Ekonomiİklim ve EnerjiManşet

Avrupa ‘sürdürülebilir’ statüsünün ardından nükleeri ‘yeşil tahvil’e dahil ediyor

0

Avrupa Parlamentosu’nun, Avrupa Birliği Komisyonu’nun isteği üzerine doğal gaz ve nükleer enerjiyi, vetolara ve iklim aktivistlerinin tüm itirazlarına rağmen “sürdürülebilir” olarak sınıflandırması sonrası Avrupa nükleer için “yeşil tahvil”e hazırlanmaya başladı.

Nükleere verilen “sürdürülebilir” statüsü, Avrupa’da ilk kez bu enerji türüne  yeşil tahvil piyasası tarafından finansman sağlanmasının yolunu açtı.

‣ AP komiteleri, ‘AB taksonomisi’ndeki gaz ve nükleeri veto etti

Kömürden çıkan EDF, nükleeri ‘yeşil finansman’ portföyünde tutuyor

2017’de iklim değişikliği kaygılarıyla kömür ticaretinden çıktığını açıklayan, Fransa’nın enerji şirketi Electricite de France SA (EDF), yeşil finansman çerçevesini nükleeri içerecek şekilde güncelledi.

Çevresel tahvil anlaşmalarının ilk 10 düzenleyicisinden biri olan NatWest Markets Plc‘ye göre, bir dizi başka şirket de yatırımcılarla bu konuda görüşmeler yapıyor.

Nükleer yatırımlar konusunda yatırımcılar ise ikiye ayrılmış durumda. Bir yandan boykotlar devam ederken bir yandan yatırımlara sıcak bakılıyor.

‣ AB Parlamentosu’nda itirazlar yetmedi: Doğal gaz ve nükleer ‘sürdürülebilir’ olarak sınıflandırıldı

‘Bir yıl içinde nükleer projeleri finanse eden bir Avrupa yeşil tahvili görebiliriz’

Bloomberg’in aktardığına göre; EDF de nükleeri finanse eden ve etmeyen ‘yeşil tahviller’ arasında ayrım yapacağını ve yatırımcılar arasındaki bölünmeyi karşılamak için etkin bir şekilde iki sınıf borç yaratacağını bildiriyor.

Kurumsal iklim ile çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG, yeşil finansman) sermaye piyasaları başkanı Arthur Krebbers, “Muhtemelen önümüzdeki 12 ay içinde nükleer projeleri finanse eden bir Avrupa yeşil tahvilinin yanı sıra nükleerin finanse edilen enerji kaynaklarından biri olduğu “yeşil tahviller” göreceğiz” diyor.

‣ Almanya’dan sonra Fransa: Kapatılan kömürlü santral ‘enerji krizi’ gerekçesiyle yeniden açılacak

Finansmana karşı nükleer atık, silah ve radyasyon tehlikeleri

Düzenleyiciler daha sıkı standartlar uygulamaya çalışırken, yeşil finansman aşırı sağ, hoşnutsuz şirket yöneticileri ve hatta sektördekiler için bir kum torbası haline gelmiş durumda. Bu nedenle de bu yıl yeşil tahviller muadillerinin gerisinde kaldı.

Nükleer enerjinin “yeşil bir statü” olarak kabul edilmesi, silah sanayi, nükleer atıklar, radyasyon risklerini bertaraf etmiyor. Çernobil’den Fukushima’ya kadar uzanan tarihi nükleer felaketler de söz konusu statüyü tartışmalı kılıyor.

Nükleer, EDF’nin AB Taksonomisi’ne uygun harcamalarının büyük bir kaynağını oluşturuyor.

EDF ise nükleer enerjiyi finanse eden “yeşil tahvil” gelirlerinin ayrı bir portföyde yönetileceğini belirtiyor. EDF’den bir yetkili şunları söylüyor:

“İç politikaları nedeniyle nükleere yatırım yapmaya hazır olmayan bazı yatırımcıları dikkate alıyoruz. İsterlerse her zaman yalnızca ‘klasik’ yeşil tahvillere – örneğin yenilenebilir ve hidro projelere yatırım yapmak gibi – yatırım yapma seçeneğine sahip olacaklar.”

İngiliz bankasının anketi: Yatırımcıların yüzde 60’ı olumlu bakıyor

Öte yandan İngiliz bankası Barclays Plc tarafından yapılan bir ankete katılan yatırımcıların yaklaşık yüzde 60’ı, nükleer üretimini finanse eden “yeşil tahvil” satın almaya istekli olacağını söylüyor.

Nükleer yatırımı destekleyen tahviller konusunda sessiz kalan Avrupalı bazı katılımcılar da Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinin ardından Avrupa’da bir enerji krizi yaşanacağı korkusuyla söz konusu tahvillere olumlu bakmaya başladı.

Newton Investment Management‘ın Londra merkezli fon yöneticisi Scott Freedman, nükleer atık, güvenlik ve maliyet gibi sıkıntıların farkında olduklarını belirterek net sıfırı sağlamak için tüm fırsatları araştırmaya hevesli olduklarını aktarıyor. Ancak Freedman yine de nükleere ihtiyatlı bir şekilde olumlu baktıklarını ifade ediyor.

Dünya krizin içindeyken… İklim krizi ve biyoçeşitlilik kaybı

Nükleer silahlara ve santrallere karşı onlarca yıldır protestolar yapılıyor. Fakat aynı zamanda nükleere karşı bakış açısı bölgeden bölgeye farklılık gösteriyor.

Yatırım bankası Natixis SA tarafından geçen ay sonuçları açıklanan bir ankette, Almanya, Avusturya ve İsviçre‘den yatırımcıların, bu ülkeler tarihsel olarak nükleer enerjisine karşı oldukları için sektörü finanse etme olasılığının özellikle düşük olduğunu gösteriyor.

Öte yandan fon yöneticisi Bryn Jones, “Nükleer gücün düşük karbonlu bir elektrik kaynağı sunduğunu inkar etmiyoruz. Ancak dünyamızın karşı karşıya olduğu tek kriz iklim krizi değil; biyoçeşitlilik kaybı diğer bir kritik ve genellikle gözden kaçan risktir. Çevre üzerinde olumsuz bir etkisi olmayacağını garanti edemezken nükleer santralleri işletme ve atıkları uzun süre depolama fikrine ikna olmadık” diyor.

AB Taksonomisi nedir?

AB Taksonomisi esasen, yatırım yapılabilecek çevresel açıdan sürdürülebilir ekonomik faaliyetlerin bir listesini oluşturan; özel ve kamu yatırımcılarının iklim bilincine sahip yatırımlar hakkında bilinçli seçimler yapmasına yardımcı olmayı hedefleyen bir katalogdur.

Avrupa Yeşil Mutabakatı‘nın temel aracı olan  taksonomi (sınıflandırma), çevresel açıdan sürdürülebilir ekonomik faaliyetleri belirleyen bir sınıflandırma sistemi oluşturuyor.

Bunun temel amacı, yeşil aklamayı önlemek ve yatırımcıların çevre ve iklim hedeflerimiz doğrultusunda ekonomik faaliyetleri belirlemelerine yardımcı olmak. Bu anlamda etkisinin Avrupa sınırlarının da dışına çıkması bekleniyor.

Başka bir deyişle, Taksonomi, neyin “yeşil” olarak kabul edilebileceğini ve neyin olamayacağını açıklayan bir mekanizma.

Bu kapsamda faaliyetlerin altı çevresel hedefe yönelik etkisi performans kriterlerine dayandırılarak değerlendiriliyor: İklim değişikliğini hafifletme; iklim değişikliğine uyum; su ve deniz kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı ve korunması; döngüsel ekonomiye geçiş, suyu koruma ve geri dönüşüm; kirliliğin önlenmesi ve kontrolü.

Taksonomide halihazırda yeşil olarak etiketlenen sektörler arasında güneş enerjisi, jeotermal, hidrojen, rüzgar enerjisi, hidroelektrik ve biyoenerji yer alıyor.

Komisyon bunların ardından AB’yi kömürden uzaklaştırmak ve 2050 yılına kadar iklim nötrlüğünü sağlamak gerekçesiyle, ‘geçici bir köprü olarak kullanılabileceğini’ öne sürerek gaz ve nükleeri de listeye eklemeyi önermişti.

More in Ekonomi

You may also like

Comments

Comments are closed.