Akkuyu temel atmaya hazır! – Çiğdem Toker

Bu yazı cumhuriyet.com.tr sitesinden alındı

Önümüzdeki ayın başında Akkuyu Nükleer Güç Santralı’nın (NGS) temelini atmak üzere, Rusya Devlet Başkanı Putin ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bir araya gelmesi bekleniyor.

Bu konudaki -geçen ay Rıdvan Tezel imzasıyla Habertürk gazetesinde çıkan habere göre- iki lider,aynı program içinde Türk-Rus Üst Düzeyİşbirliği Konseyi (ÜDİK) toplantısına başkanlık edecek.

Hatırlatalım: 20 milyar dolar yatırım bedeliyle Türkiye’nin en yüksek tutarlı yatırımı olan Akkuyu NGS, iki ülke arasında imzalanmış milletlerarası anlaşmaya dayanıyor.

Meclis’te kabul edildiği için kanun hükmünde olan bu anlaşmanın varlığı, her iki ülkenin de yerine getirmesi gereken yükümlülükleri olduğu anlamına geliyor.

Dolayısıyla Akkuyu NGS ile ilgili her türlü gelişmeye bu pencereden bakmakta yarar var. Bu veriyi, iki ülke arasındaki Suriye bağlamındaki mevcut konjonktüre göre değerlendirmenizde de hiçbir sakınca yok.

(Akkuyu NGS’de milletlerarası anlaşmadan kaynaklanan yükümlülüklerin, iç hukuk sistemindeki kurallar seti, yürürlükteki diğer yasalarla olan tutarlılığı ise aslında büyük bir sorun potansiyeli taşıyor. Ama böyle bir sorun yokmuş gibi davranılıyor.)

Yazının girişinde değindiğim temel atma töreni için artık bir tarih veriliyor olması, iki ülke arasında ön planda görünen “Suriye savaşı” dışında da ciddi bir diplomasi yürüdüğünü gösteriyor. Putin’in -iyice geciken- temel atma töreninde yer alacak olması, 2010’da imzalanan milletlerarası anlaşmadan doğan yükümlülüklerin, Türkiye açısından yerine getirildiğinin bir karinesi olarak yorumlanmalı.

İşletilen bir takvim var

Son haftalardaki gelişmelere bu gözle baktığımızda, adeta Akkuyu için işleyen, daha doğrusu işletilen bir “yapılacaklar takvimi” olduğunu görmek mümkün.

TBMM gündemindeki bir torba yasa ile NGS’ler için getirilen yeni yatırım teşvikleri, vergi muafiyetleri temel atma sürecini hazırlayan basamaklardan bağımsız olamaz.

Dahası son Danıştay kararı. Akkuyu NGS’de kapıları sonuna dek açan, “can sıkıcı” hukuk manilerini kaldıran esas adım, idari yargı cephesinden geldi. Danıştay 14. Dairesi, Akkuyu NGS için meslek örgütlerince Çevre ve Şehircilik Bakanlığı aleyhine açtığı davaları reddetti.

Hem de oybirliği ile.

Türk Tabipleri Birliği (TTB), TMMOB, TBB gibi meslek örgütlerinin açtığı davada, bakanlığın “ÇED olumlu” raporunun iptali istenmişti. İlginç olan şu: Hazırlanmış raporda (insan yaşamı, doğa ve toplum açısından tabii ki) eksiklikler bulunduğunu kabul eden ama deyim yerindeyse topu Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’na (TAEK) oybirliğiyle atan bir Danıştay kararıyla karşı karşıyayız. 14. Daire ilkesel olarak eksiklikler olduğunu kabul ettiği kararında, eksiklerin TAEK’e sunulacak olan ÖGAR’da (Ön Güvenlik Analizi Raporu) giderilmesinin uygun olacağını belirtiyor.

Eksikler ile ilgili karardaki bölüm şöyle:

“ÇED raporunda yukarıda özetine yer verildiği üzere bazı eksiklikler tespit edilmiş ise de, bu eksikliklerin raporu sakatlamayacağı ve projenin uygulanmasına engel teşkil etmediği, söz konusu raporda, dava konusu projenin çevreye olabilecek olumsuz etkilerinin kapsamlı bir şekilde incelendiği, çevreye olabilecek olumsuz etkilerin giderilmesi için gerekli ve yeterli önlemlerin alındığı ve raporun alınması öngörülen önlemlerle birlikte ilgili mevzuata ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olduğu, görüşüne yer verilmiştir.”

Önceki aylarda, Akkuyu A.Ş’de yapılan olağanüstü genel kurul ile Rusya’nın devlet olarak denetim yetkisini tamamen eline aldığını işlemiştik. Bu hamlenin ardından son torba kanuna atılan yatırım teşvikleri ve nihayet oybirliğiyle alınan Danıştay 14. Daire’nin taze ret kararıyla, Akkuyu NGS temel atmaya hazır hale gelmiştir. 12.35 cent’ten onyıllarca elektrik satın almaya hazır mısın Türkiye ekonomisi?

Çiğdem Toker – Cumhuriyet

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR