Dünya nasıl doyacak? – Tayfun Özkaya

Bu yazı yurtgazetesi.com.tr sitesinden alındı

Ekolojik tarımın geçersiz olduğuna inanlar, verimlerin düşük olmasını gerekçe gösterirler ve sorarlar; “Bu kadar insan nasıl doyacak?” Aslında endüstriyel tarım sisteminin epeyce yaygın bir şekilde uygulandığı dünyamızda sayısı yıllara göre değişmekle birlikte bir milyar dolayında aç insanın olduğunu biliyoruz. Nerede ise bu kadar insan ise aşırı besleniyor. Bu durumda aslında endüstriyel tarım ve adaletsiz ekonomik sistemin açlığa çare olmadığı açıktır. Açlığın nedenleri teknik olmaktan çok sosyo-ekonomiktir. Açların çoğunun toprağı olmayan kır insanları olduğunu söylemek sanırım yeterlidir. Diğer konulara burada girmeyeceğiz.

Gerçekten ekolojik tarımda verimler düşük müdür? Bu konuda yapılan bir araştırmanın sonuçlarını paylaşacağım. (Ponisio LC, M’Gonigle LK, Mace KC, Palomino J, de Valpine P, Kremen C. 2015 Diversification practices reduce organic to conventional yield gap. Proc. R. Soc. B 282:20141396. http://dx.doi.org/10.1098/rspb.2014.1396)

Bu araştırma, bu konuyu araştıran 115 ayrı araştırmanın, binden fazla gözlemini içeren bir araştırma. Bunlara meta araştırma diyoruz. Genel olarak ele alındığında organik veriminin konvansiyonel (yani tarım ilacı, kimyasal gübrelerle yapılan tarım) tarımdan yüzde 19 daha az olduğunu gösteriyor. Ancak ürün tipleri, yönetim uygulamaları ele alındığında çok farklı sonuçlar elde ediliyor. Örneğin baklagillerde, çok yıllık ürünlerde ve kalkınmış ülkelerde organik ve konvansiyonel uygulamalarda verimler arasında önemli bir fark bulunmuyor. Ancak baklagil olmayan ürünlerde, tek yıllık bitkilerde ve gelişmekte olan ülkelerde organik ve konvansiyonel arasında verim farkı var. Diğer yandan organik sistemde çoklu ürün ve ürün rotasyonları uygulandığında konvansiyonele göre verim açığı sırasıyla yüzde 9 ve yüzde 8’e düşmektedir. Bu sonuçlar eğer bazı gelişmeler sağlanırsa organik tarımın konvansiyonel tarımdan verim açısından farkının çok azalacağını ortaya koymaktadır. Organik tarım konusunda araştırmalar çok yetersizdir. Ayrıca organik tarıma uygun çeşitler geliştirmek konusunda çok az şey yapılmaktadır. Şirketlerin çeşit geliştirme çalışmaları hep konvansiyonel tarım koşullarında yapılmaktadır. Diğer yandan ABD’de Rodale Enstitüsünün yaptığı 30 yılı geçmiş bir verim farkı araştırmasında soya, mısır ve buğdayda organik üretimde verim bir miktar daha fazla bulunmuştur. Çok daha önemlisi mısırda kurak geçen yıllarda organik üretimde verim konvansiyonele göre yüzde 31 daha fazla bulunmuştur. (Rodale Institute, Farming Systems Trial, https://rodaleinstitute.org/wp-content/uploads/fst-30-year-report.pdf) Küresel iklim değişikliğine uyum açısından bu çok önemlidir.

Ayrıca her şey verim değildir. Yerel tohumlarla ekolojik üretim yapıldığında ürün konvansiyonele göre çok daha besleyicidir. Buğdayı ele alırsak yerel buğday unundan ekşi maya ile üretilen ekmeğin çok daha azı yeterli olacaktır. 

Hâlâ, “verim önemli” diyenlere dünyadaki üretilmiş besinlerin miktar olarak üçte biri ve enerji olarak dörtte birinin tamamen çöp olduğunu da ekleyelim.

Tayfun Özkaya – Yurt Gazetesi

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR