“Kadın cinayetleri durdurulsun!”

Diyarbakır‘daki kadın örgütleri, son günlerde artan kadın cinayetlerine karşı toplumdaki refleksin yetersiz olmasının düşündürücü olduğuna dikkat çekti. Kadın örgütleri temsilcileri, bu sorunun sadece kadın örgütlerinin mücadelesiyle aşılamayacağını kaydederek, kadın konusunda toplumsal bilinçaltının yenilenmesine ihtiyaç duyulduğunu, bunun için merkezinde sivil toplum örgütlerinin de bulunacağı sosyal destek kurumlarının oluşturulması gerektiğini belirtti.

‘Elektronik buton ve kolyelerle bu sorun çözülmez’

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kadın ve Aile Şube Müdürü Türkan Turan, kadın cinayetlerine karşı toplumda yaşanan sessizliğe dikkat çekerek, “Bu sessizlik ‘hak etti’ düşüncesinin toplumsal bir bilinçaltına dönüştürülmesinden kaynaklanıyor. Bunun için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in çok ciddi çalışma yürütmesi lazım. En son Fatma Şahin’in biz elektronik buton ve kolyelerle bu sistemin önüne geçeceğiz açıklaması çok düşündürücüdür.” diyerek sistemin nasıl işler hale getirileceğinin açıklanmasını istedi.

Turan, “Kadın intiharları aslında bir isyanın sesidir. Ancak toplumda bu böyle algılanmıyor. İntiharlar için ‘Allah bilir ne yapmıştır da hak etti’ mantığıyla yaklaşılıyor. Biz de intiharlardan çıkan seslere gerçekten kulaklarımızı tıkamış durumdayız. Vicdanlarımızı sorgulamıyoruz” şeklinde konuştu. Turan, kadın cinayeti ve teşebbüsüne karşı hükümetin bir an önce caydırıcı yasal düzenlemeler yapması gerektiğini belirterek, televizyon programlarının yarattığı tahribatın önüne geçilmesi gerektiğini kaydetti. Kadını en fazla yaralayan konulardan olan erken yaşta evlilik ve dini nikâhların önlenmesi gerektiğini belirten Turan, bu konuda özellikle Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile medyaya fazla iş düştüğünü söyledi.

‘Sadece kadın kurumlarının mücadelesiyle sorunun üstesinden gelemeyiz’

Kardelen Kadın Evi Koordinatörü Mukaddes Alataş, kadın katliamlarında çeşitli bahanelerin ileri sürüldüğünü belirterek, kadını yok sayan ve “mal” olarak gören bir zihniyetin var olduğunu söyledi. Yürüttükleri kampanyalarla buna dikkat çektiklerini aktaran Alataş, kadın katliamlarını magazinel haberler olarak veren yaygın medyayı eleştirdi. Toplumda gelişen duyarsızlığı da yaygın medyanın kullandığı eril dile bağlayan Alataş, bu şekilde kadının can güvenliğinin tehlikeye düştüğünü ve yaşam hakkının elinden alındığını, yargının ise buna göz yumduğunu belirtti. Türkiye’de önemli bir güvenlik sisteminin olduğunu belirten Alataş, devletin kadını korumada yetersiz kaldığını ifade ederek, “Devletin kadına karşı işlenen suçlarda caydırıcı yasal düzenleme yapması lazım. Sosyal destek kurumlarının artması lazım. Bu sosyal destek kurumları sadece kadın mücadelesiyle değil bütün karma yapıların çalışmalarıyla olması gerekiyor.” şeklinde konuştu.

SELİS Kadın Derneği Koordinatörü Ruşen Seydaoğlu ise, aile, devlet ve toplum tarafından var olan eril baskının kadınları intihara sürüklediğini belirtti. Seydaoğlu, ” Devlet sosyal hizmet politikalarıyla erkek ve kadınları beraber bu hayata katmak zorundadır. Ancak bu gerçekleşmiyor. Çünkü devletin böyle bir politikası yok. Kadının korunmasına dair hiçbir politika üretilmedi. Buna biz çözüm olabiliriz diye ‘Kadın kırımına hayır’ olan 3. kampanyamızı başlattık. Ancak yaptıklarımız medyada yer bulmuyor. Güçlü bir ses çıkarılması için kadın kurumlarının bir araya gelmesi ve ortak plan, program çıkarması lazım.”

Yeşil Gazete (Kaynak, Yüksekova Haber)

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Valilik, İstanbul’u şiddete karşı buluşmak isteyen kadınlara yine kapattı

İstanbul Valiliği, 25 Kasım Kadına Karşı Şiddeti Önleme Günü öncesinde kadınların eylemini yasakladı, Taksim'i ve buraya çıkan yolları kapattı.

Irak, kadınlar için ‘cinsel rüşt’ yaşını dokuz’a düşürmeye hazırlanıyor

Irak'ta muhafazakar Şii partilerin ağırlıkta olduğu iktidar koalisyonu, yasal evlilik yaşının düşürülmesinin yanı sıra kadınların boşanma, velayet ve miras haklarını da ortadan kaldırmayı hedefliyor.

‘Kadının soyadı’ düzenlemesi yargı paketinden çıkarıldı

Söz konusu düzenlemeyle kadının evlenmeden önceki soyadını ancak kocasının soyadıyla birlikte kullanabilmesi öngörülüyordu.

Hiranur Vakfı’nda çocuğun cinsel istismarı davasında cezalar artırıldı

Hiranur Vakfı'nda 'evlendirme' adı altında yıllarca cinsel istismara maruz bırakılan çocukla ilgili İstinaf Mahkemesi'nde görülen davada, sanıklar hakkında cezalar artırıldı.  

Hindistan’da tecavüze idam cezası öngören yasa tasarısı kabul edildi

Batı Bengal Meclisi'nde kabul edilen yasaya göre cinsel istismar mağdurunun ölümüne yol açanlar idam edilecek, bu suçtan hüküm giyenler ise şartlı tahliyesiz ömür boyu cezaevinde kalacak.

EN ÇOK OKUNANLAR