Burakcan’a da acımazlar, kimseye acımazlar, bilesiniz – Ümit Kıvanç

Kara kaşlı Berkin’in ardından, şimdi de hayatının baharındaki Burakcan Karamanoğlu toprağa verilecek. Ne yazık ki, her şeyi bir yana bırakıp 21 yaşındaki bir oğlanın ölümüne üzülmemize yine imkân yok. Çünkü ölümün o uğursuz kokusu dışında, başka pis kokular da yayılıyor ortalığa.

42 BurakcanGençliğini bizim gibi geçirmiş olan herkes sanırım lanetli bir tanıdığın mahalleye dönmüş olabileceği şüphesiyle tedirgindir. Korkumuz canımızla ilgili değil. Eğer yine başlıyorlarsa nice Berkin’ler nice Burakcan’lar kaybolup gidecek demektir. İktidarını sağlama alma uğruna birkaç yıldır toplumu ikiye bölüp birbirine düşürmeye çalışan bir siyasî lider, tam da böyle bir ortamda ölümcül olabilir.

14 yaşında polisin vurduğu bir çocuğun cenazesi için toplanmış, aşırı derecede hassas bir topluluğa (on binlerce kişi!) devletin geleneksel gaddarlığı ve duyarsızlığıyla saldır, gecesine de “öbür tarafı” galeyana getirecek bir cinayet işlensin. Üstelik, cinayet anından başlayarak, “Gezi’ciler öldürdü” kampanyaları açılsın. Olay, provokasyona en açık semtlerden birinde, âdetâ böyle bir sonuca yolaçmak üzere tezgâhlansın! Sanki Veli Küçük’lerin serbest kalışını kutlamak için tertiplenmiş bir tören gibi…

19 yaşımdan beri siyasî muhalif olarak devletle muhatabım. Genç kardeşlerim, gözünüzü seveyim şunu aklınızdan çıkarmayın: Bir yerde ateşli silah varsa, devlet kesin oralarda bir yerdedir.

Bu ülkede, sırf Berkin’in ölümü herkesin vicdanını sızlattı diye, bunu “telafi etmek” için “bir de karşıdan” insan öldürmeyi gayet doğal sayacak, görev kabul edecek, bunu gözünü kırpmadan yapacak “vazifeliler”, “birimler”, “teşkilatlar” var. Bunlar paralel maralel değil, esas devletin parçalarıdır. Burakcan’ları kışkırtırlar, “cepheye” sürerler, gerek görürlerse canlarını alırlar…

Ateş eden, kendini devlete düşman sayıyor da olabilir, fark etmez. O her kimse, ne arıyordu elinde silahla gece vakti orada? O silah onun elinde ne arıyordu? Nasıl gelmişti eline? Maalesef bütün bunlar, 21 yaşındaki bir delikanlının hayatını kaybetmiş olmasının başlıbaşına ne büyük felaket olduğunu gölgeleyecek.

Burakcan’ın ailesine, arkadaşlarına başsağlığı diliyorum. (Barış Ünver, gece boyu ulaşabildiği verileri toplamış, Burakcan Karamanoğlu’nun ölümünün perde arkası başlığıyla biraraya getirmiş. Şu an için, bu karanlık olay üzerine düşünmeyi sağlayabilecek, eldeki en düzgün malzeme bu)

Bu yazı ilk olarak riyatabirleri.blogspot.com.tr/ de yayınlanmıştır

Ümit Kıvanç

 

 

Ümit Kıvanç

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR