Yorum – Galatasaray istediğini aldı

Maç öncesinde, maçtan önce, konuşulması gereken çok önemli başka bir konu var. Deplasmana gelen takımın seyircisinin maça girememesi durumu. Takımlar, oturup düşünmüşler ve demişler ki, bizim müşterimiz başka takıma para kazandırmasın. Sadece biz yolabilelim onları. Ve ortaya böyle bir berbat karar çıkmış. İnanılır gibi değil. İlk defa, top sağ tarafa gittiğinde (televizyonda), orada başka bir renk ya da boş tribün görmedim. Beşiktaşlı gördüm ve üzüldüm. Çünkü belki maçta Galatasaraylılar olsaydı, Galatasaray böyle oynamazdı, maç böyle olmazdı.

Nasıl oldu maç? İkinci yarının neredeyse tamamında, nokta dakika olarak Sabri’nin sakatlanıp çıktığı dakikayı gösterebilirim, Galatasaray 0-0 olan skoru korumaya çalıştı. Fakat bunu da defansif oynayarak, Beşiktaş hücumlarını durdurmaya çalışarak yapmadı ne yazık ki sarı kırmızılılar. Kaleci Fernando Muslera ve Emmanuel Eboue olmak üzere neredeyse tüm takım zaman geçirerek, duran topları yavaş yavaş kullanarak ya da yere yatıp kalkmayarak yaptı bunu. İşte belki Galatasaraylı taraftarlar maçta olsaydı, kendilerine ve üzerlerindeki formaya aşık 1600 kişi önünde numaradan yere yatarak ya da zaman geçirerek maçı tüketmek istemezdi oyuncular. Koltuk altına gelen bir su şişesi (ki atılması tamamen yanlıştır) eğer bir oyuncuyu başından sakatlayabiliyorsa, ki bu maç sakatladı, o zaman bu olayın yaşandığı maça derbi denmemeli. Futbol oynamak isteyen bir takımın Beşiktaş’ı rahatça yenebildiği defalarca kanıtlanmışken bundan ısrarla kaçmak Fatih Terim’in takımına yakışıyor mu?

Maça gelirsek, çok başarılı bir Muslera ve defans ikilisine karşı oynadı Beşiktaş İlk 20 dakika ortada giden maç, Beşiktaş’ın ileri çıkmasıyla renk değiştirdi. Toplamda bakınca çok fazla pozisyon bulamasa da Beşiktaş, sürekli rakip sahada oynaması, bir kaç kontra atak dışında pozisyon vermemesi ile başarılı oldu denebilir. Fakat bu baskıyı gole çevirememe eksikliğini de gizlememeli.

Maçın ilginç bir noktası giren iki oyuncunun hemen sakatlanıp çıkması oldu. Galatasaray’da Sabri, Beşiktaş’ta ise Necip oyuna girdikten çok kısa bir süre sonra sakatlanıp oyundan çıktı. İkisi ya da ikisinden biri oyunda kalsaydı farklı mı olurdu şimdi bilemeyiz fakat, Sabri’nin yerine giren Riera’nın da, Necip’in yerine giren ve yine Carvalhal tarafından ısrarla ikinci forvet olarak değil, orta saha olarak oynatılan Mustafa Pektemek de başarılı olamadı. Galatasaray’ın bir süre sonra Kazım, Elmander ve Baros’u birlikte oynatma çabası da takımın genelinin oynamama çabası ile karşılaşında sonuçsuz kaldı.

Son söz olarak tribünlere değinmek gerek. Giriş olumsuz olacak. Rakip oyuncu tribünleri sinirlendirmek için, skoru korumak için, 1 puan alabilmek için her ne kadar spor ahlakına sığmayacak işlere girse bile, tribünden oyuncu üzerine bir şeyler atarak rakibin bu işleri yapmasına fırsat vermek çok yanlış Eboue’nin ilk yerde kaldığı pozisyonda atılan ve koltuk altına gelen su şişesi, oyuncunun tavrı ve duruşu ile birleşince “kafasına geldi” ve zamandan çalmasına yaradı. Aynı oyuncu uzatmalarda da kendisini yere bıraktı. Kenara gittiği anda ayağa kalktı ama amacına yani zaman çalmaya bir şeyler atılınca ulaşabildi. Tuzağa düşmek, taraftara yakışmıyor.

Dakika 65’te yapılanlar ise sözle anlatılabilir gibi değildi. Tribünlerin soyunması, Van’da üşüyen, donan (2 çocuk soğuktan öldü, haberiniz var mı?) insanların yanında olmaları ve buna dikkat çekmeleri mükemmel bir görüntüydü. Sahada olan kötülüklerin hepsinin üzerini çizdi. Galatasaray istediğini, Beşiktaş taraftarı ise üç puanı aldı.

Yeşil Gazete yazıları ve diğer yazılar için: http://www.urbarli.net

Koray Doğan Urbarlı
Koray Doğan Urbarlıhttp://urbarli.net
İzmir’de doğdu. İzmir Kız Lisesi’nden sonra Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü bitirdi. İlk önce Ege Üniversitesi Sosyoloji’de, sorasında da Ankara Üniversitesi Sosyoloji’de yüksek lisans yapmaya başladı. İkincisine devam ediyor. Bir kamu belediyesinin Dış İlişkiler Müdürlüğü’nde beyaz yakalı işçi olarak hayatına devam ediyor. Yeşil Gazete ekibine köşe yazıları, Türkiye, spor ve Dünya haberleri ile katkı sunuyor.

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Aşırı hava olayları spor organizasyonlarını ve sporcuları da etkiliyor

Aşırı hava olayları sporcuların sağlığını tehdit ediyor. Aynı zamanda birçok stadyumun deniz seviyesinin yükselmesiyle su baskınlarına maruz kalacağı tahmin ediliyor.

Olimpiyatlarda yeni kombin eski hikâye

Olimpiyat demek etkinlik demek, pr, event, moda, medya, pazar, hayranlar, fanatizm, logolar, sporcu vücutları demek. Olimpiyat demek dünyanın her yerinden milyonlarca seyirci, yani tüketici adayı demek. Dünyanın en büyük endüstrilerinden moda endüstrisinin son yıllarda sporla daha da yakınlaştığı düşünülürse olimpiyatlarda modadan daha fazla bahsediyor olmamız şaşırtıcı değil.

Resiflerin üstüne inşa edilen kuleden büyük ölçekli inşaat projelerine: Tahiti’nin olimpik sörf krizi

Tahitili Teahupo'o yerli halkı, çevrelerine ve yaşam tarzlarına zarar...

2024 Olimpiyatları: Seine Nehri’nde ‘kirlilik’ nedeniyle ikinci antrenman iptali

Birleşik kanalizasyon sistemi nedeniyle aşırı yağışlarda Seinne Nehri'ne kanalizasyon atığı karışan Paris'teki Olimpiyat Oyunları'nda ikinci kez triatlon sporcularının antrenmanı iptal edildi.

[İklim Masası] Sözde ‘yeşil’ Paris Olimpiyatları en sürdürülebilir olamadı

Olimpiyatların ne kadar sürdürülebilir olduğunu inceleyen bir araştırmaya göre en sürdürülebilir olmak için fazla büyük olan 2024 Paris Olimpiyat Oyunları'nın en yeşil olma taahhütlerini sözde kaldı. Olimpiyat Komitesi'nin öne çıkardığı sürdürülebilir girişimler ise şüpheyle yaklaşılması gereken pazarlama söylemlerinden ibaret.

EN ÇOK OKUNANLAR