Köşe YazılarıManşetYazarlar

Avrupalı Yeşiller için sınav zamanı

0

Brezilya Donanması‘nın çürüğe çıkarttığı Fransız yapımı, 62 yıllık Sao Paulo uçak gemisi Rio Limanı’ndan Aliağa’ya uzanan yolculuğunun Güney Atlantik Okyanusu’ndaki bölümünün büyük bir kısmını tamamladı. Greenpeace örgütünün uluslararası sulardaki gemi trafiği ile ilgili web sitelerinden sağladığı bilgiye göre, gemi okyanusun Afrika sahillerine yakın bölümünde ve gemiyi çeken Alp Center römorkörünün hızı saatte 8.3 knota çıkmış. Muhtemelen birkaç güne kadar yasa dışı yolculuğunun en kritik noktasına, Cebelitarık Boğazı’na ulaşacak. Geminin Cebelitarık’ın yönetiminden sorumlu İngiltere de dahil olmak üzere güzergahı üzerindeki hiçbir ülkeden resmi geçiş izni almadığı biliniyor. Aliağa’ya hesaplanan tahmini varış tarihi ise 6 Eylül olarak ortaya çıkıyor.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) 10 Ağustos tarihinde Avrupalı hekim örgütlerine gönderdiği mektupta “hükümetlerini uluslararası sözleşmelere uygun önlemi almaya ve Sao Paulo uçak gemisinin ülkeleri üzerinden geçişine izin vermemesi konusunda uyarmalarını” istemişti. TTB yazdığı mektupta “…geminin sökülmek üzere Brezilya’dan Aliağa-Türkiye’ye gönderilmesinin Basel Sözleşmesi ile uygun olmadığını’ vurgulayarak, ‘bunun Basel Sözleşmesi’nin 9. maddesine göre yasadışı trafik anlamına geldiğini’ belirtmişti.

Hekim örgütleri de sessiz

Sao Paulo uçak gemisinin Cebelitarık Boğazı’na, sonrasında Akdeniz’e ve Aliağa’ya doğru Basel Sözleşmesi’nin yanı sıra Brezilya Yüksek Mahkemesi’nin Rio Limanı’na bağlanma kararlarına aykırı olarak sürdürdüğü yolcuğu için Avrupalı hekim örgütlerinden TTB’nin mektubuna henüz bir yanıt gelmedi.

Şu ana kadar sesi çıkmayan sadece Avrupalı hekim örgütleri değil, Avrupalı Yeşillerin de konu ile ilgili herhangi bir açıklamasını duymadım, okumadım. Oysa Sao Paulo uçak gemisi 1957-60 yıllarında Fransa’da üretilip, 2000’li yıllara kadar Fransız Donanması’nda hizmet vermişti. Üstelik bu süre içinde Pasifik Okyanusu’nda 201 defa nükleer denemelere de katılmıştı. 2000’li yılların başında Brezilya’ya satılan geminin ikizi Clemenceau, Fransa tarafından ücret ödenerek İngiltere’de kapalı bir havuzda söktürülmüş ve Greenpeace raporlarına göre gemiden 760 ton asbest çıkmıştı. Şimdi Aliağa’ya doğru çekilen atık geminin üzerindeki tek tehlikeli atık asbestte değil. Gemi petrol atıkları, yanmış motor yağı, poliklorlubifenil (PCB), ağır metaller ve TBT (organokalay) bileşikleri ile dolu… Böyle bir geminin Akdeniz’de baştankara yapılarak, tamamen açık ortamda oksijen kaynaklarıyla kesilmesine Avrupalı Yeşiller de sessiz… Geminin Fransız yapımı olmasına ve 62 yıllık yaşam süresinin 50 yıla yakınını Fransa’da geçirmesine rağmen sesini çıkartmıyor; Avrupalı Yeşiller… Üstelik gemiyi Akdeniz’e doğru çeken Alp Center isimli römorkör da Hollanda bandıralı…

Çevrebiliminde ‘gömmek’ diye bir arıtma yok

Emekli akademisyen, çevrebilimci Dr. Küçükgül, 19 Ağustos’ta ‘Gündeme Bakış’ web sitesi ile yaptığı söyleşide, gemide tonlarca zararlı, kanserojen madde bulunduğunu belirterek, şunları diyor:

Öncelikli olarak yanıtlanması gereken soru; Türkiye’de gemi söküm işinin neden yapıldığı… Çevremize bakıyorum, hiçbir ülkede, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde, Amerika‘da hatta Afrika‘da bile bir başka ülkenin gemisini sökmek diye bir derdi yok. Bu gemiler üretim amaçlarına göre çok sayıda ve miktarda tehlikeli zararlı kimyasal atıkları barındırır. Biz neden gemi söküyoruz diye bir düşünelim. Bize bu işin karı nedir? Bu gemi ya da herhangi bir gemi söküldüğünde ortaya çıkan atıkları arıtabiliyor muyuz? Öncelikli olarak asbest soruluyor; o yüzden ondan başlayalım; asbest arıtılmıyor, en ideal koşullarda dahi asbesti eğer çevreye saçmadan, başka yere bulaştırmadan gemiden alabilirseniz, onu ambalajlayıp götürüp toprağa gömüyorsunuz. Gömmek bir arıtma yöntemi mi, hayır! Milyonlarca ton asbest çıkardınız ve her yere gömdünüz, bundan kim etkilenecek? Şu anda gözden uzaklaştırıyorsunuz ama gelecek kuşakların hakkını gasp ediyorsunuz. Dolayısıyla çevre biliminde gömmek diye bir arıtma yoktur. Bu ahlak dışıdır. Gemideki tehlikeli madde miktarı dediğiniz zaman; asbest bunun yüzde 20’sini geçmez’ diyor. Uzun söyleşisinde gemideki diğer tehlikeli atıkları ve yarattıkları tehlikeleri de açıklayan Küçükgül, ‘Dünyada gemi sökümü Bangladeş, Pakistan, Hindistan gibi ülkeler yapıyor. Bunun dışında yapan yok, çünkü zararlı. Gemiden kim yararlandıysa o alsın söksün gemisini.’ 

Dünya denizlerinde binlerce gemi dolaşıyor. Bu gemiler ekonomik ömürlerini tamamladıklarında sökümlerinin ait olduğu, hizmet ettiği ülkeler tarafından yapılması her şeyden öte ahlaki bir zorunluluk. Hiçbir ülkenin kendi atıklarını göndererek başka bir ülkenin insanlarının, canlılarının yaşamını olumsuz etkilemeye hakkı yok. Avrupalı Yeşiller bu konuda ne düşünüyorlar acaba?

Hani dünya ortak evimizdi? Yoksa Türkiye onlar için başka bir ev mi?

 

 

 

You may also like

Comments

Comments are closed.