Yeşiler ve Sol Gelecek Partisi bir açıklama yaparak çatışma ortamının sona erdirilmesi için çaba gösterenlere yönelik yürütülen karalama kampanyalarına karşı çıktı. Açıklamada içine girmiş olduğumuz cinnet halinden çıkışın, şiddeti tırmandırarak değil, barış siyasetine güç verilerek ve demokratik siyasete şans verilerek mümkün olabileceği çağrısı yapılıyor.
YSGP Merkez Yürütme Kurulu imzasıyla yapılan açıklama şöyle:
Artık Yeter!
Şiddeti durdurup, siyasete şans verelim!
Bir süredir, barış diyenlerin, demokratik siyasete çağrı yapanların çağrılarına ısrarla kulak tıkayanların, Sultanahmet’te bir canlı bombanın kendini patlatmasından sonra, sanki yegane temel meselemiz, Akademisyenlerin ortak imzası ile yayınlanan bildiriymiş gibi davranmaları anlaşılır bir şey değildir.
Suruç, Diyarbakır, Ankara’dan sonra bu kez de İstanbul’un kalbinde patlayan bomba sonucu, özellikle yabancı turistlerin hedef alınarak, hayatlarını yitirmelerinin sonrasında, Cumhurbaşkanının Büyükelçilerle buluşma toplantısında, çatışmalardan kaygı duyan, devletin politikalarına eleştiri yönelten akademisyenleri, çirkin ve nezaketsiz bir üslupla hedef almış olması kabul edilemez bir durumdur.
Aynı tavrın ve hiddetin birkaç gün önce bir televizyon programına bağlanarak, çocukların öldürülmesine dikkat çeken Ayşe öğretmene karşıda yapılmış olması, sabırları taşıran bir yönetim anlayışıyla her gün yaşamak zorunda kaldığımızı göstermektedir.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi olarak;
Uzun süredir, ülkenin bir bölgesinde sürmekte olan çatışmalara ve tırmanan şiddete dair görüşlerimizi ifade ediyoruz.
Bugün içine girmiş olduğumuz cinnet halinden çıkışın, şiddeti tırmandırarak değil, barış siyasetine güç verilerek ve demokratik siyasete şans verilerek mümkün olabileceğini anlatmaya çalışıyoruz.
İktidar ülkenin barış içindeki geleceğini inşa etmek isteyenlerin çağrılarına kulak vermeli, düşüncesini ifade etmek isteyenleri, barış isteğini dile getirenleri sindirmeye ve cezalandırmaya çalışmaktan vazgeçmelidir. Ellerin tetikten çekilmesini sağlayacak bir zemine siyaset kurarak, devletin kendi halkına karşı sürdürdüğü şiddeti ve ölümleri tırmandıran askeri operasyonları sonlandırmalı ve demokratik siyasetin anlamlı hale gelmesine tekrar şans vermelidir.
Bu konudaki ısrarlı çağrılarımıza kulak verilmiyor olunmasının yarattığı acı sonuçları yaşamak zorunda kaldığımız için üzgünüz. Kürt halkının bu topraklarda, birlikte yaşamak ve barışı kazanmak için yıllar içinde biriktirmiş olduğu barışı kazanmaya dair inancını yitirmeye başlamasından ayrıca kaygı duyuyoruz.
Ortadoğu’da ve özelinde Suriye’de yaşanmakta olan güç savaşının, Türkiye’nin iç ortamına nasıl bombalar düşürdüğünü görüyoruz. AKP hükümeti bir an önce, bölge ile ilgili olarak iflas etmiş olan politikalarını tekrar gözden geçirmeli ve halklarımızın çıkarlarını gören ve koruyan yerden, kamuoyundan yansıyan çağrılara kulak vermelidir.
Sultanahmet’te patlayan bombanın ilk olmadığını, son da olmayacağını hatırlatmak isteriz. Bir an önce hükümet, yaşanan bu çatışmaların, patlayan bombaların üstünü örtmek için Ayşe Öğretmenler ve Akademisyenler üzerinden gündem değiştirmeye çalışmaktan vazgeçmelidir.
Ülkesinin aydınlarıyla, barışı ve demokrasiyi savunanları devletin sopasıyla terbiye ederek ve bu sivil oluşumları itibarsızlaştırarak bir gelecek kurulamayacağını hatırlatmak istiyoruz.
Bir ülkenin yöneticileri, ülkenin vicdanı olan, sözüyle ve eylemiyle bütün bir toplumun konuşan dili olmaya çalışan aydınları susturmaya, onlara gözdağı vermeye başlayınca girilecek yolun sonucunu görüyoruz. Zaten demokrasinin kırıntısından bile söz edilmesinin mümkün olmadığı bugünkü koşullarda, hukuk dışı uygulamaların olağan hale geldiği bu sürecin, otoriter bir rejimin taşlarının döşenmesinden başka hiçbir sonuç üretmeyeceğini, dünyadaki benzer örneklerden biliyoruz.
Ülkeyi yönetenlerin, toplumun vicdanı olan aydınlara yönelik bu sert tutumları bakın nelere neden olmaktadır. Bu ülkede geçmişi ve bugünü itibarıyla toplumsal yaşamımızda sicili tescilli olan Sedat Peker gibilerinin açık tehditleriyle ve “çanlar sizin için çalacak, oluk oluk kanınız akacak” diyecek kadar ileri giden açıklamalarıyla alenen suç işlenebilmektedir. Çocuklar ölmesin denilince, barış istenince harekete geçen savcıların, bu açıklamalar karşısındaki tavrını merakla beklemekteyiz.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi olarak;
Bir kez daha, Ayşe Öğretmenlerin sesini kısmaya çalışan, barışı ve demokrasiyi talep eden ve uyarıcı görev ifa eden akademisyen ve aydınları sindirmeye çalışan bu devlet ve yönetim anlayışını kınıyoruz.
Dün Sultanahmet’te daha öncesinde, Ankara’da, Suruç’ta ki patlamalarda hayatını kaybeden bütün insanlarımızın acısını yüreğimizde hissediyoruz. Yaşadığımız bu kabustan en kısa zamanda uyanmak, şiddet ve çatışmadan uzaklaşarak, demokratik siyasetin bütün kanallarının önünün açılması için, barış güçlerini, demokrasi güçlerini ortak tutum almaya davet ediyoruz.
Artık yeter, şiddeti durdurup, siyasete şans verelim.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi
Merkez Yürütme Kurulu
13 Ocak 2016
Yeşil Gazete