Ekolojiİklim KriziManşet

[3 Mart Dünya Yaban Hayatı Günü] Her dört canlı türünden biri, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya

0
Fotoğraf: UNWTO

Bugün 3 Mart Dünya Yaban Hayatı Günü.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, 20 Aralık 2013’te dünyadaki yabani bitki ve hayvan türlerine dikkat çekmek ve koruma çabalarına dair farkındalık yaratmak amacıyla 3 Mart’ı Dünya Yaban Hayatı Günü ilan etmişti.

3 Mart, 1973’te Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme‘nin (CITES) imzalandığı gün olması nedeniyle önem taşıyor.

Dünya üzerinde 8 milyon civarındaki hayvan ve bitki türünün yaklaşık yüzde 25’i, beşeri unsurlar nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor.

Fotoğraf: UNWTO

Konunun farklı boyutlarına dikkat çekilmesi amacıyla her yıl farklı bir tema ile kutlanan Dünya Yaban Hayatı Günü’nün bu yılki teması “Yaban Hayatını Korumak için Ortaklık“.  Tema, dünya çapında kritik düzeyde nesli tükenmekte olan yabani canlıların durumuna dikkati çekmek ve onları korumak için çözümler üreterek farkındalık yaratmak amacıyla belirlendi.

Tema kapsamında, bu yıl çok sayıda ortak çalışma çıkarmak için uluslararası, ulusal ve yerel olmak üzere üç düzeyde ortaklıklara odaklanılacak.

‣ Son 50 yılda yaban hayatı popülasyonunun yüzde 70’i yok oldu
‣ Hakkında az bilgi olduğu için göz ardı edilen yaban hayatı türleri, iki kat fazla risk altında

Hayvan ve bitki türlerinin yüzde 25’i tükenme tehlikesi altında

Biyolojik Çeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri Üzerine Hükümetlerarası Bilim-Politika Platformu‘nun (IPBES) Biyoçeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri Küresel Değerlendirme Raporu‘na göre, hayvan ve bitki türünün yüzde 25’i nesli tükenme tehlikesi altında bulunuyor.

İstilacı türlerin 50 yılda ikiye katlanması ekosistemleri üzerinde ciddi bir tehdit oluşturuyor. Rapora göre, iklim değişikliği, kirlilik ve istilacı yabancı türlerin yayılması gibi faktörler, ekosistemleri doğrudan ve dolaylı yollarla etkileyerek 50 yılda kötü gidişi hızlandırdı.

Dünya yüzeyinin yaklaşık beşte biri, biyolojik çeşitliliğin fazla olduğu yerler dahil istilacı yabancı tür canlıların riski altında. İstilacı canlı türlerinin sayısı 50 yılda ikiye katlandı. Bu artış da hem yerel canlılara hem de ekosistemlere karşı ciddi bir tehdit oluşturuyor.

Fotoğraf: UNWTO

Ekonomik büyümenin bedelini diğer canlı türleri ödüyor

Son 50 yıl içerisinde ekonominin büyümesi ve insan nüfusunun ve küresel ticaretin artması nedeniyle dünyadaki biyoçeşitlilik büyük tahribata uğradı. Özellikle denizlerdeki plastik kirliliği 1980’den bu yana 10 kat artarak en az 267 türü etkiledi.

Deniz kaplumbağalarının yüzde 86’sı, deniz kuşlarının yüzde 44’ü ve deniz memelilerinin yüzde 38’i, yıllar içerisinde plastik kirliliğinden etkilendi.

Hem karada hem de suda yaşayabilen amfibi türlerin yüzde 40’ından fazlası, resif oluşturan mercanların ise neredeyse yüzde 33’ü tehlike altında bulunuyor.

Nesli tükenmekte olan türlerin yok olma hızı, 10 milyon yılda kaydedilen ortalama hızın en az yüzlerce kat üzerine çıktı. Böceklere ilişkin net verilere ulaşılamıyor ancak mevcut veriler böcek türlerinin de yüzde 10’unun tehlikede olabileceğine işaret ediyor.

‣ İyi haber: Avrupa’da yaban hayatı geri dönüyor
‣ Dünya Yaban Hayatı Günü: Nesli tehdit altında olan sekiz tür ‘geri döndü’

İnsan tahribatı, doğal habitatları haritadan siliyor

Rapor, insan tahribatı nedeniyle deniz ve kara ekosisteminin ciddi şekilde etkilendiğinin altını çiziyor. Dünya yüzeyinin yaklaşık yüzde 70’ini kaplayan okyanusların yüzde 97’sinin beşeri unsurlardan etkilendiğine değinen raporda, çevrenin dörtte üçünün insan eylemleri sonucu önemli ölçüde değiştiği, sulak alanların da yüzde 85’inin yok olduğu kaydediliyor.

Küresel ısınma, okyanusların asitlenmesi, radyasyon, kirlilik ve kentleşme gibi unsurlar deniz ekosistemine önemli ölçüde zarar verirken çevreye olan etkilerin yoğunluğu konuma göre değişebiliyor.

Ayrıca karada yaşayan, tatlı su ve deniz omurgalıları, omurgasızlar ile bitki gruplarının yüzde 25’i de nesli tükenme tehdidiyle karşı karşıyayken, habitat kaybı ve bozulmasının neden olduğu küresel karasal habitat bütünlüğünde de yüzde 30 azalma olduğu görülüyor.

Fotoğraf: UNWTO

‘Yürüyen ölü türler’

Raporda karada yaşayan, uçamayan memelilerin yaklaşık yüzde 47’sinin ve iklim değişikliğinden olumsuz etkilenmiş olabilecek kuşların yüzde 23’ünün tehdit altında olduğu belirtiliyor.

Dünya üzerinde bulunan 8 milyon canlı türünün yaklaşık 2 milyonunun denizde yaşadığı belirtilen raporda, yaklaşık 500 bin karada yaşayan canlı türünün “yürüyen ölü türler” olduğunu ve habitatlarının zamanında iyileştirilmemesi halinde tamamen yok olabileceği uyarısı yapılıyor.

‘Umutlarımız yeniden yeşerdi’

BM Genel Kurulu Başkanı Csaba Körösi, 3 Mart 2023’ün CITES’ın kabulünün 50. yıl dönümüne ilişkin yaptığı basın açıklamasında, “Son zamanlarda, Kunming-Montreal Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesini kabul ederek muhafaza ve koruma alanında büyük bir ilerleme kaydettik. Bu anlaşma, insanlığın gelecek nesilleriyle olduğu kadar çevremiz, floramız ve faunamız için de güçlü bir dayanışma duygusu gösteriyor. Umutlarımız yeniden yeşerdi” dedi.

Körösi, şunları ekledi:

“Taraflar, 2050 yılına kadar tüm türlerin yok olma oranının ve riskinin on kat azaltılacağını taahhüt etti. Sadece bu taahhüdün kararlılığını takdir edebilirim, ancak şimdi şöhretimize güvenmemeliyiz. Bunu elimizden geldiğince uygulamak için elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız. Bunun için, geniş ağlar oluşturan ve geniş kapsamlı ortaklıkları teşvik eden en güçlü araçlarımıza başvurmamız gerekiyor. Ortaklık, bozulmuş bölgeleri yeniden inşa etmenin ve sağlıklı ortamları eski haline getirmenin anahtarıdır.
Biyoçeşitliliği başarılı bir şekilde korumak için vahşi yaşamla ilgili suçları engellemek de büyük önem taşıyor. Yerli topluluklar bu ortaklıklara dahil edilmelidir. Ancak gerçekten değişiklik görmek istiyorsak, muhafaza ve koruma fonlarını da artırmalıyız. Finans kuruluşları ve özel sektörle işbirliğimizi geliştirmek zorundayız.”

Türkiye’den farkındalık sesleri yükseliyor

Türkiye’de çevre bilinci ve duyarlılığına sahip birçok kişinin yanı sıra kurum, kuruluş ve çevre örgütleri de yaban hayatının önemine dikkati çekmeye ve farkındalık uyandırmaya çalışıyor.

Doğa Derneği, sosyal medya platformu Twitter üzerinde yaptığı paylaşımda “Gündem yine avcılık. Av Komisyonları toplanıyor. Nerede, hangi hayvanın, kaç tane vurulacağına karar veriyor. Av turizmi adı altında sayılar belirleniyor” diyerek yaban hayatının korunması için avcılığın yasaklanması çağrısında bulundu:

Avcılık yasaklansın, demekten vazgeçmiyoruz! Tüm hayvanların yaşama hakkı anayasal güvence altına alınana kadar…”

Dünya Doğayı Koruma Vakfı-Türkiye (WWF), Yaban Hayatı Gününün anlamına binaen logosunda yer alan pandayı sildi. Vakıf, bu sembolik eylemle “doğası olmayan dünyanın nasıl boş kalacağına dikkat çekmeyi” amaçlıyor. WWF, yaptığı paylaşımlarda “Doğası olmayan dünya, dünya değil” diyerek doğayı birlikte koruma çağrısı yaptı:

“Yaşadığımız kayıplar, doğa ile uyumlu hareket etmemiz ve onu korumamız gerektiğini gösteriyor. İnsanın ve doğanın sağlığı bir bütün. Doğası olmayan dünya, dünya değil. … Dünyanın geleceği için tek yol, birlik olmak ve doğayı korumak. Sadece bir gün değil, her gün!”

Türk Veteriner Hekimleri Birliği, Dünya Yaban Hayatı Günü’nü hatırlatarak tehlike altındaki türlerin korunması için işbirliği çağrısı yaptı.

Ankara Bölgesi Veteriner Hekimleri Odası (AVHO), paylaştığı videoda “Birbirimizi görmesek de yaşam alanlarımız iç içe. Yaban hayatına muhtacız” dedi. “Doğayı tamamen kendi ihtiyaçlarımıza göre şekillendirdiğimizin farkında mıyız?” diye soran Oda, insan faaliyetleri nedeniyle bir milyon türün habitat tahribatı, fosil yakıt kirliliği ve kötüleşen iklim krizi nedeniyle yok olma eşiğinde olduğunu aktardı. “Doğaya karlı bu savaşı bitirmeliyiz” ifadelerine yer veren videoda, sürdürülebilir bir dünya için ortak eylem çağrısı yapıldı.

Sosyal İklim Derneği, Ege bölgesindeki yaban hayatının aşırı kentleşme, avcılık, kirlilik, orman yangınları ve insan faaliyetleri nedeniyle artan iklim krizi gibi nedenlerle tehlike altında olduğunu kaydetti:

“Yaban hayatının korunması için ciddi adamlar atılmalı, bizlerin de talebiyle.  avcılığı desteklememeyi,  güzel gördüğünüz her bitkiyi koparmamayı,  hayvanların derilerini süs eşyası olarak gören ya da yaşam alanlarını tahrip eden ürünleri kullanmamayı tercih edebilirsiniz.”

Deniz Kaplumbağaları Araştırma Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi (DEKAMER), Dünya Yaban Hayatı Gününün, yabani bitki ve hayvan türlerine dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak için kutlandığını ifade ederek, “Yok olma tehlikesi olan türlerin korunmasına dikkat çekilmesi, bu türlerin korunması için çözüm üretilmesi sürdürülebilir bir ekosistem için gereklidir” dedi.

More in Ekoloji

You may also like

Comments

Comments are closed.