3. Köprü başka bahara… Oktay Ekinci

Hükümetçe ısrar edilen “İstanbul Boğazı’na 3. karayolu köprüsü” projesinin 20 Nisan’daki son ihalesine “kırpılmış” hali için bile sadece 5 teklif gelebildi… Biri teknik yetersizliğinden elenince, geriye 4 aday kaldı.

İhale Komisyonu Başkanı Karayolları Genel Müdür Yardımcısı İhsan Akbıyık’ın açıkladığına göre; “Salini-Gülermak, İçtaş İnşaat San. Tic. AŞ-Astaldi, China Communications Construction-Doğuş İnşaat Ticaret AŞ-Yapı Merkezi-Arkon İnşaat, MAPA İnşaat ve Ticaret AŞ” ile “Cengiz İnşaat-Kolin İnşaat-Limak İnşaat-Makyol İnşaat-Kalyon İnşaat”ın teklifleri arasındaki China Com. Cons. grubunun teklifinde yeterli doküman çıkmadığı için hakkını kaybetti.

Böylece, 3. köprünün yapımını da içeren “Kuzey Marmara Otoyolu Projesi’nin Odayeri-Paşaköy kesimi”nin ihalesinde Yap İşlet Devret (YİD) modeline yönelik teklif alma işlemi tamamlandı. Şimdi yarış 4 grup arasında sürecekmiş ve ihalenin kesin sonucunun mayısta belli olacağı “umut” ediliyormuş!..

Komisyon yeterlilik zarflarını açtığında, 100 puan üzerinden 70 ve üzerinde puan alan isteklilere davet mektubu gönderilecek, diğerleri artık tamamen devre dışında kalacakmış.

Anımsanacaktır, 10 Ocak’ta düzenlenen ihaleye 20’ye yakın adaydan teklif veren çıkmamış; bunun üzerine Başbakan’ın talimatıyla projeden yaklaşık 350 km’lik oto-yol kısmı “kırpılmış”, 3. köprünün sadece 90 km’lik kent içi bağlantı yollarıyla ihalesine karar verilmişti.

Peki, projeden kırpılan bu ‘350 km’lik yol’un yapımını kim üstlenecek derseniz; Ulaştırma Bakanı’nın açıklamasına bakılırsa “devlet”! (Gazeteler-21 Nisan 2012)

Ayrıntılardaki gerçekler

Haberi detaylı aktarmamın iki nedeni var; birincisi, bu ihalenin aslında “yapılamayacağı” yönündeki tahminlerimizi destekleyen ayrıntılar içermesi; ikincisi de yapılsa bile 3. köprünün “yolsuz” kalacağı… Bu nedenle de zaten yapılmasına gerek kalmayacağı.

Daha önce de sayısız kez dile getirdiğimiz gerçekleri 20 Nisan ihalesinin ışığında bir kez daha anımsatalım:

1- Hükümetin onca önem verdiği bir ihale komisyonuna “bakan” yerine genel müdürün bile değil, “yardımcısı”nın başkanlık yapması ilginç değil midir? Sayın Akbıyık bu konuda elbette ki birikimli bir bürokrat olabilir ama konuya verilen önemle eşdeğer, başkanının ‘bakan’ olmaması, akıbeti konusunda daha baştan soru işaretleri yaratıyor.

2- Asya ve Avrupa yakasında devam edecek 350-400 km’lik “Kuzey Marmara Otoyolu”nun sadece “devlet” kaynaklarıyla yapılamayacağı yönündeki DPT’nin “ödünsüz” kararını sağır sultan bile duydu…

Yaklaşık 6 milyar dolarlık bir maliyetin “ulusal öncelikler” açısından başka yatırımlar için gerekli olduğunu savunan DPT’yi, iktidar çevreleri dahil haksız bulan da yok. Bu nedenle Ulaştırma Bakanı’nın açıklaması gerçekçi olmadığı gibi, çevre yolu olmadan 3. köprüyü dayatmanın mantığı da kendiliğinden ortadan kalkıyor.

3- Sadece “ağır vasıtalar” açısından planlanan 3. köprünün, Ro-Ro seferleri başladığında geçersiz kalacağı İDO raporlarında açıklanıyor. İki kıta arasındaki 6-8 saatlik mesafelerin Ro-Ro ile 3 saatte ve çevre sorunu yaşanmadan alınacağını belirten bu raporlar, uluslararası nakliyat kurumlarınca da destekleniyor.

4- Türk hükümetinin ihaleyi alacak firmaya “yıllık geçiş garantisi” sağlaması “kıyağı”nın da yine DPT tarafından geçerli sayılmayacağı yönündeki kararlar, buna dayalı güvenceleri ortadan kaldırıyor.

Sonuç olarak 20 Nisan’daki ihale de 3. köprü için en iyimser tahminin “bir başka bahara” olduğunu göstermeye yetiyor.

Oktay Ekinci – Cumhuriyet

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR