Dış KöşeUncategorized

Atlas Okyanusu’ndan Türkiye’deki kuraklık: Atmosferde olanlar (1) – Hülya Çeşmeci

0

Kuraklık ile ilgili yine düşündürücü rakam ve analizleri konuştuğumuz, yağmur duasına çıkan çiftçileri okuduğumuz şu günlerde hikayenin aslının buradan çok uzaklarda başladığını öğreniyoruz. Hülya Çeşmeci, merak edenler için sadeleştirilmiş 2012-2014 kuraklığını yazdı. İlk olarak yeryuzuylediyaloglar.wordpress.com ‘da yayınlayan yazıyı iki bölüm halinde sizlerle paylaşıyoruz. 

 

Malum memleketçe kurak dönemlerden geçiyoruz. Herkesin kafası karışık neler oluyor diye merak edenler için sadeleştirilmiş 2012-2014 kuraklığı buyurunuz.Hülya Çeşmeci

“Kuraklık yurdun büyük kısmını etkisi altına aldı”, “Nehirler kurudu mahsul tehlikede”, “İstanbul’un 15 günlük suyu kaldı”, “Kuraklık resmileşti” yakın dönem kuraklık haberlerine biraz göz attıysanız başlıklar size tanıdık gelecek. Oysa başlıklar 1950 ile 2007 yılları gazete arşivlerinden. 1950-1951, 1973-74, 1988-89, 1994-96 ve 2000-01, 2006-2008 yılları da Türkiye tarihine aşırı kurak dönemler olarak düştü. 2012’de başlayan ve 2014’te devam eden kuraklığın geçmişle önemli bir ortak yanı var hem de kilometrelerce öteden Atlas Okyanus’undan.

Peki, Atlas Okyanusu’nun Türkiye kuraklığa etkisi ne?

Kutuplarla ekvator arasında bir orta enlem ülkesi olan Türkiye bu özel konumu ile küresel atmosfer dolaşımından yıl boyunca farklı basınç ve salınım sistemlerinin etkisi altına girerek etkilenir. Türkiye çevresi için yapılan bilimsel çalışmalar Türkiye için kurak koşullara işaret eden basınç desenlerini antisiklonlar (yüksek basınç), nemli dönemleri ise siklonlar (alçak basınç) ile ilişkilendirir.[1]

Tüm bu sistemler Türkiye’ nin iklimini belirlerken aynı zamanda ekosistemlerden, günlük yaşantımıza kadar yaşamın her alanını şekillendirir.

Son dönemlerde, “Nerede bu yağmur, kar?”, “Ocak ayı ortasında bu güneş de neyin nesi?” serzenişleriyle kulaklıklarını çınlattığımız hava durumlarının nedeni Atlas Okyanusu üzerine yerleşen iki basınç sisteminin yani Kuzey Atlantik Salınımı’nın (North Atlantic Ossilacition, NAO) ta kendisi.

Kuzey Atlantik Salınım Sistemi

Malum ortaokuldan beri öğrendiğimiz temel bilgilerden biri güneş ışınlarının ekvatora dik, kutuplara eğik açıyla geldiğidir. Bu durum dünya üzerindeki ısı enerjisinin eşit dağılmamasına neden olur ve kutup bölgelerini daimi yüksek basınç alanlarına (soğuk hava büzüşür ve ağırlaşır), Ekvator ve çevresini de daimi alçak basınç alanları haline getirir (ısınan hava yükselir ve hafifler). Bu ikisine tepki olarak, ekvatorun (tropikler) alt enlemlerinde ve aşağı kutup enlemlerinde (yani kuzey yarımkürede sırasıyla Azor Adaları ve İzlanda civarında) birer yarı-kalıcı basınç alanı oluşur. Genelde, Azor civarında bir yüksek basınç, İzlanda civarında ise bir alçak basınç vardır.

Bu iki basınç alanının kuvvetlenmesi (pozitif) ya da zayıflaması (negatif) periyodik olarak gözlemlenir ve Kuzey Atlantik Salınımı (NAO) olarak isimlendirir. Hesaplanan bir indisle de hareketleri takip edilir, buna ise NAO indisi adı verilir. NAO indisi İzlanda ve Azor bölgeleri arasındaki basınç farkının normalize edilmiş halidir. Yani İzlanda ve Azor’daki basınç değerleri uzun yıllar ortalamasına yakınsa, ikisinin arasındaki basınç farkı da uzun yıllar ortalamasına yakın olacaktır. Bu durumda NAO indeksi sıfır civarında olur. Eğer iki basınç alanı da normalden güçlüyse, yani İzlanda alçak basınçı daha alçak, Azor yüksek basınçı da daha yüksekse, NAO indeksi pozitif olur. Tam tersi durumda, mesela İzlanda’nın yerinde yeller esiyorsa, İzlanda gitmiş de yerine bir yüksek basınç gelmişse, Azor adalarının orada da siklonlar (alçak basınçlar) cirit atıyorsa, indeks negatiftir.[2]

Şimdi buraya bir kutu açalım ve Türkiye’nin yağışlılığı hakkında küçük bir not düşelim. Türkiye bir orta enlem ülkesi olduğu için doğası gereği kutuplardan güneye doğru ilerlemek isteyen soğuk hava ile güneyden kuzeye gitmek isteyen sıcak havanın karşılaşma zonunda yer alır. Bu zona polar cephe denir ve iki farklı hava kütlesinin karşılaşmanı alanıdır. Bu zon daimidir ve Türkiye için Akdeniz üzerinden gelen  nemli hava demektir.

NAO’nun negatif olduğu dönemlerde polar cephe Türkiye üzerine kadar iner ve Türkiye ve çevresinde yağışlar artış eğilimi gösterir, NAO’nun pozitif dönemlerinde kuzeydeki İzlanda alçak basıncının merkez basınç değeri uzun süreli ortalamaya göre daha yüksek olur ve polar cephe kuzeye kayar ve Türkiye üzerine yerleşen yüksek basınç nedeniyle Türkiye normalden kurak bir döneme girer.

Görmeden aklımda kalmıyor görselleştir diyenler için manzara şöyle (Şekil 1)

Şekil 1: Kuzey Atlantik Salınımı’nın pozitif ve negatif dönemleri

Şekil 1: Kuzey Atlantik Salınımı’nın pozitif ve negatif dönemleri[3]

İşte bize en son yağışı ne zaman gördüğümüzü unutturan olay tam da bu. 2013’ün neredeyse yarısından itibaren Kuzey Yarımküre NOA’nun pozitif etkisinin altına girdi (Şekil 2).

Şekil 2: 2000’den günümüze Kuzey Atlantik Salınım Endeksi (pozitif dönemler kırmızı, negatif dönemler mavi)

Şekil 2: 2000’den günümüze Kuzey Atlantik Salınım Endeksi (pozitif dönemler kırmızı, negatif dönemler mavi)[4]

Yani uzun zamandır Türkiye ve çevresine yağış getirmesi beklenen orta enlem ve Akdeniz cephesel siklonları Türkiye’nin çok kuzeyinde. Bu nedenle beklediğimiz yağışlar bir türlü gelmiyor.

Yarın 2. Bölüm: Türkiye’de kuraklığın etkileri ve iklim değişikliğinin kuraklığa etkisi

Kaynaklar

[1] http://www.mgm.gov.tr/FILES/iklim/mug_yagis_tr.pdf

[2] http://havadelisi.com/2011/01/05/ao-ve-nao-nedir-ne-degildir/

[3] [1] http://www.nc-climate.ncsu.edu/edu/k12/.NAO

[4] http://www1.ncdc.noaa.gov/pub/data/cmb/teleconnections/nao-5-pg.gif

 

Hülya Çeşmeci

Bu yazının tamamı ilk olarak yeryuzuylediyaloglar.wordpress.com da yayınlanmıştır.

More in Dış Köşe

You may also like

Comments

Comments are closed.