniyor başbakan:
“”Biz %65 çoğunluğumuzla orada (TBMM’yi kastediyor) size su bile içertmeyiz.” diyor.
Pekii, ne demeye getiriyor?
“Bizim %65’lik çoğunluğumuz var. Sizin aldığınız %21’lik oyun hiçbir değeri yok.”
Bu sözler, başbakanın anayasa değişikliğine gerekçe olarak göstrdiği demokratikleşme sürecine hiç de uymuyor.
Kalıcı barışı sağlayabilmek için tabanıyla ters düşme pahasına genel af isteme cesaretini gösteren Kemal kılıçdaroğlu karşısında başbakan korkuya kapılıyor ve “Nereden aldın sen bu yetkiyi?” diye kızıyor.
Ben de başbakana soruyorum. Pekii sen, Türkiye’deki yanlış seçim sistemi sayesinde haksız olarak elde ettiğin çoğunluğu, hangi yetkiyle azınlığın üzerinde baskı oluşturmak için kullanmaya çalışıyorsun? “Size su bile içermeyiz.” demek ne demek?
Meşhur 367 krizinde başbakan haklı olarak “Bu azınlığın çoğunluğa tahakkümüdür. Oysa demokrasilerde azınlık çoğunluğun kararlarına saygı duyar, azınlığın hakları da korunur.” diyordu. Başbakanı o zamanki hakkaniyetli duruştan bugünki haksız duruma getiren şey ne?
Kemal Kılıçdaroğlu’ndan sonra bu kez MHP tabanına “Partinizin kimlerle hareket ettiğini görüyor musunuz?” diye seslendiğine bakılırsa, başbakan bu söylemiyle referandumda MHP tabanından oy koparmaya çalışıyor. Ancak, başbakanın, alacağı oy uğruna koca bir ülkenin önündeki barış şansını yok etmeye hakkı yok.
Erdoğan’ın, CHP gibi bir parti bile barış için bu kadar ılımlıyken bu fırsatı kazanca dönüştürecek adımları cesaretle atması gerekiyor. Yoksa, hem AKP hem Türkiye kaybeder.
