Tuğba Alaybeyoğlu, Anneler Günü için hem çocuklar hem de büyüklere oyun oynamanın önemini anlatan “Annemin Çocukluğu Nerede?” kitabını yazdı.
***
Tek çocuklu ailelerin sayısı giderek artıyor. Evde akranı olmayan çocuk, açığı dışarıda da kapatamıyor çünkü sokaklar bizim çocukluğumuzda olduğu kadar güvenli değil. Küçülen aile yapısı içinde, kardeşi olmayan, sokakta yaşıtlarıyla enerjisini atamayan çocuk, anne babasının oyun arkadaşı olmasını bekliyor ancak işler her zaman umduğu gibi gitmeyebiliyor. Anne ya da baba gerçekten oynamak yerine, oynarmış gibi yapabiliyor. Gazetenin ardından dinlermiş gibi gözükebiliyor, bir gözü akıllı telefonun ekranına kayabiliyor, bir an evvel oyunu bitirme telaşına kapılabiliyor. Oysa oynamak ciddi bir iştir, ne aceleye gelir ne de ertelenebilir. Altı yaşındaki kızımın dediği gibi “Eğer bir çocuk iki saat boyunca oyun oynamazsa ölebilir.”
Dilge Güney, Mart ayında Yakın Kitabevi tarafından yayımlanan Annemin Çocukluğu Nerede? adlı kitabında bizlere tam da bu noktadan sesleniyor.
Kitabın anlatıcısı Ze, yedi buçuk yaşında, ikinci sınıfa giden bir kız çocuğu. Renklerden kırmızıyı, hayvanlardan zürafayı seviyor. Yumurtaya bayılmıyor ama annesi eğer yumurtanı yersen, kahvaltıdan sonra hep beraber oyun oynarız dediği için annesinin sözünü ikiletmiyor, gözlerini yumuyor, az sonra oynayacakları oyunun hayalini kuruyor ve bir lokmada yumurtayı yutuyor. Kahvaltı bitince, babası olta takımını seriyor sehpanın üzerine; annesi geceki düğün için kıyafet seçmeye koyuluyor. Ze, onlara verdiği sözü hatırlatınca annesi çay partisinde Kuş Hanım olmayı kabul ediyor ancak Kuş Hanım’ın kafasını çay fincanının içerisine batırıp lıkır lıkır demekle yetiniyor, Zürafa Hanım’ın söylediklerine ise hiç kulak vermiyor. Reelde bir çay içimi kadar süreyi aşmadan, Zürafa Hanım’a çay için teşekkür ediyor, Kuş Hanım’ı oyuncak sepetine fırlatıyor ve gidiyor. Ardından Zürafa Hanım teşhisi koyuyor.
“Annen çocukluğunu kaybetmiş. Böyleleri oyun oynayamaz!”
Oyunsuz bir hayat. Ne de sıkıcı!
Annesini çok seven Ze, onun çocukluğunu aramaya koyuluyor. Zürafa Hanım bu macerada en büyük yardımcısı. Dolaptaki karnaval, labirentteki utangaç kız Jüjü, kilitli odadaki eski kutular, Patenya ormanında çekilen bir fotoğraf… Annesinin çocukluğunu bulmakta kararlı olan Ze, titiz bir dedektif misali her bir ipucunu tek tek değerlendirerek ilerliyor. Ve sonunda aranan bulunuyor.
Annemin Çocukluğu Nerede? günümüz ailelerine eleştirel bir bakış açısı getiriyor. Dilge Güney meseleye çok içeriden bakarak başarılı bir çocuk kahraman yaratıyor. Oyunu, çocukların yaptığı gibi gerçek dünyayla hayal dünyası arasındaki geçişlerde bir köprü gibi kullanıyor. Bu sayede gerçek ve gerçeküstü geçişler son derece başarılı ve akışkan hâle geliyor. Gerçeküstünün imkânlarından sonuna kadar faydalanıyor ve bize keyifli bir dünya sunuyor.
Annemin Çocukluğu Nerede?
Yazan Dilge Güney
Resimleyen Berna Erözkan Akan
Yaş grubu +6
Yakın Kitabevi
56 sayfa karton kapak
Tuğba Alaybeyoğlu