Hafta SonuManşet

Amcam Hakan Yurdakuler

0

Hiç tanımadan çok sevdiğim birini anlatacağım size.
Onu babamın kardeşi ‘Hakan’ olarak bildim. Evde konusu açıldığında annemle babamın gözlerinin dolmasına sebep olurdu, konu hep kısa kesilirdi, babam biraz hüzünlense şefkati arkasından gösterirdik, yüzleşilecek konu değildi bu bizim evde. Sabahattin Ali’nin kaleminden, Edip Akbayram’ın sesinden çıkma ‘Aldırma Gönül’ bizim evde, ağlatan şarkıydı.

Şubat tatillerini Ankara’da babaannemle dedemin evinde geçirirdik. O 15 günü iple çeker, babaanne ve dede kucağında bolca şımarır, ilk gün açtığım şeker paketini ikinci haftanın sonuna kadar yetiştirebilmeyi hayal eder, hep de bitirirdim ilk günlerden. Yılın en tatlı dönemiydi belki benim için ama eve sinmiş kasveti de bir o kadar fazla hissederdim. Hakan, şöminenin üstündeki kocaman çerçevenin içinden bize bakardı.

15

Onun olduğunu düşündüğüm ufak bir odada, tek kişilik yatakta ayaklı uçlu yatardık ablamla. Kurcalamaktan zevk aldığım bir fotoğraf makinası ve yüzü gözü kir içinde, harap olmuş bir oyuncak ayısı vardı. Balkonunda ekmek kırıntıları ve kumrular eksik olmazdı ama odada ağır mı ağır bir hava vardı. Ve odanın duvarında 70’li yıllardan itibaren siyasi sebeplerle öldürülen gençlerin fotoğrafları.

Hakan da o gençlerden biriydi. 23 yaşındayken vurularak öldürüldü. Ben amcamdan 13 yaş büyüğüm artık.

Hakan’ı yıllardır kendi imkanlarımla tanıma çabam, aynı zamanda tanıtma isteğine de dönüştü. Onu bir belgeselle anlatmaya karar verdim. Kararı 2006 yılında alıp, 2014’te Gezi olaylarının da kanımı kaynatmasıyla çekimlere ancak başladım. Bu zaman zarfında arkadaşlarıyla, akrabalarımızla, nişanlısıyla derinlemesine görüşmeler yaptıkça Hakan, bir isim olmaktan çıkıp ete kemiğe büründü, ‘amcam’a dönüştü.

Amcamın geride bıraktığı bir de günlüğü vardı. Günlüğü görüşmelerle eşzamanlı okumak hem kafamdaki soruların şekillenmesini sağladı, hem de daha yeni yeni amcam olmuş bu kişi bir de dostum, ağabeyim, yoldaşım, sevgilim, kardeşim oldu. Bu yüzden onu tanımadan tanıyor gibiyim.

Dün amcamın ölümünün 40. yılı sebebiyle, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Derneği‘nin her yıl üstlendiği anma törenindeydim. Her zaman okuldaki konuşmalarla başlayan gün, bu sene okula yapılan saldırılar nedeniyle asayişin berkemal olmamasından dolayı, Karşıyaka Mezarlığı’nda başladı ve Mülkiyeliler Birliği Lokali’nde devam etti. Bakınca hiç bir şey değişmemiş gibi. O gün de polis ve faşist saldırıları vardı, bugün de var. Ama bir yandan, geri dönüşü yokmuş gibi gözüken bir toplumsal farkındalık da oluşmakta. Dibe batmadan su yüzüne çıkılmıyor. Ölümler yine olacak, ama kayıplarımızı böyle yaşattıkça, umut da olacak. Hayatın tanımı bu bence zaten.

16

Fotoğraflar, sırayla: Hakan Yurdakuler, Eşari Oran, Burhan Barın (Foto: Mehmet Özer)

Eşari Oran ve Burhan Barın, SBF’ye yapılan baskını ve amcamın öldürülmesini protesto amaçlı Hacettepe’de yapılan yürüyüş sırasında aynı gün öldürüldü.

Bu buluşmaların en güzel tarafı, öldürülen tüm SBF’li gençlerin, hatta Türkiye’nin kanlı tarihinde yeri olan tüm isimlerin bir arada anılıyor olması.

Anma için, arkadaşım Baran Atasoy’un yardımıyla hazırladığım kısa filmin de gösterimini yaptık ve böylece Hakan Yurdakuler’i bu sefer politik kimliğinden çok sosyal ve özel kimliğiyle andık.

Özellikle babaannemin, dedemin ve babamın amcamın ölümünden duyduğu acıyı nedense ben omuzlarımda taşıyormuşum gibi hissediyorum yıllardır. Belgeselim karanlık tarihimize bir anahtar deliği açar mı, acılara su mu serper yoksa körükle mi gider bilmem ama benim için bir aile dizimi seansı kadar etkili oldu şimdiden. Amcamın o günleri hala aynı neşe, özlem ve acıyla anan, gözlerinin parıltısı hiç gitmeyen nişanlısı Sibel Fındıkoğlu‘na, bu sene bize eşlik ederek törenin bambaşka bir duygusallıkla gerçekleşmesine katkıda bulunduğu için özel olarak teşekkür ederim.

Amcamla oturup rakı içemesem de, bu belgesel ve anmalara katılmaya başlamam sayesinde oluşan yeni ve pekişen eski dostluklar, yeni bağlar, yeni amcalar en büyük kazancım.

17-Ceylan-Yurdakuler

 

 

Ceylan Yurdakuler

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.