GündemManşetTürkiye

22 avukatın yargılandığı ÇHD davasını dünya baroları takip etti

0

Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı‘nın da aralarında olduğu 22 avukatın yargılanmasına bugün Silivri‘de devam edildi.

Duruşma, üç gün boyunca devam edecek.

Duruşmayı birçok kurum takip etti

Davayı, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, Amsterdam Barosu, Avrupa Barolar Federasyonu, Avrupa Barolar ve Hukuk Birlikleri Konseyi, Avrupalı Demokratik Avukatlar, Hollanda’dan Avukatlar İçin Avukatlar, Fransa Avukat Sendikası, Berlin Barosu, Bologna Barosu, Brüksel Barosu, Demokraside Araştırma ve Detaylandırma Merkezi/Uluslararası Hukuki Müdahale Grubu, Dünya’da İnsan Hakları ve Demokrasi İçin Avrupa Avukatlar Birliği, Fransa Baro Başkanları Konferansı, Fransa Barolar Birliği, Haute de Seine Barosu, İtalya Hukuk Ekibi, İsviçreli Demokratik Avukatlar, Liege-Huy Barosu, Lucca Barosu, Norveç Barosu, Paris Barosu, Plovdiv Barosu, Rotterdam Barosu, Seine Saint Denis Barosu, Sınır Tanımayan Avukatlar, Tehlikedeki Avukatlar için Uluslararası Gözlem Uluslararası Avukatlar Birliği (UIA-IROL) temsilcileri de takip etti.

İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Silivri Kapalı Cezaevi Yerleşkesi’nde görülen davanın kasım ayında yapılan duruşmasında esas hakkında mütalaasını sunan Savcı Haluk Tunç, birleştirilen iki ayrı davada yargılanan tüm avukatların “örgüt yöneticiliği”, “örgüt üyeliği” ya da “örgüt propagandası” suçlarından cezalandırılmasını talep etti. Mahkemenin, “gizli tanık belgeleri” yönünden kovuşturmanın genişletilmesi kararı vermesinin ardından ertelenen duruşmaya bugün (5 Ocak 2022) Silivri’de devam edildi. Üç gün sürecek olan duruşmada mahkeme avukat Barkın Timtik ve Selçuk Kozağaçlı’nın tutukluluğunun devamına karar verdi. Duruşmaya yarın devam edilecek.

T24‘te yayımlanan habere göre, Mahkeme Başkanı, “Dün ikindi vakitlerinde dijital materyalleri buldum. Ramazan Akyürek imzalı. 6 hard disk, 3 DVD, 2 CD var; sabah tarattım,  birbiriyle tutarlı, tutanak tutuldu. Emanete alındığı 25 Ocak 2007’den hiç istenmemiş. Dijital deliller açılınca bozulabilir mi, Adli Tıp’a göndereceğim. Bu celsede sadece tahliye taleplerini alayım. Çünkü esasa giremiyorum” dedi.

“Öne sürülen delillerin köküne gidilerek araştırılsın”

Duruşmada, tutuksuz yargılanan avukatlardan Taylan Tanay’ın müdafii olarak söz alan eski Cumhuriyet Başsavcısı ve eski CHP Milletvekili İlhan Cihaner, “öne sürülen delillerin köküne gidilerek araştırılmasını” istedi “Dijital delilllerin altındaki imza bile bu delilleri geçersiz hale getiriyor” diyen Cihaner sözlerini şöyle sürdürdü:

Altındaki imza (Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen FETÖ davasında 45 yıl hapse mahkûm edilen eski EGM İstihbarat Daire Başkanı) Ramazan Akyürek. Malum, Fethullahçı çetenin dijital uydurma deliller sürecini Oda TV davasından Ergenekon davaları sürecine kadar gördük. Delil torbası yaratılıyor, ihtiyaç duyulunca çıkıyor, sonra başka yere konuyordu. İnsanların hayatlarının mahvına neden olan durumlar yarattılar. Şimdi bu bahsedilen delillerin usulüne uygun elde edilip edilmediğinin, köküne gidilerek araştırılması lazım. Zehirli ağacın meyvesi de zehirli olur, diyoruz. Hollanda makamlarına da yazı yazılarak arama kararı var mı, kendilerine nasıl intikal etti, kendilerinde örneği var mı, bunların sorulup araştırılması gerekir. Bu araştırmayla delilin ilk ortaya çıktığı andan emanete gelene kadar hiçbir aşamasında soru işareti kalmamalı ve süreç kesintisiz olarak ortaya konmalı.”

Kozağaçlı: ‘Kanarya’ burada ötsün!

Barkın Timtik’le birlikte davanın tutuklu yargılanan iki isminden biri olan avukat Selçuk Kozağaçlı, özetle şunları söyledi:

Değerli meslektaşlarım, sayın savcı, sayın mahkeme heyeti, sayın başkan evvela çok teşekkür ederim… Sizin de hakkınızı teslim ederek başlamak istiyorum. 8 yıldır kayıp olan bir şeyi buldunuz. Teşekkür ediyorum.

Tanık meselesiyle ilgili söyleyeceklerimi şimdi söyleyeyim. Sayın savcıya da sitem etmek istemiyorum ama sekiz yıldır kayıp olan delil bulundu. Delil değerlendiriyoruz, mahkemenin savunmanın gayretidir. İddia makamının da bu gayrete dahil olması gerekiyor. Olmazsa nasıl eşit bir değerlendirme yapılacak. Güçler eşitsizliği var.

Savcılık bundan aylar önce hazırladığı mütalaayı, yazım hataları dahil iddianameyi kopya ederek hazırlamış. Sayın başkan yine savcılıktan çok tehlikeli bir şey var, tanıklarını duruşmada ikame etmekten vazgeçti. Duruşma savcısı canı istediği gibi 13 tanıktan vazgeçebilir mi, geçemez. Neden vazgeçtin? Neden bir tanığı bile getirmiyorsun buraya? Tanıkları dinletmekten vazgeçti. Bu şu demek; tanığın gösterdiği şeyden de vazgeçiyorsunuz demek.

Kanun diyor ki; tanık ölmüş mü? O zaman dinleyemezsiniz. Öldü mü bizim tanıklarımız? Bu tanık ‘Selçuk DHKPC yöneticisi’ dedi ve öldü mü? Soralım savcılığa, nerede gizli tanık, akıl hastalığına mı tutulmuş.   Sekiz yıldır ilk defa heyecanlıyım, ilk defa dinleniyoruz. Bu tanıkları getirin, 13 tane tanığa ne oldu? Gizli tanıklardan birinin mahlası ‘Kanarya.’ Nerede, kim bu Kanarya. Ne güzel mahlas bulmuş; kim bu Kanarya, getirin mahkemeye burada ötsün.

Getiremiyorlar, çünkü böyle kişiler yok, bir kısmı ‘gerçek insan’ değiller. Tanıklarını dinletemiyor çünkü yalan söylediler, bir kısmı sanal ve sahte. Bir kısmı savcı, bir kısmı polis müdürü, amiri, memuru; başsavcı vekili bazıları da. Birkaç kez bu duruşma salonunda ‘Kimseyi tanımıyorum’ diyen cumhuriyet savcıları gördüm. Dosyayı bilen bir savcı olsa daha iyi yol alırız.

Bir sanık mahkemeye kendi aleyhinde olan tanık getirmeye çalışır mı? Ben çalışıyorum. Korkuyorum, emniyet ifadesini okuyup ciddiye alırsınız diye. Bu kişileri gerçek sanırsınız diye endişeliyim. O yüzden 13 tanığın peşinde biz koşuyoruz.

Benim dosyadaki o cezaevine gittiğime dair kayıt yok ve yalan, hiç gitmedim hayatımda. Böyle bir adam var mı, o da bilinmiyor. Adam utanmadan “Selçuk bana geldi talimat verdi” diyor.  Bu adamı savcı getirmiyor.

Dilovası mahlaslı tanık; savcılık eklemiş; kim bu? Gerçek mi böyle bir insan? Çok net söylüyorum fikrimi. Bunlar ‘gerçek insan’ değil, savcılık o yüzden getiremiyor. Bu çok net.‘Yüzleşme’ isimli biri var. Bunun da adı güzel. Buraya gelsin yüzleşelim de öyle isim takalım. Bu talep değil, ‘bir olay iddia ediyorsan o tanık dinlenecek’ diyen yasanın hükmü.

Tanık şişede durduğu gibi durmaz. Buraya gelince Aziz gibi olur. Şu dosyada tek tanık dinlenebilmiş, Aziz. Onun da durumu dosyada belli.  Tanıklardan İsmet Özdemir diyor ki ‘Ben şizofrenim, uyuşturucu kullanıyorum, halüsinasyon görüyorum…’ Durum bu.”

Daha sonra söz alan avukatları, yaklaşık altı yıldır cezaevinde olan Kozağaçlı’nın tutukluluğunun peşin cezaya döndüğünü vurgulayarak tahliye talep ettiler. Bazı avukatlar da, savunmanın talepleri dikkate alınarak sekiz yıl sonra ilk kez “dijital delil” olarak öne sürülen belgelerin mahkemeye getirilmesinin “adalet adına umut verici” olduğunu vurguladılar.

Ne olmuştu?

Çağdaş Hukukçular Derneği ve Halkın Hukuk Bürosu avukatlarının yargılanma süreci, dokuz sene önce gerçekleşen polis operasyonuyla başladı. Ocak 2013’te, ÇHD İstanbul Şubesi Bürosu ve Halkın Hukuk Bürosu’na yönelik operasyonda 15 avukat gözaltına alındı. “Örgüt üyeliği” ile suçlanan avukatlar farklı tarihlerde tahliye edildi. Ardından bir başka soruşturma başlatıldı. 2017 yılında Çağdaş Hukukçular Derneği ve Halkın Hukuk Bürosu’na yönelik bir operasyon daha yapıldı. Eylül ayındaki operasyonda tutuklanan avukatlar bir yıl sonra hakim karşısına çıktıkları ilk duruşmada tahliye edildi ancak serbest bırakılmalarının hemen sonrasında savcının yaptığı itiraz üzerine haklarında yakalama kararı çıkarıldı. Operasyonun ardından açılan davada 2’si tutuklu 22 avukat yargılanıyor. Dava dosyasında, Hollanda ve Belçika’dan elde edildiği iddia edilen ama halen dosyaya sunulmayan bazı belgeler, itirafçı ve gizli tanık ifadeleri delil olarak yer alıyor.

Mütalaasını 15 Kasım 2021’de hazırlayan ve 21 Kasım’daki duruşmaya sunan savcının cezalandırılmasını istediği avukatlar şöyle:

Selçuk Kozağaçlı, Taylan Tanay, Barkın Timtik, Oya Aslan, Günay Dağ, Betül Vangölü Kozağaçlı, Güçlü Sevimli, Gülvin Aydın, Güray Dağ, Efkan Bolaç, Serhan Arıkanoğlu, Mümin Özgür Gider, Metin Narin, Sevgi (Özer) Sönmez, Alper Tunga Saral, Rahim Yılmaz, Selda (Kaya) Yılmaz, Naciye Demir, Özgür Yılmaz, Şükriye Erden.

Hakkında yakalama kararı infaz edilemeyen avukat Zeki Rüzgâr yönünden de davanın tefrik edilmesi (ayrılması) talep edildi.

More in Gündem

You may also like

Comments

Comments are closed.