Asya’nın gıda ve tarım endüstrisi, gelecek 10 yılda sürdürülebilir boyutta büyümek ve kendini besleyebileceği noktaya ulaşmak için 800 milyar dolar (yaklaşık 4,5 trilyon TL) değerinde ilave yatırımlara ihtiyaç duyacak.
Hazırlanan yeni bir rapor nüfus artışı, değişen tüketici ihtiyaçları ve iklim değişikliği konularının kıtayı bekleyen güçlükler arasında yer aldığını gösteriyor.
PwC ve Rabobank’ın yanı sıra Singapur’un devlet yatırım şirketi Temasek’in elde ettiği veriler, bölgede şehirleşme oranının hızla arttığını ve 2030 itibarıyla Asya’da toplam nüfusa 250 bin kişinin daha eklenmesinin beklendiğini ortaya koyuyor. Bu da kıtada Endonezya nüfusu kadar bir artış yaşanacağı anlamına geliyor.
‘Uzun tedarik zincirine bağlı ithalat sorun’
Amerikan haber sitesi Bloomberg’in haberine göre öngörülen yatırımların çoğu, yani yaklaşık 500 milyar doları (yaklaşık 2 trilyon 850 milyar TL) sürdürülebilirlik, güvenlik, sağlık ve refah gibi temel ihtiyaçlara harcanabilir. Geriye kalan 250 milyar dolarsa nüfus artışıyla birlikte yükselecek gıda gereksinimini karşılamada kullanılabilir.
Rapora göre Asya kıtası, Amerika, Avrupa ve Afrika’dan uzun tedarik zincirlerinden akan ithalata bel bağladığı için kendisini yeterince besleyemiyor ve gelecek 10 yılda gıdaya yapılacak harcamaların iki kattan fazla artması bekleniyor.
Nüfus arttıkça gıda güvenliği, arz, doğal kaynakların tüketilmesi, toprak ve suyun kullanılabilirliği konularının çok daha önemli hale gelmesi öngörülüyor.
Temasek Tarım Endüstrisi Genel Müdürü Anuj Maheshwari, “Bölgenin gıda güvenliğini sağlamak ve sürdürmek için Asya’daki tüm gıda tedarik zincirinde köklü değişiklik yapılması gerekiyor. Yeni girişimciler, işletmeler ve hükümetlerin yenilikçi çözümler üretmek adına birlikte çalışmasına dair muazzam fırsatlar görüyoruz” dedi.
PR Newswire sitesinin değerlendirmelerine yer verdiği PwC’den Richard Skinner ise Asya’nın “bir yol ayrımıyla karşı karşıya” olduğunu belirtti.
Bir yandan mevcut yatırım eksikliğinin yanı sıra gıda ve tarım ürünleri tedarik zincirinde teknolojinin yavaş gelişiminin kıtayı geride bırakıp başkalarına bağımlı hale getirdiğini vurgulayan Skinner, buna rağmen teknoloji alanında yenilikçiliğin ön saflarında yer alarak, sanayiyi dönüştürerek ve elde edilen faydaları tüketiciye ulaştırarak bu sürecin tersine çevrilebileceğini ifade etti.