Yeşeriyorum

Zenofobi ya da yabancı korkusu – Tayfun Özkaya

0

Bir seminerde konuşmacı balıkçılık hakkında bir bildiri sunuyor. Birden eleştirdiği görüşü Greenpeace örgütünün de desteklediğini söylüyor. Başka bir açıklama da yapmıyor. Greenpeace’in adının geçmesi konuşmacıya inanmamız için yeterli kabul ediliyor. Bu davranışlar çok yaygın ve zenefobi olarak adlandırılabilir. Zenofobi yabancı korkusu veya nefreti anlamına geliyor. Sözcüğün kökeni Yunanca. Yabancı ve korku sözcüklerinden oluşuyor. Bu davranış ırkçılığa kadar uzanabilir. Ancak Türkiye’de kendini solda görenler arasında da kısmen yaygın. Şüphesiz her yabancı örgütü bağrımıza basmak zorunda değiliz. Amaçları itibariyle oldukça kamuflaj yapanlar da var. Ancak kategorik olarak yabancı olan her şeyi reddetme sağlıklı bir davranış değil. Hatırlayacaksınız Dalyan’da İztuzu’nda alman sermayedarlar bir otel inşaatı yapmak istiyorlardı. Durdurmak için Türkiye’deki çevre dostlarına desteğe gelenler arasında da almanlar ve çevre örgütleri vardı. Her iki kesimde de Türkler ve Almanlar. İşte gerçek bu.

İkinci Dünya Savaşına ve sonrasına kadar Zenofobi Avrupa halkları arasında da çok yaygındı. Şimdilerde bu duygu epeyce geriledi. Örneğin Almanlar ve Fransızlar yüzyıllarca birbirlerinden nefret ettiler ve savaştılar.

IMF, Dünya Bankası ve bunlarla benzer politikaları güden binlerce kuruluş hem Türkiye hem de başka ülkelerdeki halklar için zararlı politikalar sürdürüyorlar. Bu kesin. Ama bunları göstererek “Türkün Türk’ten başka dostu yoktur” düşüncesiyle hareket etmek de son derece yanlış.

Geçenlerde süt konusunda bir yazıyı bir tartışma listesine göndermiştim. Yazıma yanıt veren bir kişi eleştiri yerine “Tayfun bey sanırım Greenpeace taraftarı” demiş. Bu kadarcık bir şey söylemek yetebiliyor. Greenpeace’dan iki tanıdığım var. Ancak Greenpeace’in süt konusundaki bir rapor veya açıklamasını hiç görmedim. Süt konusunda düşüncelerimi oluştururken bu örgütün bir etkisi olmadı. Bu örgütün bir defosu varsa bize de söylesinler, biz de öğrenelim. Greenpeace’ın hiçbir şirketten destek almama ilkesi olduğunu öğrendim. Bu kuruluştan tanıdığım bir arkadaş, yıllar önce bir petrol şirketinin ortaklar genel kurulunda konuşabilmek için bir hissenin bir Greenpeace üyesi tarafından satın alındığını ve işi bittikten sonra satıldığını duyduğunu söyledi.

Büyük sermaye zenofobiden de yararlanıyor. Altın konusunda da eleştirel yaklaşanlar alman vakıflarının ajanlığı ile suçlanmıştı. Aslında alman şirketlerinin altın üretilmemesi için değil, siyanür üreticisi olmaları nedeniyle üretilmesi için güçlü çıkarları vardır. Güya almanlar altın fiyatlarının düşmemesi için Türkiye’de altın üretimini baltalıyorlarmış. “Neden en büyük altın üreticisi ve stok sahibi Amerikan şirketleri Türkiye’ye gelip altın üretmek istiyorlar?” sorusuna cevap yok tabii. “Dünya altın üretiminde binde bir bile payı olamayan Türkiye’deki altın üretiminin, nasıl olacak da dünya fiyatlarını düşüreceği” sorusunu zenofobi mağdurları bir türlü düşünemiyorlardı. Üstelik Türkiye’de altın üretmek için ilk şirketin Alman şirketleri tarafından kurulduğunu ve Bergama’daki ilk şirketin kurucuları arasında da alman şirketleri olduğunu biliyoruz. Zenofobi bir hastalıktır, kendimizi koruyalım.

 

 

Tayfun Özkaya

 

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.