Haberlere Çıkabilmek İçin İlla Avatar Kılığına Mı Girmeli?

Herhalde öyle. Asteriks kılığında Bergama’lılardan sonra Eskişehir Gürleyik te santrale karşı çıkanlar “Gürleyik Avatarları” diye pankart bastırınca haber olabildiler televizyon ve gazetelerde.
 
Haberlerin veriliş şeklinden aslında ne için orada olduklarının ya da ne söylediklerinin önemli olmadığını hissedebiliyorsunuz. “Koskoca insanlar”, “tuhaf şiveleriyle” “ciddi” haberlerin arasına çerez gibi yerleştiriliyor, bunun adı da yayıncılık oluyor bu ülkede.
Buna gerek var mı gerçekten?
Hergün 5-6 saat haber yayını yapan kanallar, hergün 50 sayfa çıkarıyorum diye övünen gazetelerde küçücük bir an ya da sütun olsun yer bulabilmek neden bu kadar zor?
Roman karakterleri Behlül ve Bihter gerçek kişilermiş gibi inanılmaz bir iştahla yayın yapan gazete ve televizyonlar, gerçek insanların gerçek sorunlarını görmezden gelme hakkını nereden buluyor?
Denilebilir ki, 50-60 kişi her toplanıp bağırıp çağırdığında haber mi olurmuş? Eylem yapan sayısı azdır çoktur, önemli olan duyurmaya çalıştıkları görüştür.
Bu medya geçen yıl İstanbul’da yapılan IMF-DB yıllık toplantıları’nda fena çuvalladı bu anlamda. Radikal gazetesi sütunlarını alternatif ses diye şu an IMF’ nin başiktisatçısı olan Olivier Blanchard’a açmakta bir beis görmedi. Televizyonlar ise eleştirel konukları Kongre Vadisi’nin korunaklı lobilerinde bulduğuna hiç şaşırmadı. Oysa başta İstanbul olmak üzere birçok ilde onca alternatif toplantı yapıldı, onca birikimli yerli yabancı katılımcı tarafından, ertesi günlerde vadi dışı dünyadan televizyonlara yansıyan tek kare elindeki havai fişeği havadaki polis helikopterine doğru fırlatan eylemcinin görüntüleri oldu. Verilen mesaj, televizyona haber olmak istiyorsan polisle çatış. Fikrini dinlemeye zamanım yok ama eğlencelik heyecanlı bir şeyler sunarsan neden olmasın?
Son günlerde birçok genel yayın yönetmeni günah çıkarır gibi açıklamalar yapıyorlar. Bu yetersiz de olsa, işledikleri günahları ortadan kaldırmasa da ilerisi için sağlıklı bir gelişme. Nasıl genel yayın yönetmenliği yapılmalı, yayın kurulu nasıl karar vermeli, bunlar sade bir vatandaş olarak benim görevim değil. Ancak hayatımı birebir ilgilendiren konularda tek yanlı değil, tüm yanlarını okuyup izleyebilmek benim hakkım.
Bu yeni dönemde, gazete televizyon yöneticilerinin dikkatlerini ve enerjilerini hükümet kurup hükümet düşürmekten ziyade gerçekleri açığa çıkarmak için kullanacaklarını umuyorum.
Ne Avatar ne de Asteriks olmaya gerek var sesimizi duyurabilmek için. Sadece biraz vicdanının sesini dinleyebilme yetisini henüz kaybetmemiş habercilere ihtiyacımız var.
28 Mart Pazar günü Erzin’de halk meydanda bölgeye kurulması planlanan termik santrallere karşı eylem yapacak. Buradan değerli medya üyelerimize çağrımdır: Sınırlı bir alanda eğer hükümet 8 tane her biri 1000 MW’lık kömürle çalışan termik santral kurmaya kalkıyorsa bu bir haberdir. Halkın ayaklanması da normaldir. Sesini duyurabilmek için yol kesmeye, polisle çatışmasına gerek yok, hele hele kılıktan kılığa, şekilden şekle girmesine hiç gerek yoktur.
 
Ahmet Atıl Aşıcı
Yeşiller Partisi

Ahmet Atıl Aşıcı
Ahmet Atıl Aşıcıhttp://www.akademi.itu.edu.tr/asici
Ahmet Atıl Aşıcı, 2009 yılından bu yana İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Mühendisliği Bölümü Ekonomi alanında doçent olarak çalışmaktadır. Ekonomi doktorasını 2007 yılında İsviçre, Cenevre Üniversitesi’nden almıştır. Doktora çalışmalarını sürdürürken 2005-2006 yılları arasında UNCTAD’da Ekonomi Sorumlusu olarak görev yapmıştır. Aşıcı, yüksek lisansını 1999’da Boğaziçi Üniversitesi’nde Ekonomi alanında, lisans derecesini ise 1996’da İstanbul Teknik Üniversitesi’nde İşletme Mühendisliği alanında tamamlamıştır. 2017/2018 akademik yılında, bir yılını ABD Oregon Üniversitesi’nde araştırma yaparak geçirmiştir. Son zamanlardaki araştırmalarının odağı yeşil ekonomik dönüşümdür. Aşıcı’nın ekonomik büyüme ile çevresel sürdürülebilirlik ve öznel refah arasındaki ilişki üzerine yaptığı çalışmalar saygın akademik dergilerde kapsamlı bir şekilde yayınlanmıştır.

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

İUP’e yeniden bakış

İdeal bir katılımcı ortam için; kararlar tepeden inme belirlenmeli, 'katılım çevresindeki' grupların eşit tartışma ve kararlara katılım hakkı bulunmalı ve kararlar 'parçacı' değil, bütünlüklü olarak alınmalı.

[2020’nin ardından] Ekonomide korona etkisi

2020'de koronavirüs krizi neoliberal küreselleşmenin yarattığı sistemin ne kadar kırılgan olduğunu çok net ortaya çıkardı, ancak iklim hareketi de gücünü artırdı.

Türkiye Çevre Ajansı kanun teklifi üzerine: Çöp ithal eden çip ihraç edemez!

Dünyada yeni ve dönüşüm ekonomisine dayalı yeşil bir düzen şekilleniyor. Türkiye, 'sepeti koluna, herkes kendi yoluna' diyemez. Çöp ithalatının sonlandırılması ve Elektrik Piyasası Kanunu'nun Meclis'ten geçmemesi sadece çevre için değil, ülkenin refahı için de elzem.

Türkiye AB’nin 2050 Karbon-Nötr Ekonomi hedefine hazır mı?

Avrupa ve ABD gibi büyük ekonomik güçler devrim gibi bir dönüşümün arefesinde. Bunun Türkiye ekonomisini etkilememesi mümkün değil.

Yeşil Yeni Düzen Türkiye’nin aradığı yeni vizyon olabilir mi?

Vizyon 2023 çöktü, başta enerji ve inşaat olmak üzere birçok sektör batık durumda. Türkiye'nin yeni bir hikayeye ihtiyacı var.

EN ÇOK OKUNANLAR