Hafta SonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

Akdeniz’in ısınan suları istilacı türlerin artmasına neden oluyor

0
İstilacı türlerden kırmızı aslan balığı.

Tanım olarak doğal yayılım alanlarından, insan etkisi ile uzak ve farklı ekosistemlere katılan türlere yabancı tür adı veriliyor. Bunlardan popülasyonunu çok hızlı arttırıp geniş alanlara yayılan ve aynı zamanda ekosisteme, insan sağlığına ve sosyo-ekonomiye olumsuz etkide bulunanlar ise istilacı türler olarak tanımlanıyor. Günümüzde artık istilacı türler küresel olarak biyolojik çeşitlilik ve ekosistemler üzerindeki en büyük tehditlerden biri haline geldi. Özellikle Akdeniz bu tehditin en çok görüldüğü bölgelerden…

Akdeniz ile Kızıldeniz arasında Süveyş Kanalı’nın açılması, yıllar içinde sayıları ve tonajları artan gemilerin balast sularını Akdeniz’e boşaltması, iklim değişikliğinin etkileri sonucu Akdeniz’in ısınması, yeni türlerin Akdeniz’e yerleşmesini kolaylaştırdı. Günümüzden 150 yıl kadar önce açılan Süveyş Kanalı, tropikal Kızıldeniz ile subtropikal Akdeniz’i birleştirmekle kalmayıp, en önemli yabancı türlerin Hint Okyanusu ve Kızıldeniz’den Akdeniz’e ulaşmasını da kolaylaştırdı. Ayrıca araştırmalar gemicilik faaliyetleri sonucu, her gün binlerce türün gemi karinalarına yapışarak Akdeniz’e geldiğini de gösteriyor. Bu istilacı türlerin Akdeniz’de çoğalmasının en önemli nedenlerinden biri de küresel iklim değişikliği sonucu deniz suyu sıcaklığının sürekli artması… Günümüzde Akdeniz’de yabancı tür sayısı bini aşarken, Türkiye denizlerinde bu sayı 500’e yaklaştı. Bu istilacı türlerin 65’i ise balık türleri…

Grafik: Ege Denizi’nde ölçülen yıllık ortalama deniz suyu sıcaklıkları (°C). Grafikte 2021 yılına kadar veriler bulunuyor, muhtemelen 2022 ve 2023 yıllık ortalama deniz suyu sıcaklıkları daha yüksek çıkacak. (Kaynak: https://cevreselgostergeler.csb.gov.tr/deniz-suyu-sicakligi-i-85730)

Akdeniz ve Ege’de; ülkemizin kıyılarında görülen en tehlikeli istilacı sucul canlıların başında deniz salyangozu (Rapana venosa), katil yosun (Caulerpa taxifolia), balon balığı (Lagacephalus sceleratus), aslan balığı (Pterois miles) ve su sümbülü (Eichornia crassipes) sayılabilir. Özellikle son yıllarda balon balığı ve aslan balığı Akdeniz’de balıkçıların ağlarına çok sık olarak takılıyor. Bu balıklar Akdeniz kıyılarında ekosisteme onarılmaz zararlar veriyor. Balon balığı ahtapot yavrularını yiyor. Aslan balıkları ise Akdeniz’in simge balıkları olan orfoz ve lagoslara yaşam şansı vermiyor. Üstelik bu iki balık türü de zehirli… Balon balıklarının yumurtalıklarında, cildinde, karaciğer ve kaslarında bulunan tetrodoksin insan ve diğer canlılar için ölümcül zehirlenmelere yol açabiliyor. Aslan balıkları da, balon balıkları kadar olmasa da zehirli bir tür… Özellikle Kızıldeniz, Süveyş Kanalı yolu ile Akdeniz’e giren ve Akdeniz’in ısınan sularında hızla üreyen bu balıklar özellikle Akdeniz, Ege sahillerimizde ve Yunanistan’da yürütülen tüm mücadeleye karşın çoğalmaya devem ediyor.

İstilacı türlerden balon balığı.

İtalya ve Adriyatik Denizi ülkeleri ise bugünlerde başla bir istilacı tür ile karşı karşıya… Akdeniz’in bu bölgesi, ABD‘nin doğu kıyılarına özgü mavi bir yengeç türü olan Callinectes Sapidus tarafından istila edilmiş… Gemilerin balast suyu ile Akdeniz’e geldiği düşünülen bu tür mavi yengeç bu bölgede çok hızlı ürüyor ve sadece bölgedeki ekolojik dengeyi bozmakla kalmıyor; normalde yılda yaklaşık 15 bin ton istiridye üreten Veneto ve Emilia-Romagna bölgelerindeki Po Nehri deltasının istiridye yetiştiriciliği endüstrisini de tehdit ediyor. Bu mavi yengeç türünün yakalanması ve bertaraf edilmesi için İtalyan hükümeti 3 milyon euro’luk bir bütçe ayırarak balıkçıları mavi yengeçleri avlamaya teşvik ediyor. Ancak uzmanlar bu yöntemle yengecin yok edilmesinin mümkün olmadığını belirtiyor; tıpkı ülkemizde balon balının yok edilemediği gibi… Halen ülkemizde Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından balıkçılara avladıkları balon balığı başına 12,5 TL, diğer istilacı türler için ise 2,5 TL ücret ödeniyor. Balıkçılardan alınan bu balıklar imha ediliyor ama güney sahillerimizde günden güne istilacı türler çoğalmaya devam ediyor.

İstilacı türlerden katil yosunlar.

İlk kez 1950’li yıllarda İtalya sahillerinde ve Po Nehri deltasında görülen mavi yengeç bugün tüm Adriyatik denizini istila edip; Tunus sahillerine kadar uzandı. İtalya hükümetinin tüm yok etme projelerine karşın; özellikle 2000’li yıllardan sonra sayıları çok artan mavi yengeçlerin bu artışından iklim krizini de sorumlu tutuluyor. Tunus Üniversitesi’nde Akdeniz biyoçeşitliliği uzmanı olan Jamila Ben Souissi ve ekibi mavi yengeçlerin oksijen tüketim oranını farklı sıcaklıklarda ölçmüş ve bu türün 40°C‘ye kadar yüksek sıcaklıklara dayanabilse bile, metabolizmasının yaklaşık 24°C‘de en uygun olduğunu bulmuş. Souissi, “Akdeniz suları iklim değişikliği nedeniyle ısınıyor ve sıcaklığın bu yengeçler için optimal olana yaklaştığı gün ve yer sayısı artıyor ve yengeçlerin yaşam alanı kuzeye doğru kayıyor” diyor ve bunun yengeçlerin kuzey Adriyatik’e doğru yer değiştirmesine katkıda bulunduğuna inanıyor. Souissi, iklim değişikliğinin ağırlaştırıcı bir faktör olduğu belirtmekle birlikte deniz kirliliğinin de önemli olduğuna inanıyor: “Tunus denizlerinin kirlilik, aşırı avlanma ve yasadışı balıkçılığın neden olduğu ekosistem bozulması istilacı türlerin lehine olurken, Libya‘da deniz ekosistemi daha sağlıklı, o nedenle de Libya’da mavi yengeç yok.” Jamila Ben Souissi’nin bu gözlemini son yaşadığımız İzmir Foça’daki denizanası istilası da doğruluyor. Foça’da da Ege Denizinin ısınmasının yanı sıra bölgede yaşanan aşırı avcılık, kentsel ve endüstriyel kirlilik denizanası istilasının bu bölgede yoğunlaşmasına neden olmuştu.

Foça kıyılarındaki deniz anası istilası. Fotoğraf: DHA

Peki, ne olacak? İtalya’da mavi yengeçler ile ülkemizde ise balon ve aslan balıkları ile prim vererek yapılan mücadele başarılı olmadığı görülüyor. Jamila Ben Souissi mavi yengeçler ile mücadeleye bilimsel yöntemlerle devam etmenin önemini vurgulamakla birlikte mavi yengeçlerin tüketimini teşvik etmenin de yeni bir mücadele yolu olabileceğini söylüyor. Soussi’nin önerisi ile 2015 yılında, Tunus hükümeti yengeç ihracatını artırmak için fon tahsis etmiş ve bugün Tunus’da uluslararası pazarlara hizmet veren yaklaşık 50 işleme tesisi varmış. Souissi, Geçen yıl en büyük tesis 5 bin 200 ton mavi yengeç ihraç etti ve binlerce kişiyi istihdam ediyor” diyor. Ülkemizde de balon balığına oranla avlanması ve tüketilmesi daha tehlikesiz olan aslan balığının balıkçılık endüstrine kazandırılması için yetersiz de olsa bazı girişimler var. Üstelik ihracat açısından aslan balığının dünyada epeyce talibi var.

İstilacı balıklar Süveyş Kanalı yoluyla Akdeniz’e geliyor. Fotoğraf: Imago

İstilacı türlerin tüm önlemlere rağmen Akdeniz’de uzun dönemli etkileri ne olacak? Balıkçılık ve istiridye yetiştiriciliğine verilen zararın yanı sıra, Akdeniz’deki balon balığı, aslan balığı, mavi yengeç gibi istilacı türlerin ekosistem üzerinde diğer etkilerini ölçmek oldukça zor… Akdeniz’in yerel balık ve deniz canlısı türlerini yok ederek besin zincirini bozdukları gibi; balon balıklarında olduğu gibi başta insan olmak üzere diğer canlıların direk zehirlenmesine de yol açabiliyorlar. Palermo Üniversitesi‘nden deniz ekolojisti Gianluca Sarà ve ekibi, üzerinde çalıştıkları mavi yengeçlerin tortu ve biyolojik çeşitlilik kaybı üzerindeki etkileri üzerine bugünlerde iki çalışma yayınlamak üzere. Sarà “Mavi yengeçler su bulanıklığını artırabilir, deniz tabanına süzülen ışığı azaltabilir, böylece algler ve deniz çayırları gibi fotosentetik türleri etkileyebilir” diyor ve orta ve uzun vadeli olasılıklar hakkında daha fazla bilimsel çalışma öneriyor.

Ülkemizde de sahillerimizin istilacı türlerden korunması için daha çok bölgesel analizlere, daha çok bilimsel çalışmaya ihtiyacımız var. Aksi halde 12,5 TL için avlama primi ile balon balıklarını yok edemediğimiz gibi; önce Foça, daha sonra Çeşme’de yaşadığımız denizanası istilaları ile karşılaşmaya devam ederiz.

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.