ManşetKadınTürkiye

AKP’ye İstanbul Sözleşmesi’ni feshetmeyi öneren ‘çağ dışı’ rapor ortaya çıktı

0

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasını öneren rapor ortaya çıktı.

İstanbul Sözleşmesine Yönelik Hukuki ve Psikososyal Değerlendirme Raporu” isimli rapor Erdoğan’a Mayıs 2020 tarihinde sunulmuş. Yani, hükümet yetkilileri tarafından İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmaya yönelik verilen sinyallerin hemen öncesinde.

‘Cinsiyetsizleşme hedefleniyor’

Türkiye Düşünce Platformu isimli kuruluş tarafından sunulan 13 sayfalık raporun detaylarını gazeteci Murat Yetkin kendi internet sitesindeki yazısında paylaştı. Yetkin, raporda geçen ibareleri kendi ifadeleriyle birlikte şu şekilde özetliyor:

  • İstanbul Sözleşmesi, toplumsal cinsiyet eşitliği kavramıyla “kadın ve erkek ilişkilerinde sonu cinsiyetsizliğe varan bir ideolojiyi” imzalayan ülkelere dayatıyormuş.
  • Raporun yazarları, “kadınların daha maskülen, erkeklerin ise daha feminen bir davranış şekline kaydığını” zaten gözlemliyormuş. Sözleşme toplumu “cinsiyetsizleştirmeyi” amaçlıyor, cinsiyet algısı tamamen silinmek isteniyormuş.

‘Örf, töre, namus kavramları değersizleştiriliyor’

  • Sözleşmenin, “kadın-erkek eşitliğini sağlamaktan ziyade toplumun din, sosyal ve kültürel kodlarıyla oynamayı hedeflediğine” inanılmaktaymış.
  • Toplumsal cinsiyet kavramıyla aile kurumunun zayıflatılması amaçlanıyormuş. Çünkü mesela aile içi şiddet vakalarında “dağılacak aileyi huzura kavuşturacak” uzlaştırma imkânları reddediliyormuş. Toplumun din, kültür, örf, töre, namus, edep kavramlarının değersizleştirilmesi amaçlanıyormuş.

‘Cinsel sapma hareketini meşrulaştırıyor’

Raporda kadına yönelik şiddete ilişkin yazılanlara da yer veren Yetkin, yazılanları şu şekilde ifade ediyor:

  • Raporun imzacılarına göre, “Töre cinayeti, namus cinayeti gibi kavramsallaştırmalar da”, şimdi sıkı durun, “iyi niyetli olmaktan çok toplumu ayakta tutan değerlerin itibarını azaltmaya” yönelikmiş.
  • Zaten sözleşmede şiddetten söz ediliyor ama neyin şiddet olduğu tanımlanmıyormuş. Rapora imza koyanlar neyin şiddet sayılıp sayılmayacağını merak ediyorlar.
  • Aile içi şiddet yerine ev içi şiddet denmek suretiyle “evlilik veya akrabalık ilişkileri dışında partner, sevgili, farklı cinsel eğilimler de hukuk, koruma alanına dahil ediliyormuş.
  • Sözleşme, “her türlü cinsel sapma hareketini, cinsel yönelim kavramı ile meşrulaştırıyor ve ahlaki ve toplumsal yaptırımlardan muaf” kılıyormuş.

Raporun imzacıları

Murat Yetkin, Düşünce Platformunun Onursal Başkanı Hayrettin Karaman‘ın Diyanet İşleri’nin eski fetvacılarından olduğunu hatırlatarak “2019’a dek Yeni Şafak’ta yazıyordu. TÜRGEV’e zoraki bağışları ‘helal’ saymaktan, rüşvet vermek caizdir demeye kadınların ‘dikkat, algı kanallarındaki farklı psikolojisi’ nedeniyle erkekle eşit şahitlik yeteneğini sorgulamaktan boşanan kadının nafaka almasının caiz bulmamaya dek yol açtığı çok tartışma bulunuyor” dedi.

Raporun imzacıları arasında Cumhurbaşkanının Başdanışmanlarından AKP eski Artvin Milletvekili İsrafil Kışla, MÜSİAD’ın kurucu başkanı Erol Yarar, Emine Şenlikoğlu, Akit yazarları Abdurrahman Dilipak ve Taşkın Koçak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul İmam Hatip Lisesinden hocası Hasan Çetinkaya, Türkiye’nin Kuala Lumpur Büyükelçisi Merve Kavakçı ve AKP Milletvekili Ravza Kavakçı Kan’ın babaları Yusuf Ziya Kavakçı, Yenişafak yazarı Resul Tosun, Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi Başkanı Raşit Küçük var.

‘Tarikatlar ve İslamcılar baskı kuruyor’

Yetkin, rapora ilişkin şu siyasi değerlendirmelerde bulundu:

Geçenlerde Nakşibendi tarikatının etkili kollarından İsmailağa Cemaatinin, Erdoğan’dan İstanbul Sözleşmesinin iptalini istediğini yazmıştık; Cübbeli Ahmet (Ünlü) Hoca deyince belki daha iyi anlaşılır. AK Parti’nin 2018 seçimlerinden beri, özellikle de 2019 yerel seçim yenilgisi ardında toparlayamadığı taban erozyonunu fark eden tarikat ve cemaatlerin oylarına talip olan Erdoğan’a bir tür şantaj yaptığı anlaşılıyordu.

Öyle görülüyor ki sadece belli tarikat ve cemaatler değil İslamcı entelijensiya da Erdoğan üzerinde baskı kuruyor, kendi imzaladığı sözleşmeden çıkması, ya da kuşa çevirmesini istiyorlar.

 

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.