Yorum: Fenerbahçe tek farkla Şampiyon!

Bana kalırsa, Trabzonspor şampiyonluğu Eskişehir’de kaybetti. Büyük takımların, her ne kadar Fenerbahçe çok yakın zamanda iki kere bunu yaşamış olsa da, iş bu düzeye geldiğinde ve karşılarında motivasyon kaynağı olmayan rakibi bulduklarında şampiyonluğu kaybetmeyeceğini düşünüyorum.

Maç başlamadan önce, Trabzonsporlu futbolcuların ve taraftarların şampiyonluğu uzak bir ihtimal olarak görmeleri yüksek ihtimalli bir durum. Bir kere maçlar başlamadan önce Fenerbahçe’nin şampiyon olması normal, kaybetmesi ise süpriz. Yanlış anlamaya yer vermeden şunu da söylemek lazım: Fenerbahçe bir önceki maçın ilk yarısını 3 penaltı ile geçirmiş ve rakip, kalecisi oyundan atılarak 10 kişi kalmış. Trabzonsporlular için bu bir olumsuz motivasyon kaynağıdır. Sivasspor’un başkanının fanatik bir Fenerbahçeli olması, yakın zamana kadar (örneğin Pendikspor’un Fenerbahçe’yi elediği sene) Fenerbahçe tribününde olduğu da bir gerçek. Şimdi böyle olunca bu da Trabzonsporlular için bir olumsuz motivasyon kaynağıdır. Ne yaparsak yapalım, şampiyon olamayacağız diye düşünmek ya da en azından böyle düşünmeye hazır olmak (Fenerbahçe’nin ilk dakikalarda öne geçmesi) Trabzon’u bekleyen bir handikap. Zaten şunu söylemek lazım, Fenerbahçe’nin Sivasspor’u yenmesi kadar doğal bir şey yok. Birinci haftada da; otuzdördüncü haftada da…

Yine maçlardan önce taraftar sayıları çok tartışıldı. Sivas’ın tribünlerinin tamamen sarı lacivert olması konusu… Bu kadar normal bir şey olamaz sanırım. Beşiktaş’ın 100. yılında, hem de Gençlerbirliği ile de çekişirken, Ankara’da tüm tribünler siyah beyaz olmuştu. Bunlar gayet normal. Bir kaç şehir dışında da aksi bir görüntü oluşması mümkün değil. Onlarda da olur ama o şehirlerin taraftarları maça geliyor. Sivasspor her maçı dolu oynuyormuş da, bu maç için seyircilerini sahaya sokmuyormuş gibi yapmamalıyız. Tam tersinde de bu olurdu. Ya da şöyle düşünelim: Fener yine Sivas ile ama Trabzon 3500 kişilik stadyumda değil de, İBB ile 80.000 kişilik stadyumda oynasaydı! Yine %5 tartışması döner miydi?

Maçlara dönersek, beklenilen oldu ve Fenerbahçe daha 6. dakikada öne geçti. Karşılarındaki takımdan da bir şey beklemek çok zor. Küme düşmekten son anda kurtulmuş bir takım Sivas. Yetenekleri sınırlı. Belki Bucaspor-Sivasspor maçı başta olmak üzere, hakemler Bucaspor’a biraz daha adaletli davransa şimdi başka bir yerde de olabilirdi Sivas. Bu yüzden sağ ve sol beklerinin her pozisyonda ya topu kaptırması ya da geçilmesi garip değil. Aynı şekilde Trabzon’un da öne geçmesi böyle değerlendirilebilir. Fakat, olağan dışı olan Sivasspor’un 20. dakikada gerçekleştirdiğiydi. Sivas’tan gelen gol, o dakika itibariyle olumsuz anıları canlandırmış olmalı.

Fenerbahçe maçında önemli bir dakika var. Dakika 36. Sivasspor bir hücuma çıkıyor ama bir oyuncusu yerde. Sakatlanmış yani… Hücumdan eli boş dönüyor, sonra top Fenerbahçe’ye geçiyor Alex çok net bir pozisyonu harcıyor ama oyuncu hala yerde. Evet şampiyonluk mücadelesi ama böyle mi olmalı? Aynı maçta Gökhan Gönül sakatlık yaşarken, yere yatmasını salık veren Emre de var. Unutmamak lazım. Nasıl ki, Sivas’a giden Fenerbahçelilerin üzülme ihtimali insanı üzüyorsa, sakatlıklar pahasına gelen bir galibiyet de üzecektir. Ki zaten 5 dakika sonra Sivasspor kalecisi Korcan çok da bunlara gerek olmayacağını gösteren bir gol yedi. Uzaktan gelen bir şutta hiç hareket etmeyerek golü yedi. Üzerinde çok konuşulacağı kesin.

İlk yarılar itibariyle, maç soruçları, beklenildiği gibi oldu. Oyun itibariyle ise, Sivasspor’un dirençli olduğu ve maçı kolay kolay kaybetmeyeceğini göstermiş oldu. Bununla birlikte Fenerbahçe 50. dakikada golü buldu ve bitirdi maçı. Sonra karşılıklı goller gelmesine rağmen; şampiyonluğu getirecek skoru buldu Fenerbahçe. Sivasspor:3-Fenerbahçe:4 ve Karabük:0-Trabzonspor:4

Sonuç olarak 2010-2011 sezonunun galibi Fenerbahçe oldu 82 puanla. Trabzonspor da aynı puanla ikinci oldu. Karadeniz ekibi için de çok başarılı bir sezon geçti diyebilirim. Sezonun kaybedeni Galatasaray oldu. Beşiktaş ise kaybedeceği sezonu kupa ile bitirerek, sonuçta kazanan iki takımdan biri oldu.  Avrupa elemeleri ve Süper Kupa maçlarında görüşmek üzere.

Yeşil Gazete ve diğer yazılar için: http://www.urbarli.net

Koray Doğan Urbarlı
Koray Doğan Urbarlıhttp://urbarli.net
İzmir’de doğdu. İzmir Kız Lisesi’nden sonra Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü bitirdi. İlk önce Ege Üniversitesi Sosyoloji’de, sorasında da Ankara Üniversitesi Sosyoloji’de yüksek lisans yapmaya başladı. İkincisine devam ediyor. Bir kamu belediyesinin Dış İlişkiler Müdürlüğü’nde beyaz yakalı işçi olarak hayatına devam ediyor. Yeşil Gazete ekibine köşe yazıları, Türkiye, spor ve Dünya haberleri ile katkı sunuyor.

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Aşırı hava olayları spor organizasyonlarını ve sporcuları da etkiliyor

Aşırı hava olayları sporcuların sağlığını tehdit ediyor. Aynı zamanda birçok stadyumun deniz seviyesinin yükselmesiyle su baskınlarına maruz kalacağı tahmin ediliyor.

Olimpiyatlarda yeni kombin eski hikâye

Olimpiyat demek etkinlik demek, pr, event, moda, medya, pazar, hayranlar, fanatizm, logolar, sporcu vücutları demek. Olimpiyat demek dünyanın her yerinden milyonlarca seyirci, yani tüketici adayı demek. Dünyanın en büyük endüstrilerinden moda endüstrisinin son yıllarda sporla daha da yakınlaştığı düşünülürse olimpiyatlarda modadan daha fazla bahsediyor olmamız şaşırtıcı değil.

Resiflerin üstüne inşa edilen kuleden büyük ölçekli inşaat projelerine: Tahiti’nin olimpik sörf krizi

Tahitili Teahupo'o yerli halkı, çevrelerine ve yaşam tarzlarına zarar...

2024 Olimpiyatları: Seine Nehri’nde ‘kirlilik’ nedeniyle ikinci antrenman iptali

Birleşik kanalizasyon sistemi nedeniyle aşırı yağışlarda Seinne Nehri'ne kanalizasyon atığı karışan Paris'teki Olimpiyat Oyunları'nda ikinci kez triatlon sporcularının antrenmanı iptal edildi.

[İklim Masası] Sözde ‘yeşil’ Paris Olimpiyatları en sürdürülebilir olamadı

Olimpiyatların ne kadar sürdürülebilir olduğunu inceleyen bir araştırmaya göre en sürdürülebilir olmak için fazla büyük olan 2024 Paris Olimpiyat Oyunları'nın en yeşil olma taahhütlerini sözde kaldı. Olimpiyat Komitesi'nin öne çıkardığı sürdürülebilir girişimler ise şüpheyle yaklaşılması gereken pazarlama söylemlerinden ibaret.

EN ÇOK OKUNANLAR