ManşetKöşe YazılarıYazarlar

Atmosfere bırakmamak en iyisi değil mi?

0

Metan, küresel sera gazı emisyonlarının % 16-20’sini oluşturuyor ve yıldan yıla sera gazları içindeki oranı da artıyor. ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi‘ne (NOAA) göre insan kaynaklı küresel ısınmaya karbondioksitten sonra en büyük ikinci katkıda bulunan sera gazı olan metan gazı seviyelerinde 2021 yılında rekor yıllık artış gözlemlendi. Atmosferdeki metan gazı seviyeleri bu artışla art arda iki yıl en yüksek seviyelere ulaştı.

Metan atmosferdeki ısıyı artırma açısından CO2’den yaklaşık 23 kat daha güçlü. Emisyonlarının %70’e yakını ise petrol rafinerilerinden, kömür madenlerinden ve çöp sahalarındaki sızıntılardan kaynaklanıyor. Geri kalan bölümü de hayvancılık yapılan büyük çiftliklerden geliyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) Küresel Metan Takipçisi verilerine göre, metan emisyonları Sanayi Devrimi‘nden bu yana görülen küresel sıcaklık artışının yüzde 30’undan sorumlu ve bu oran ile karbondioksitten sonra ikinci sırada yer alıyor. Üstelik enerji sektörünün neden olduğu küresel metan emisyonlarının resmi rakamlardan yüzde 70 daha yüksek seviyede olduğu biliniyor. Çin, Rusya ve ABD en fazla metan emisyonuna yol açan ülkeler olarak da öne çıkıyor.

Metan gazının artış kaynaklarını bulmak oldukça zahmetli. Yapılan çalışmalar bu artışın önemli ölçüde petrol sahalarından, rafineri ve kömür madenlerinden kaynaklandığını gösteriyor. Enerji sektörü kaynaklı küresel metan emisyonları geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 5 artışla 135 milyon tona ulaştı. Bu rakamın 42 milyon tonu kömür, 41 milyon tonu petrol ve 39 milyon tonu doğal gaz çıkarma ve taşıma faaliyetlerinden kaynaklandığı tahmin ediliyor. Ayrıca günden güne büyüyen et endüstrisi de metan emisyonlarının diğer bir kaynağı. Enerji sektörünün yoğun olarak fosil yakıtlara bağımlılığı, metanın yanı sıra CO₂ başta olmak üzere diğer sera gazlarının da artışına yol açıyor. Tüm bu nedenlerle bilim çevrelerinde fosil yakıtların kullanımının bir an önce yasaklanması ve endüstriyel boyuttaki hayvancılık ile ilgili yeni önlemler getirilmesi tartışılırken, geçtiğimiz hafta Nature’de çıkan bir makale kapitalist sistemin fosil yakıtlardan vazgeçmeden yeni çözümler üzerinde çalıştığını gözler önüne serdi. Üstelik bu çözüm kapitalist sistemin merkez kapitalist ülkelerine fosil yakıtları son gramına kadar kullanma olanağının yanı sıra yeni bir kazanç kapısı da açtığını gösteriyor; atmosferdeki metanı yakalama sistemleri…

Vazgeçmek yerine ‘yakalamak’

Dergide yer alan makaleye göre on yıllık bir araştırma süreci sonunda atmosferdeki metanı yakalamak için geliştirilen bir sistem ‘ticarileştirilmek’ üzere. Yeni bir adsorban malzeme olduğu iddia edilen ürün, metanı havadaki azottan ayırarak yakalıyor. Bu sayede G20 ülkelerinin emisyonlarını azaltmak için 14 trilyon dolarlık vaatlerinden kurtulacağını iddia eden araştırmacılar, hedef müşterilerinin de sıvılaştırılmış doğal gaz rafinerileri, kömür gazı zenginleştirme tesisleri ve çöp sahalarının yanı sıra biyogaz üretim tesisleri sahipleri olduğunu belirtiyor. Metan yakalama sistemi mucitleri ‘buluşlarını’ nasıl fiyatlandıracaklarını da düşünmüşler; müşterilerine sağlayacakları avantaj, maliyet, patent masrafları gibi maliyet kalemlerini hesaplamışlar.

Tabii burada en büyük rakamı ‘müşterilerine sağlayacakları yarardan’ bekliyorlar. Araştırmacılar, patentini aldıkları metan yakalama sisteminde malzeme toksititesi, atık yönetimi sorunu ve yaratacağı karbon ayak izi boyutunu dikkate aldılar ve bu sistemi kullanım ömrü 8 ile 20 yıl arasında olan malzemeler kullanarak geliştirdiler.  Araştırmacılara göre ekonomik ömrü biten malzemelerin çoğunluğu ise geri dönüştürülebilir.

Atmosferi şirketlerin insafına bırakamayız

IPCC’nin yayınladığı son rapor çok açık. 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarını %50 oranında düşüremezsek ve 2055 yılında net sıfır hedefini yakalayamazsak sanayi devriminden bugüne yaşanan küresel sıcaklık artışını 2ºC’nin altında tutma şansımız hiç yok. Eğer gezegenimizi yaşatmak istiyorsak karbon ve metan yakalama sistemleriyle uğraşmak yerine fosil yakıtların kullanımının tüm dünyada bir an önce terk edilmesi gerekiyor. Oysa kapitalist sistemin çok uluslu şirketlerinin tek derdi daha çok para kazanmak. O nedenle basit ve bildikleri bir iş olan fosil yakıtları son gramına kadar toprak altından çıkarmak ve enerji için yakmak derdindeler. Sera gazı emisyonları açısından kamuoyunun gözünü boyamak için karbon ve metan yakalama sistemleri geliştirip, üstelik bunları pazarlayarak yeniden para kazanmaya da çalışıyorlar, tıpkı bir koyundan iki post çıkarır gibi…

Önümüzde iki alternatif var: Ya kapitalist sistemin fosil yakıtların kullanıldığı, insanların karbon ve metan yakalama sistemleriyle avutulduğu yolundan gideceğiz ve dünyanın tükenişine seyirci kalacağız  ya da çevre krizinin temel nedeninin kapitalist üretim ve tüketim ilişkileri olduğunu görüp, fosil yakıtların kullanılmadığı, canlı yaşamına saygı duyulan, eşitsizliklerin yok edildiği yeni bir ekolojik yolu yaratıp izleyeceğiz.

 

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.