Yeşeriyorum

“Tablet is the message” – Ömer Gökçe Tümer

0

Fırsatları Artırma Teknolojiyi İyileştirme Hareketi projesi yani namıdiğer Fatih projesi kapsamı daha geniş olmakla beraber, basında özellikle öğrenci ve öğretmenlere sağlanacak tablet bilgisayarlar konusuyla yer aldı. Entelektüel içeriği tüketme şeklimiz bilgisayarların kişiselleşmeye başlamasından beri uzun süredir bir değişim içinde. Tabletlerse bilgisayarlarla olan etkileşimimizde aradan klavye ve fareyi çıkararak bu değişime büyük bir ivme kazandırdı. Son kullanıcıların ekranlarında grafik bir arayüzle tanışmalarından beri kişisel bilgisayar tarihindeki en büyük değişimin, içerikle dokunarak sağlanan bu etkileşim olduğu söylenebilir. Tüm bu sebeplerden ve belki biraz da new age bir din ve onun peygamberi olarak Apple, Steve Jobs ikilisinin başarısı sayesinde tablet lafını belki de çivi yazısını bir yana bıraktıktan beri bu kadar çok duyan ilk  nesiliz.

Kişisel bilgisayar alanındaki bu fiziki değişim, uzun süre sonra ilk defa işletim sistemi alanında süregelen tekeli kırmak isteyenlere elle tutulur bir fırsat veriyor. Masaüstü dünyasını haklı ya da haksız bir çok sebeple elinde tutan Microsoft taşınabilir bilgi işlem konusunda geri kaldı ve  ilk defa farklı ve güçlü oyuncularla karşı karşıya. Bu ortamda Fatih projesi kapsamında dağıtılacak tabletlerde kullanılacak işletim sistemi seçimi oldukça önemli bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle nihayetinde 15 milyon öğrencinin tablet bilgisayar sahibi yapılmasının planlandığı ve 2011 yılında üretilen toplam tablet sayısınınsa  63 milyon adet civarında olduğu göz önüne alınırsa. Üretim şüphesiz yıllar içinde artacaktır ancak her halükarda azımsanamayacak bir rakamdan ve yüzdeden bahsediyoruz. Proje eğer gerçekleşirse tüm dünyada mobil işletim sistemi piyasasına yön verebilecek büyüklükte ve bu yönüyle önemi Türkiye sınırlarını aşıyor.

İşte bu kadar önemli bir proje için hem ekonomik yönü hem de açık kaynak kodlu olması sebebiyle yerli işletim sistemi Pardus’un adı proje duyurulduğundan beri zikredilmekteydi. Pardus bilindiği üzere sınırlı kaynaklarına rağmen sadece Türkiye’de değil dünyada bir çok kullanıcısı olan, bir çok dile çevrilen, getirdiği bazı yenilikler diğer Linux dağıtımlarınca takip ve kopya edilen bir işletim sistemi olarak uzun süredir varlığını devam ettiriyor. Diğer yandan, Pardus ekibinin Fatih projesine hazırlanmakta  olduğu, akıllı tahta prototipleri ürettiği ve bunları Cebit fuarında sergilediği de biliniyor. Bu yönde atılan adımlar bir süredir tüm Linux kullanıcılarını heyecanlandırmaktaydı, zira Pardus’un resmi olarak projeye dahil edilmesiyle yeni bir dönem başlayabilirdi.  Daha fazla zaman ve kaynak sağlanıp yeni bir yapılanmaya gidilerek Pardus’un mevcut sorunları aşılabilir, özgür ve ücretsiz bir işletim sisteminin ekonomik ve toplumsal faydalarından yararlanılabilirdi. Ancak aşağıda değineceğim gelişmeler ışığında bu ihtmalden  emin adımlarla uzaklaştığımızı söyleyebilirim.

Pilot uygulama için çıkılan ihale Aralık ayında sonuçlandı ve seçilen okullara tablet bilgisayarlar bu ay itibariyle dağıtılmaya başlandı. İhaleyi kazanan iki firmanın da ürünleri Android işletim sistemiyle  çalışıyor.  Google’ın Android işletim sistemi başlarda düşünüldüğü üzere açık kaynak kodlu bir işletim sistemi ya da diğer değişle alışılmış anlamıyla bir Linux dağıtımı değil. Sadece Linux çekirdeğini (kernel) kullanan, bunun yanında özgür veya bedava olmayan bir çok bileşeni ve Google programını barındıran bir işletim sisteminden bahsediyoruz. Google bu durumda bu Linux lisansı dışında kalan kısımların kodunu kamuyla paylaşma yükümlülüğü altında değil. Android 3.0 sürümünün kodunu yayımlanmadı ve gelecekte yayımlamaması da ihtimaller arasında. Halihazırda Microsoft’tan farklı olarak gelirini son tüketiciden değil, reklam ve kullanıcılarından elde ettiği bilgiler üzerinden kazanan bir firmanın kodlarını kamuyla paylaşmasının, ticari açıdan beklenilir olmaktan uzak olduğunu düşünüyorum.

Google  haricinde donanım üreticilerinin de işletim sistemi üzerinde kendi yaptıkları değişiklikleri  paylaşma zorunluluğu olmadığını hatırlamak gerek. Yakın zamanda HTC ve Samsung firmalarının karıştığı tüketicinin her tür bilgisinin, haberi ve rızası olmadan kanun dışı bir şekilde gizli bir program sayesinde bir merkeze iletildiği  CarrierIQ skandalı, kapalı kodun nelere gebe olabileceğinin habercisi gibiydi.

“Bir de bulut bilişim diye birşey var. Bu bilişim fazla kafa yorarsan sıyırırsın.” söylemiyle tanınan bakan Binali Yıldırım’ın Fatih Projesinde Microsoft için engel olmadığı konusundaki açıklamasıysa gelecekte akıllı tahtalarla beraber tabletler için yapılacak ihalelerde de Microsoft’un adını göreceğimiz anlamına gelebilir. Tabi ki bunun önündeki en büyük engel şu an piyasada Windows Phone 7 işletim sistemiyle çalışan bir tabletin varolmaması. Windows’un mevcut mobile sürümü adından da anlaşılacağı üzere Microsoft’un büyük ölçüde kan kaybettiği telefon pazarını hedef almakta. Tabletlere yönelik yeni bir Windows işletim sisteminin piyasaya sunulması en azından bu yılın ortalarını bulacak, bu durumda bile bu işletim sisteminin bir çok açıkla başetmek zorunda kalacağını ve stabil olmayacağı söylebebilr. Olur da bir ihtimal Windows kullanan tabletler de projeye dahil edilirse, dünyada an itibariyle kabul görmekte zorlanan, pazar nüfuzu çok düşük ve muhtemelen problemli,  bir işletim sistemine ücretsiz çözümleri reddederek yatırım yapan en büyük alıcı konumuna gelebiliriz. Akla uygun olmamakla beraber ne yazık ki böyle bir ihtimal de özellikle Windows kullanan tabletlerin yakında piyasaya çıkacağı dedikoduları arasında tamamen olasılık dışı gözükmüyor.

Pardus’un masaüstü versiyonunun şu anda böyle bir projede tabletin gereliliklerine cevap veremeyeceği söylenebilirse de, bu ancak kısmen doğru  kabul edilebilecek bir durum. Pardus dahil bir çok Linux dağıtımı, tablet gereksinimlerine uygun şekilde geliştirilmeye açıklar ve teknolojik açıdan hiç bir eksiklikleri olmadığı gibi bir çok artıları var. Bu seneden itibaren bazı büyük donanım üreticilerinin piyasaya Linux kullanan tabletler süreceği, Canonical firmasının da tablet üzerinde çalışacak bir Ubuntu sürümü üzerinde çalıştığı biliniyor. Kaldı ki  bir çok otomobil firmasının battığı bir dönemde büyük altyapı harcamaları gerektiren otomobil üretimini destekleyen hükümetin özgüveninin bir işletim sistemi projesini desteklemeye haydi haydi yeteceğini düşünüyorum.

Eğer yeteri destek verilseydi tamamen gerçekleşebilir bir projeden bahsettiğime dair inancım tam. Dağıtılan tabletlerin içeriklerinin büyük ölçüde eğitim öğretime uygun şekilde sınırlandırıldığı düşünülecek olursa, Pardus’ gerekli büyüklükte bir ekosisteme kısa sürede evrilmekte zorlanmayacağı söylenebilir. Bedava bir işletim sisteminden elde edilecek tasarruf bir yana oluşacak bu ekosistem de beraberinde bir çok ekonomik avantaj getirecektir. Yetiştirilecek insan gücü ve oluşacak know-how birikimi Türkiye gibi üretimde ithalata bel bağlamış bir ülke için üretilen hizmet ve çözümlerin ihracatına dayanan ve sadece entelektüel sermaye gerektiren bir katmadeğer anlamına gelebilir. Ancak teknik yeterlilik ve ekonomik avantajlar bir yana özgür bir işletim sisteminin  paylaşımcılığı ve sürekli gelişimi destekleyen yapısı ülkemizde bencillik, sınırsız rekabet ve her konuda ekonomik rasyonellik arayışının yerini dolduracak yeni bit etik algıyla  yetişecek bir gençlik anlamına gelebilirdi. Zannediyorum ki kaçırılan en büyük fırsat bu olacak. Pardus’un tüm bunları gerçekleştirmek için destek görmeye ihtiyacı olduğu, ve bu desteği an itibariyle görmediğiyse aşikar.

Diğer yandan iyi bir eğitim sistemi için tabletlere, akıllı tahtalara  ihtiyaç olup olmadığı; bu teknolojik fanfarın nedeninin ne olabileceği, neden kitapların artık yetmediği hakkında toplumun her kesiminde bir mutabakat olduğuysa bir başka yazının konusu. Bu yazıda şüphesiz cicili bicili teknolojik oyuncaklar olmadan her alanda bizden daha iyi eğitim alan ülkelerin halklarından, McLuhan’ın “The Medium is the message” fikrinden ve de doğruyla yanlışın arasındaki farkın flulaştığı bir bölgede artık hiç bir şeyin imajı olmayan imajdan ve gösteriden bahsetmek gerekir.

 

 

Ömer Gökçe Tümer

[email protected]

 

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.